İKİ DAĞ ARASI

Büşra Kavasoğlu

Kara metinler okunur satırlardan, kara kara bulutlar geçer gözlerden, bir yolculuktan geçer insan, kara kara taşlardan kara kara kader noktalarından. Dermanı olmaz dertli dertli sallanır ağaçlar, yavaş yavaş usul usul.. Hırçın hırçın dalgalanır deniz, belki ahenkli belki ahenksiz. Yağmur yağar kimi kimi inceden, kimi kimi incecik yaprakları delip geçerek. Rüzgar savurur bir anda dünyanı; bir anda baharlarda gülüp koklarken çiçekleri, bir anda dönüvermişsin buz gibi kışların karlarına.. 

Nereye gittiğini bilmezsin, bişeyler düşünürsün de, duyamaz olursun bazen düşüncelerini. Ağlar ağlar da, kimseye duyuramazsın kendini. Sanki ıssız bir ormanda çıkış noktası bulamaz gibi kalakalırsın, karanlık vuran ağaçların gölgesiyle. Yokuşa çıksan gücün yok, aşağı insen seni kovalayan çok. Bir dünyaya sığmazsın, halbuki bir dünya yer vardır, bir dünya insana. Bir dünya sevgi vardır yetecek kadar kollarımıza, sığınak olan omuzlara.. Zorlana zorlana çaresizce dönersin, mumunun ışığı kapanan o kapkara kader ocağına. Fazla mıdır bir mum ışığı kadar ümit etmek yarınları, çok mu görülür kavuşmak, çok mu görülür yoksa iki dağ arası hasreti bir gönül bağıyla bağlamak? 

Yanar gidersin o sevdanın yangınıyla! Sen yakınlaştıkça seni sığdıramazlar o kara mı kara sokaklara, sen yakınlaştıkça daha da uzaklaşır sesler sanki ve sen yakınlaştıkça hasret büyür de gider bir deniz gibi. Önüne geçerken kaderin aslında daha çok yaklaşırsın kaderine, işte yakınlaştığın bu şeyin sadece kader olduğunu kabullenirsin, kabullenirsin de sığamazsın sende bu dünyaya. Sana görünen, kimsenin seni bu dünyaya sığdıramadığıyken, anlarsın ki aslında içindeki yangındır bunun sebebi. Yüzlerce söylenen her kelime seni uzaklaştırmak için değildir ki, her kelime seni bir adım daha o kaderden korumak içindi. 

Yolculuk nereye giderse gitsin, dinlemez insan duymaz tek bir kelimeyi. Yandıkça yanan yüreği uzaklaştırır her bir ormanlıktan, her bir kalabalıktan ve her bir dağdan belki, yolun sonunda yanan yüreğin dinmesini bekler kader. Kader bekledikçe kararır ümitler. Bir güneş belki bir ışık yok mudur sevdanın köşesinde? Koşa koşa giderken kaderine, mahkum olmayı kalbin seçti bu özlemin içine. Öyle ki, gözden ırak etsen de gönüle giren hiç yiter mi gittiğinde? 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.