CESARET
Karanlığın ardından ufak ufak adımlayan bir kuşa benzer cesaretsizlik. Kanatların varken uçmayı bilememek gibi ya da kanatlarını kullanmaktan korkmak gibi. Önünü göremediğin an karşına ne çıkacak diye boş boş düşünmek gibi.. İnsan hangi yola düşerse hangi çıkmazlarda gezinirse gezinsin hangi düşüncelerle boğuşursa boğuşsun aklı ya da kalbi ama seçtiği herhangi bir yol mutlaka onu onun yanlışı da olsa bir yerlere sürüklemeli. Kimisini kaderine kimisini de kaderine uzanan o seyahatine doğru göndermeli. İnsan önce korkmadan düşünebilmeli, kimin ne dediğini umursamadan kendi içindekileri dile getirebilmeli. Hayatına sunmak istediği her şeyi elinden geldiğince kendi düzeninde hayatını oluşturabilmeli. Çok düşündüğün zaman ayakların hep bir adım geriye doğru gidecek, düşünce birikintilerinin arasında kaldığın an bil ki yanlış yapacaksın seçimlerinde, çok seçeneği kendine sunarsan gözün hep bi başkası bi başkası diyecek elbette. Ama kendini bildiğin zaman, ne istediğine karar verdiğin zaman kendinle uzlaşman kaçınılmaz olmalı. Ve kendinle uzlaşmanın tadı da paha biçilmez güzellikte aslında.
Kendini öğrenmek istiyorsan önce kendini tanımaya başla, kendinde sevmediğin bir özellik varsa bunu önce kabullen çünkü senin fıtratın bu özelliklerinin üzerine yaratılmış. Sonradan kazandığın her kötü alışkanlıklarını hayatından çıkarabilirsin başlangıçta, çünkü her kötü alışkanlık seni daima sen yapmaktan çıkarır, kendin olmayı unutursun zamanla. Özünle özleşmek ne güzel kelime! O halde kendini sev, kendine güven, her adımında kendini tebrik et çünkü yolun sonu kötü de çıksa iyi de çıksa bu senin daima başarın olarak sonuçlanır. Her iyi biten yolun sonu seni alkışlara götürürken, her kötü yolun sonunda seni daha güzel başlangıçlar karşılayacaktır, daha temkinli adımlarla daha tecrübeli yere basan ayaklarınla o yolları aşmak senin için değerli bir deneyim olacaktır. Her kötü biten hikayenin mutlaka güzelliğe açılan yepyeni başlangıçları vardır.
Yeni başlangıçlara..