SAYGI
Yaşamak hayatımıza verdiğimiz başlı başına bir yöndür. Kararlarımız, seçtiklerimiz, istediklerimiz hayatımıza çizdiğimiz başrolünü üstlendiğimiz bir oyundur. Karakterimiz tam da seçtiğimiz hayata göre şekillenir. Kültürümüz kendimizi hangi ortamlarda bulundurduğumuzla ve de ne ile meşgul olduğumuzda doğru orantılı. Ne kadar gelişmişlik düzeyine bağlıysak o seviyede ilişkiler kuruyoruz biraz da. Şiddet ortamı hakimse daha kızgın ve daha ses yükseltici tavırlarımız hakim çevremize. Geçmişinde ezilen bir ortamda bulunulduysa biraz da egoistlik ön plana çıkıyor zamanla ne yazık ki. Sakin ortamın insanlarıyla beraberseniz daha akılcı çözümleriniz var her durum karşısında ve elbette daha anlayışlı, daha sağlıklı, daha saygılı oluyor davranış şekliniz. En kötüsü de baskıcı ortamlar, aile düzeyiniz ya da arkadaş çevreniz bulunduğunuz herhangi bir ortam baskıdan geçiyorsa bazı baskı altına uğramış insanlar aynı davranışı bir başkasına yapmaya devam edebiliyor, biraz da huylaşıyor yapmaya kalkıştıkça. Birbirini anlamak yerine, yaşadıkları çerçeveden bakıyor karşısındakinin hayatına.
‘Üç gün gibi hızlıca geçen ömrümüz kimlerin saygısına ve de kimlerin anlayışına emanet ki..’
Herkes aynı olmak herkes karşına kötü çıkmak zorunda değil. Ve sen davranışlarınla kimsenin hayatına kötü girmek zorunda değilsin, kimseye öğütler vermek kimsenin hayatına yön vermek zorunda değilsin. Hangi ortamda yetişmiş olursan ol neyi yaşamış olursan ol yitirmek zorunda değilsin insani duygularını. Bazıları var ömrümüzün bir diliminden geçen, ne yapsa yaranamaz mesela, belki de en normal davranışı etrafına yaydığı enerjiden yine en çok konuşulan en çok tepki çekilen biri olmayı başarır. Bazıları da başkalarının yaşattığının üzerine gelir ve belki de o kişi birinin hayatına çıkabilecek en iyi insan olsa da, kişinin yaşadıklarının tam da üzerine girerse hayatına, hak etmediği her şeyle karşılaşmak zorunda kalır. Yani bazıları hak etmez anlayışsızlığı bazıları hak etmez saygısızlığı, hayatta sana kim neyi yaşattıysa, neyi söylediyse ve neyi duyurduysa karşındaki duyduklarından, yaşadıklarından, söylenilenlerden, gördüklerinden sorumlu değil aslında.
Hissettiklerin bazen düşündüklerinden daha doğru bir tutuma sürükler seni, o zaman önce kendine saygılı olabilmeyi sevgili olabilmeyi denemelisin kendi dünyanın yörüngesinde. Saygı yalnızca sevenlerin arasında geçmiyor, saygı bir köprü gibidir başarabilene. Sevmediğin herkes ve de her şey karşına herhangi bir sebeple çıkabilir, bazen yan yana durmak gerekir, bazen aynı düşünceyi paylaşmak, bazen zor zamanda, bazen en tatlı an’da ama mutlaka bir yerlerde beraber olmak gerekir, saygı yoksa yaptığın her plan her ilişki ve de her proje anlamını yitirir.
‘ Bazı bazı sevgiler anlatılırdı hatırlar mısınız, iyilikle, huzurla başlayan anlayışla, saygıyla devam eden ve de kalabalıkların arasında kendini bir köşeye çekip kimsenin hayatına müdahil olmayan sevgiler..’
Sözün kısası; Saygıyla sürdürülen sevgiler..