Buğulu izler
Sıkılmışlıkların gölgesinde durursun bazen kimi zaman da neye güldüğünün farkında değilsindir. Hayat öyle akıcıdır ki bazılarına, kapılır gider yaşamın yolunda. Bilmez bazıları kimi duyguları bilmez bazıları hayatın diğer tarafını. Çünkü kimilerine rengarenktir hayat, ne kararmıştır bazen dünyası ne de belirsizliklerin buğulu ışıklarında kalmıştır kararsızlıkları. Bir tarafa dönse aklı diğer tarafta kalmaz çünkü aklının kalacağı iki tarafı da olmamıştır. Yani seçenekleri yoktur hep düzdür yolları. Kimilerininse yaşanmışlıkları vardır, yıllarını alır bir çok anlatacak hikayeleri, anları ve şüphesiz hatıraları birikir yarınlarına. Hiç bir sevgiden yoksun kalmamıştır çünkü sevgi tam da hayatının merkezinde yer almayı başarmıştır yani öyle ki gerçekten yaşamıştır yaşam sevdiğimiz döngüyü. İmkansızları oynamıştır başroller, yine masum aşklar masum sevgiler bir hiç uğruna özlemle savaş verir sonbaharın dökülen yağmur damlalarıyla. Buğulu camların ardında dökülmüştür yaşlar, beklemiştir bazıları sevgisinin izlerini bile. Kimilerinin yolları ikiye ayrılmıştır, ne tarafı seçse iki taraftan da sınırlarını aşmak hep yarım hep yarım.. Ne boştur yaşamak diyor insan, içinde aşk yoksa, sevgi yoksa, özlem yoksa ve bu hayatın sana sunduğu bir sınavın yoksa. Öylesine gelmiş köşende oynamış gitmişsin gibi geri adeta. Soyutlanmış gibi sanki ya da kendini soyutlandırmışsın gibi. Oysa yaşamak anları hem hayatına hem hayatlara taşımak biraz da. Hatıraları tek tek dokumak yıllara ki yarınlara aça- bilesin gönlünden dokuduklarını. Savaştığın her acıyı biraz da öğüte çevirebilmek, yanlışları toparlayıp yarınlara umutla doğruyu göstere-bilmek yaşamak belki de. Yaşamak tam da kalp de evet, kalbin bazen deli gibi çarpmıyorsa bazen yavaş yavaş gidiyorum der gibi çırpınmıyorsa duygularını hissedemiyorsan hep tek düze bu hayat sana, biraz aç kalbini yaşamaya, yaşatmaya, yaşanılanları yarınlara yazmaya..