Bir bahar günlüğü saçıldı sokaklara, aşk karşıladı kelebekleri ağaçların altında. Papatyalar uçuştu şiirlere dönüştü yaprakları, bu kez mutluydun baktığın herşeye karşı. Biraz mutluluğun sancıları vardı, biraz hayatın sallantısı. Rüzgarlardan geçti yolların, rüzgarlarla bitti kışların. Hatırlar mısın sen kaç güneşe hasret kaldın, kaç güneşsiz sabahlara uyandın ve kaç güneş görmeden ayağa kalktın. Unuttun mu hiç o ıssız gecelerini, unuttun mu yalnızlıklarına serpiştirilmiş gözün yaşlı gecelerini. Bilir misin bazı bazı bir güvercinin kanatlarında yakaladın sen o hasreti, bazı bazı göklerdeki yıldızlarla, sana yoldaş olan karanlıklarla.
Kuşlar geçti semtinden, gözlerin aradı kanatların özgürleşen uçuşunu. Tek tek sallandı çiçekler, bir dilek gibi gülümsediler gülüşüne, güneşine. Olmayan sabahların doğmaya başladı rüyalarına, balkonların sefası çıkmaya başladı estiren ılık yağmurlarla. Bir ay saçıldı odağına karşı, bin yıldızı şahitlendirdi aşkının bakışı. Gecelerce uyutmayan o dertlerin bir nefes kadar üflemeyle yok oluverdi sanki, bir nefes alışın kadar da yenilendi günler. Sen, sen olduğunu ağırladın yüreğinde, senliğin tadını çıkardın değer gördükçe ve sevildikçe..
Ufaktan bir rüzgar esiyor şimdi, geçmiş kışlarına gelecek baharlarına. Sallandırıyor yıllanmış ağaçları ufacık dokunuşuyla. Gördün ki unutulmaz hiçbir şey yokmuş yaşadıkça, fakat öğrendin ki bir şey unutulursa bin şey hatırlanırmış adım attıkça. Sen güldükçe, güneş saçarmış ışığını gittiğin her yere ve sen sevdikçe gülüşler bir kelebeğin kanadında dolanır gibi adım attığın yerlerde. Binlerce şeyler yerine bir mutluluk gelsin kalbimize, bir huzur dokunsun hasret kalmış gönlümüze ve bize en çok sakinlik lazım sessizlik yerine. Muhabbet lazım, her bir fincan kahvenin yanına gecelerce.
Bir bahar günlüğü saçıldı sokaklara;
Bir sana,
Bir bana,
Bir de ona,
Gülüşler hatırlansın her bi yanda..