Yeme ve içmenize dikkat etmiyorsunuz. Düzenli beslenmiyorsunuz. Buldunuz mu, Abbas’ın kör kazı gibi midenize indiriyorsunuz. Az yemeyi bir türlü kendinize anlatamıyorsunuz. Kilonuz boyunuzla orantılı değil, alıp başını gitmiş. Ayaklarınızın ucunu göremeyecek derecede göbeğiniz çıkmış. Eğilip doğrulamıyorsunuz. Merdiven çıkarken hışmış kalıyorsunuz. Bedeninizi yormayacak şekilde hareketsiz de bir yaşantınız var. Gideceğiniz yere arabayla gidiyorsunuz. Araba girse, tuvalete de arabayla gireceksiniz. Durumunuz bu iken kilo ve göbeğinizi dert edinmiyorsanız, size sözüm olmaz. Devam edin bu yaşantınıza. Kim tutar sizi bu durumdan. Zira o vücudu taşıyan ayaklar sizin ayaklarınızdır ve sizi taşıyacaktır. Bu konuda yalnız da değilsiniz. Zira hemen hemen her Türk erkeği sizin gibi dert edinmediği bir göbeğe sahiptir.
Yok, eğer kilo ve o çirkin göbeğinizi dert ediniyor, aslında kilo vermem lazım, bunun için bir diyetisyene gitmem gerek diyorsunuz ama bir türlü harekete geçemiyorsunuz ve hangi diyetisyene gideyim diye düşünüp duruyorsunuz. Niye bu kadar düşünüyorsunuz, anlamış değilim ya da gittiniz birine. Yahu hangisine giderseniz gidin. Aynı reçeteyi sunacak size. Reçetenin en başında da sizi kibrit büyüklüğündeki bir peynire ve bir-iki dilim ekmeğe mahkum etmek var. Bu peynir ve ekmekle ömür tükenir mi? Yazık değil mi size? Siz bu dünyaya aç durmak için mi geldiniz? İşin garibi her şeyiniz var ama yiyemiyorsunuz. Zira yasak. İşte bu sizi bitirir. Haydi ölümü gördünüz, sıtmaya razı oldunuz. İş bununla da bitmiyor. Şunu yapacaksın, bunu yapacaksın, şundan kaçınacaksın, şeklinde size bir dizi ödevi verilecek ve hayatı zindan edecek. Bu ev ödevinin içinde öyle zannediyorum, spor da olacak. İşin yoksa bir spor salonu ile anlaşıp zayıflayacağım diye gidip duracaksın. Tüm dediklerini yapmakla işin bitiyor mu? Hayır, Seni belli periyotlarla yanına çağırıp duracak ve geri kalan ömrünü diyetisyene gidip gelmekle geçireceksiniz.
İyi de ne yapayım, başka yol mu var diyorsunuz. Ayıp oluyor ama. Size teessüf ediyorum. Biz ne güne duruyoruz burada? Hastaysanız, doktor ayağınıza geldi. Gülmeyin, zira doktorunuz benim. Moralinizi de bozmayın ne önerecek diye. Bilin ki sizi yeme ve içmeden kesmeyeceğim. Kibrit büyüklüğündeki peynire de mahkum etmeyeceğim. Yiyin yiyebildiğiniz kadar.
Tamam, şu göbekten yeter ki kurtulayım, dediniz. O zaman şu yazdıklarımı ölmek var, dönmek yok babından, harfiyen uygulayacaksınız:
1. Göbeğiniz görünecek şekilde boydan bir fotoğraf çektiriniz. Fotoğrafı ne zaman çekindiğinize dair tarihi bir yere not ediniz.
2. Zaman zaman tartılmak için evinize bir baskül alın ve kaç kilo olduğunuzu bir yere not edin. Açken kaç kilosun, tokken kaç kilosun gibi.
3. Başta peynir olmak üzere her türlü yiyeceği günde iki (üç de olabilir) öğün yemeye devam ediniz. Ne kadar yiyeceğim diye sormayın. Tıka basa yiyebilirsiniz. Bu cevabıma rağmen peyniri de mi diye sormayın. Paranız varsa her türlü peyniri alın, yiyebildiğiniz kadar yiyin.
