Düğüm

Büşra Kavasoğlu

Kışın soğuğunda, baharın rüzgarında, yazın aydınlatan güneşinde. Soğuk kış gününde de, yağmurla gelen bir bahar esintisinde de, yazın gökkuşağı da karşılasa hayat yine aynı hayat kimimize. Değişmiyor bazı döngüler, bazı sarmaşık gibi yaşamımıza dolanmış sıkıntılar, kederler. Nedendir diye sorgularız bazen, hep çabala hep çabala ama neden bir sonu yoktur o bazı şeylerin. Bir noktada tıkanıyor insan, boğazına boğazına kadar düğümleniyor her şey. Günler dönüp dolaşıyor haftalara, haftalar dönüp dolaşıyor aylara, aylar da beraberinde getiriyor yılları. Seninle yürüyor seninle koşuyormuşcasına şekillenmiyor bazen hayat. Sanki şöyle bi bunaldım desen daha da fazlası gelecek gibi sancılarının, boğuldum desen dertlerin içine hepten düşecekmişsin gibi. Tıpkı bir kararmış gökyüzü gibi bakıyorsun hayata ne siyahlık gibi ne de gri gibi, öyle ki belirsizliğin daha da belirsizliği.

Satırlar dökülür döküldükçe kağıtlara, binlerce kelime binlerce sözcük dağarcığı oluşur her başka sayfanda. Anlatacak başka bir kimsen yoktur kendini, anlatsan da anlamazlar ya zaten. Bazı kişi duyar bazı kişi karıştırır her bir neticeyi. Bu yüzden sona kavuşamayız çoğu zaman. Senin kalbin sıkıntıdadır ama karşındakinin hayatı sıkıcıdır, bazıları bu yüzden anlamaz baş ağrılarını çünkü bazıları için baş ağrısı sadece heyecan vermek içindir hayatına. Sen sayfalara dök içini, karaladıkça karala, tüm derdin sayfaların olsun. Sayfaların olsun çünkü bir gün hayatında çiçekler yeşerdiğinde arkana dönüp de baktığın zaman başka kimsen olmadığını hatırla, kimsenin sıkıntısına katlanma, o kimselerin seni duymadığı gibi sende onları duyma. Yoluna bakmayı, yolunda emin olmayı hep ilk tercih bil kendine. Aslında açıkça kendine iyi bakmayı düşün, kendinle ilgilenmeyi, kendini dinlemeyi düşün. Başkalarını düşünmek iyilikle güzel, başkalarının kötülüğü sen iyilik yapınca yine hayatını sarmaşıklara bürüyecek çünkü. 

Şimdi biraz köşende oturma zamanı evet, yalnız ve çaresizce. Biraz sabırla biraz metanetle. Herşey kolayca olmuyor bu hayatta, bunu bize en güzel öğreten de hayat ya aslında. Çevrende bir defa bile hayatına karışmayacak seviye de insan çıkmayacak karşına, bazısı iyi bazısı kötü niyetli de olsa illa bi karışanla karşılacaksın. Ama ne olursa olsun hangi yönde olursan ol, hangi yörüngenin içinde bulunursan bulun, daima kendini dinle ve kimsenin senin hayatına müdahale etmesine elinden geldiğince izin verme. Hayat senin hayatın bu yaşam senin yaşamın kimse senin sınırlarını aşmamalı. Yüreğini açarken insanlara, mesafeni daima koru. Çünkü mesafe engel olur o bazı baş ağrılarına, yerini bilmesini gereken yerini bilir yanında olması gereken yanında belirir. Korkma bu gözyaşları bir gün diner, bu yapraklar bir bir dökülür, bu kışın soğuğu bir gün göç edip gider ve yeniden baharlar gelir yeniden çiçekler açar, sen bir bakmışsın her şey bitmiş ve yerini doğup da aydınlatan güneşe bırakmış. Hep böyle kalacak değil ya bu hayat elbet bir gün o devran senin yüzünü solduranlara da dönecek. Sen karalamaya, sayfalarınla konuşmaya devam et. İçini döktüğün o kağıtlar günü geldiğinde sana daha çok yol gösterecek..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.