Korkutucu kışların kasvetinin yumuşak karları da var üzerimize doğacak güneşleri de, estikçe uğuldayan rüzgarın bir sessizliği de var öfkesini geri çektikçe. Güzelliğiyle büyüleyen doğanın zorluğu da var gülümseyen tarafı da, keşfedilecek mekanlar kadar keşfedilecek bir yığın insan kalbi var yolların duraklarında bekleyen. Gecelere hükmeden gözyaşları hakim görmek isterseniz, güneşin ışığıyla gizlenen yine gözyaşları beliriyor ıslak sokaklardan..
Bahar’ın soluttuğu bir nefes var yüreğimize uzanan, içimizi kıpır kıpır ve gözlerimizi ışıl ışıl yapan. Solunan hoş kokuları var açmış çiçeklerin buram buram huzura dokunan. Ufacık kediler var biraz solunda ve sen bir köşede kahvenle o baharlarda. Bekleyip de giden kışın yorgunluğunu atma vakti gelmiş çoktan, lavantaların sana eşlik edeceği o narinlik ve de beliren gökkuşağı renklendiren dünyanı. Kaç zamandır uzaksın buralardan, kaç zamandır ruhuna vakit ayıramadın belki de. Dinlenmek sadece bedenle değil ya, ruhunu arındırmak ruhuna huzuru okşatmak vermez mi kalbine o baharları. Şimdi o, şimdi öteki, hayır şimdi de diğeri derken sessizlik sana hiç uğramadı belki de. Bir kaç defa kapını çalan o ruh koşuşturmacasını kaç kez elinle ittiğin ve kaç kez o kapıları ertelediğin aklına geliyordur belki de ara sıra.
Sahte muhabbetlerin kölesi olmuş beynin hiç yorulmadı mı, ‘iki lafın belini kıralım’ diyenler sen yorulunca yanında mı? Açığını arayıp duranlar, sinsice ve de fütursuzca yaklaşmaya mı çalışıyor hala! Elinde bir sihirli değnek olsa da kaçırsan hayatından tüm olumsuzlukları ve tüm negatif hissiyatı kalbinde taşıyanları. Yolunu seçsen mesela, gönlüne giden bir rota belirlesen ışık saçan. Uzaklaşsan gereksizlerden, duymasan kimseyi.. Bir tek kendini dinlesen, duymak istediklerini değil korkusuzca her şeyi duysan artık. Sakinleşsen, dinginleşsen ve hayatına yeni bir renk getirsen. Şimdi yeniden yenilensen, nasılı yok kara soruların, hayatının sihirli değneği sensin hayatını yönetmek zaten senin sihirli değneğin yani kalbin..