4. Mümkün olduğu kadar öğünleri aynı vakitlerde yemeye çalışın. Yerken dikkat edeceğiniz husus, “Sabah kahvaltısını kendin için yap, öğle yemeklerini sevdiklerinle birlikte ye, akşam yemeğini ise düşmanına yedir.” sözünde olduğu gibi akşam yemeğini yemeyin demek istemiyorum. Akşam da yiyin. Burada dikkat edeceğiniz husus, akşam yemeğini saat 6, bilemedin 7’den sonraya bırakmamaya çalışın. Akşam altı/yediden sonraya sadece çay ve su içebilirsiniz. Çerez, abur cubur, meyve, pasta gibi yiyecekleri bu saatten sonra sakın ha sakın yemeyin. Mide dolu olarak uyumayın. Çünkü hareket etmeyince vücut aldığını kolay kolay eritemez. Bu yedikleriniz de sizi rahat uyutmadığı gibi kilo ve göbek olarak size geri döner. Bazı özel günlerde ve misafir geldiğinde veya misafirliğe gittiğinizde bazı akşamları saat altıdan sonra yeme konusunda kaçamak yapabilirsiniz ama bunu alışkanlık haline getirmeyin.
5. Mümkünse ekmek yemeyi bırakın, pirinç pilavını da pek yemeyin. Tavsiyem kaşıklayın sadece. Ben ekmek yemeden doymam diyorsanız, mayalı ekmekten ziyade mayasız ekmekleri yemeyi tercih edin. Pilavı bari ekmeksiz yiyin. Göreceksiniz ki doymam diyen mideniz doyacaktır. Burada ekmeksiz doyulmaz psikolojisini kafanızdan atacaksınız.
6. Yerken hızlı yemeyin. Yavaş yavaş sindire sindire yiyin. (Reçetenin en zoru da bu)
7. Bundan sonra günlük rutine bindirip ver Allah yürüyeceksiniz. Yürürken ne tok ne aç olacaksınız. Zira aç ayı oynamaz, tok da yerim dar, der. Yürüyüşünüz, mesire yerindeki gibi gezinti şeklinde olmayacak. Tercihen hızlı olacak şekilde belli bir tempoda belli bir süre ara vermeden yürüyeceksiniz. Günlük en az 1,5-2 saat yürüyeceksiniz. Serin vakitlerde yürümeyi alışkanlık haline getirin. Vücudunuz güneş ihtiyacını alsın diye bazen de güneşli ve sıcak ortamları seçin. Güneşten etkileniyorsanız, başınıza bir şapka geçirin. Bir de hep aynı güzergahta yürümeyin. Her gün farklı güzergahlardan yürüyün. Uygun yürüyüş parkurları varsa bazen buraları da tercih edebilirsiniz. Yürürken dağ, bayır, iniş, yokuş seçmeyeceksiniz. Gideceğiniz yere arabayla değil, yürüyerek gitmeyi tercih ediniz. Yürüdükçe terleyeceksiniz. Öyle terleyeceksiniz ki elinizi belinize götürünce su gibi olacak. Boynunuz ıslanacak. Hamamdan çıkmış gibi saçlarınızdan şıpır şıpır su akacak. Yokuş çıktıkça ayaklarınıza kara sular inecek. Anam diyeceksiniz. Ananız ya… Hiç ananızı karıştırmayınız. Ananız ne yapsın bu durumda? Onu göbek yaparken düşünecektiniz. Öyle pes etmek yok. Hışmış kalsanız da belirlediğiniz mesafeyi yürüyecek ve zamanı dolduracaksınız. Güzergahınız tenha olursa daha iyi olur. Bu durumda kimse yürüyüşünüzü engelleyemez.
8. Ne kadar yürüdüğünüzü öğrenmek, günlük hedefinize ulaşıp ulaşmadığınızı bilmek için telefonunuza bir adım sayar yükleyin. Kaç adım attığınızı, kaç km yaptığınızı, kaç kalori verdiğinizi gördükçe bu sizi motive edecektir.
9. Günlük hedefinize ulaştıktan sonra eve gelip güzel bir duş almalısınız.
10. İlk başlarda yürümenize rağmen kilonuzda düşme, göbeğinizde erime olduğunu göremeyeceksiniz. Bu sizin moralini bozmasın.
11. Dediklerimi ödün vermeden yaparsanız, 2,5-3 ay sonra kilonuz düştüğü gibi göbeğiniz de eriyecektir. İnanmazsanız tekrar boydan fotoğrafınızı çektirin. Yürümeye başlamadan önce çekindiğiniz fotoğrafla karşılaştırın.
Unutmayın, parolamız ye, yürü ve zayıfla. Haydi göreyim sizi. Kurtulun eğreti duran şu göbekten ve kilodan.
Bu kadar yazdıktan sonra ama efendim, benim yürümeye zamanım yok derseniz, hatırınızı yıkarım. Mübarek, zamanınız yok da bu kadar reçeteyi niye yazdırdınız bana? Alacağınız olsun sizin. Rabbim, sizi bildiği gibi yapsın. Ayrıca niye zamanınız yok? Zaman ayıracaksınız. Gerekirse uykunuzdan ödün vererek bunu yapacaksınız. Öyle mazeret bulmak yok.