Televizyonlarda gösterime giren dizilerle aram pek yok. Geçmişte takip ettiğim birkaç dizi oldu. Dizi final yapıncaya kadar izlemeye devam ettim. Akşam 8 sularında özetiyle başlayan diziler aşağı yukarı 00.00’a kadar sürüyor. Dizi başlayınca kolay kolay reklam verilmiyor. Reklam verildi mi de diziye geçilmiyor. O kadar reklam aldığına göre öyle zannediyorum, dizilerin izleyici kitlesi epey var. Baktım ki dizi bağımlılık yapıyor. Tüm gecemi yok ediyor. Bir daha mı dedim ve dizi izlemeye tövbe ettim. Misafirim geldiğinde ya da misafirliğe gittiğimde muhatabım dizi bağımlısı ise onlar izlerken o değilden mecburen biraz izlediğim olur. Dizinin evveliyatını bilmeyince böyle dizileri izlemek benim için Çin işkencesi oluyor ama yapılacak bir şey yok.
Son yıllarda herhangi bir dizi izleyicisi olmasam da ne tür dizilerin gösterimde olduğundan haberdarım. Dizilerin içeriğine bakınca son yıllarda genellikle tarihi diziler revaçta. Gösterime giren bir dizi birkaç yıl sürüyor. Ardından finali yapılır yapılmaz yeni sezonda bir başka tarihi diziye geçiliyor. Geçmişimizden bahseden bu tür diziler izleyiciyi ekrana çekiyor olmalı ki bu tür dizilere geçildi. Köklü ve geniş bir tarihimiz olduğuna göre senarist ve yapımcılar tarihi dizilerden epey ekmek yiyeceğe benziyor.
Dizilere, özellikle tarihi dizilere karşı mıyım? Değilim. Dizi olsun, her türlü konu da dizi konusu edinilsin. Zira insanımızın hoşça vakit geçirmeye ve bazı konularda bilgilenmeye ihtiyacı var. Yalnız dizilere bir standart getirilmesinde fayda var hem zaman hem de içerik yönünden. Çünkü diziler özetiyle birlikte izleyicinin tüm gecesini alıyor. Pekala diziler özetiyle birlikte 1,5 saat ile sınırlandırılabilir. Yine dizilerin kaç bölüm olacağı, dizi ekranlara verilmeden belli olması iyi olur. Çünkü yıllarca süren diziler var. Yeter ki izleyici bulabilsinler. Bitmeyen hikaye gibi dizi sündürülüyor da sündürülüyor. Sanki konu sıkıntısı çekiliyormuş gibi aynı sahneler tekrar ediliyor. Yine dizilerimiz ağır çekim gibi. Bir yarım saate sığdırılması gereken bölümler birkaç haftaya yayılabiliyor. Zamanında izlemeye başlayan izleyici de tüm bunlardan sıkılmasına rağmen bağımlılık yaptığı için izlemeye devam ediyor.
Dizilerin içeriklerine gelince, sosyal hayatta dizi ve sinemaya uyarlanması gereken çok geniş bir alan olmasına rağmen televizyonlarda oynatılan diziler, konusu yönünden birbirinin kötü bir kopyası mesabesinde. Çünkü tüm diziler birkaç konu etrafında dönüp duruyor. Aslında her dizide farklı konular işlense, daha sürükleyici olur ve fazla izleyiciyi ekrana çekmiş olur.
Son yılların parlayan yıldızı tarihi dizilere gelince, bu diziler içerik yönünden neredeyse tüm diğer dizileri geride bıraktı. Görünen o ki bir müddet daha devam edeceğe benziyor. Elbette tarihi diziler olsun ama tümden tarihe yönelmeyi abartılı buluyorum. Fazla izleyici bulduğundan mıdır yoksa birileri özellikle tarihi dizilere yer verilsin mi istiyor, bundan emin değilim. Sebep her ne ise tarihi dizilerin de aynı içerikli aşk film ve dizileri gibi cılkını çıkarmamak lazım diye düşünüyorum. Tamam, tarihi diziler gururumuzu okşuyor olabilir, bize farklı dünyalar yaşatabilir, tarihimiz ve tarihi şahsiyetler hakkında bizi bilgilendirebilir. Böyle dizilerle geçmişten ibret almamız istenebilir. Ki olması da lazım. Çünkü tarih ibret almak, geçmiş hataları bir daha yapmamak ve geçmişten güç alarak ayaklarımızı daha sağlam yere basmak içindir. Bunun için tarihi olay ve kişilerin herhangi bir fotoşopa tabi tutulmadan olduğu gibi aktarılması lazım ki bu tarih bize fayda sağlasın.
Gördüğüm kadarıyla tarihi dizilerimiz ibret alınsın, ayağımızı yere sağlam basalım diye değil de slogan, hamaset ve övgü üzerine yürüyor. Bence övgüden ziyade tarihimizden güç alarak günümüzde ne yapılabilir, tarihimiz geleceğe nasıl ışık tutabilir üzerine tarihi dizileri işlemek daha uygun geliyor. Zira hamaset, slogan ve övgünün bize geçici bir hazdan başka katkısı olamaz. Geçmişle yaşamayı bırakıp günümüze gelelim istiyorum.