LPG’ye 2 Ekimden geçerli olmak üzere gelen 71 kuruşluk zamma birileri kızsa da ben anlamlı buldum. Bu zammı takdir edenleri de takdir ettim doğrusu. Neden derseniz? Zammın yüzü soğuk olsa da belirlenen miktar beni geçmişe götürdü. Ta 1O71’e. Biliyorsunuz bu tarih bize Anadolu’yu açan ve burayı mesken edinmemizi sağlayan Malazgirt Zaferinin tarihidir. Zam moralimizi bozsa da 71, zaferi hatırlatınca milliyetçi duygularım kabarıverdi. Haliyle gururum okşandı. Bana bu gururu yaşatan 71 zamma helal olsun dedim ve keyfim yerine geliverdi. Bakarsınız bu zafer, bizi ekonomik buhrandan çıkarıverir.
Buradan hareketle, zam koyucular bundan sonra zam yaparken bizim için anlamı olan rakamları seçerlerse çok daha iyi olacak ve deriz ki aşk olsun adamlara! Zam yaparken bile o kadar bilinçli hareket ediyorlar ki bize köklerimizi hatırlatıyorlar.
Tamam, 71 güzel ama hep bu rakam olmasın. Çünkü bizim tarihimiz sadece Malazgirt’ten ibaret değil.
Mesela hangi tarihleri hatırlatan zamlar olabilir?
Bazen 1923’ü hatırlatacak şekilde 23 kuruş zam yapılarak bize Cumhuriyeti hatırlatabilirler. Bu zamla birlikte “Cumhuriyeti ne bedeller vererek kurduk.
Bu falan nedir” deriz.
Bazen 1453’ü hatırlatacak şekilde 53 kuruş zam yapılarak İstanbul’un Fethini hatırlatabilirler. Bu zamla da İstanbul’u fethetmenin ve İstanbul’da yaşamanın bir bedeli var" deriz.
Bazen 1299'u hatırlatacak şekilde 99 kuruş zam yapılarak bize OsmanlI’nın kuruluşunu hatırlatabilirler. Bu zamla birlikte de Osmanlı kolay kurulmadı. Uyanmamız için ne kadar zam geleceğini merak bile etmeyiz ve beklenti içerisine girmeyiz. Nasılsa dört seçenekten biri deriz. Bu yol ile elbette bazen bir Osmanlı tokadı gerek" deriz.
Bizim için anlam yüklü böyle rakamlar seçilirse, bu vesileyle tarihimizi de öğrenmiş oluruz. Hatta zammı açıklarken kaç kuruş zam yapıldığını söylemeye bile gerek kalmaz. Cumhuriyet zammı, İstanbul zammı, Malazgirt zammı, Osmanlı zammı geldi denebilir.
Biz de hemen tarihleri hatırlayarak geçmişi yad ederiz. Böyle olursa
tarihimizi öğrenirken aynı zamanda çoktan seçmeli, dört seçenekli sınav sisteminin zorluğunu öğrenmek suretiyle, çoktan seçmeli sorularda zorlanan çocuklarımızı da anlamış oluruz. İsimlendirme yoluyla zam yapılırsa kallavi zam geldi cümlesini de tarihe gömmüş olabiliriz. Aynı zamanda, gelen zamların Türkiye vizyonuna uygun olduğunu da biliriz. Yine onlar basamağını öğreten bu zamları gördükçe, ellerimizi açarak “Ya Rabbi, onlar basamaklı zamlara şükürler olsun. Ne olur, yüzler basamağını görmeyelim" deriz. Çünkü yüzler basamağı turpun büyüğü heybede demektir. 923, 453, 071 ve 299 kuruş zam yapıldığını bir düşünün. Ya... Beterin beteri var. Bu arada üçler basamağının en masumu Malazgirt görünüyor. Yine duaya devam edelim: “Ya Rabbi, temenni etmeyiz ama olur ya zamlarımız yüzler basamağını bulursa; ne olur, bize binler basamağını gösterme. Zira bizim Matematiğimiz toplum olarak iyi değil, binler basamağı bize zor gelir. Onlar basamağı bize yeter de artar bile. Hükümetimize, piyasaya ve beşli zincir marketlere insaf ver” diyelim. Neyse resmi ve özel sektör, “Şimdi binler basamağını öğreneceğiz” demezler.
Hasılı, gördüğünüz gibi tüm durum ve problem, bardağın dolu tarafına bakmada. Biz olay, hadise ve belalara olumlu yaklaşır, onlara pozitif anlamlar yüklersek gelen zamlar bize vız gelir. Yani ortada zamları abartacak bir durum yok. Yine de suçu üstlenmek ya da suçtan kurtulmak ve herhangi bir bedel ödemeden sütten çıkmış ak kaşık olmak istiyorsak -ki kim istemez bunu- her birimiz tek tek “Allah beni affetsin" diyelim.