Susmak ve Konuşmak

Barbaros Ulu

Susmak mı konuşmak mı sorusu, çocuğa anneni mi çok seviyorsun yoksa babanı mı sorusu gibi yersiz bir soru olsa da sessizliği pek sevmeyen ve çok konuşan biri olarak bana susmak/dinlemek mi, konuşmak mı deseniz, susmak derim. Hatta susmanın yani dinlemenin en büyük nimetlerden biri olduğunu düşünürüm. Bundandır ki “Söz gümüş ise sükût altındır”, “Sus ki adam sansınlar”, “İki dinle, bir söyle”, “Kişi dilinin altında gizlidir, konuştuğu zaman kendini ele verir” denir.

Bu sözlerle, dinleme ve susmanın önemine işaret edilir. Aslında dinleme ve konuşma organlarımıza baksak bile hangisini daha fazla kullanmamız gerektiğini anlayabiliriz. Allah iki kulak vermiş ve bu kulaklar daima açık. Ağız ise bir tane ve normal şartlarda iki dudakla kapalı. Buradan bile iki dinle, bir konuş anlamını çıkarabiliriz. Yani kulakların daima açık olsun. Konuşulanları dinle, faydalı olanları al, ötesini unut. Konuşulanlara katkı sunmak istiyorsan ya da birileri sana bir konuda görüşünü sormuşsa; yerinde, zamanında, kıvamında, güzel bir üslupla konuş. Ardından tekrar dinlemeye geç. Buradan kişi hem susmalı hem de konuşmalı anlamını çıkarabiliriz. Ama ne zaman, nerede, ne kadar konuşmalı ne kadar susmalıyız? Önemli olan burası. 

Bilelim ki fazla konuşmak, olur olmaz araya girmek, söz kesmek, her konuda fikrini söylemek, başkasına konuşma fırsatı vermemek kişinin ağırlığını yok eder. 

Susmak ve dinlemek asıl iken öyle zamanlar var ki konuşmak elzemdir hatta farzdır. Mesela bir parti, bir zümre, bir kişi hakkında birileri -doğru veya yanlış- şunu yaptın, bunu yaptın şeklinde bir isnatta bulunuyorsa, burada susmak değil, yaptım veya yapmadım; yaptım, şundan dolayı, şeklinde isnatlara cevap verilmelidir. Yani bir şeyler söylenir. İsnatların aslı astarı yoksa iftira atılıyor denerek savcılığa suç duyurusunda bulunulur. Böyle değil de susuluyor, isnatlara cevap verilmiyorsa demek ki isnatlar doğrudur anlamı çıkar. Çünkü susmak; kabullenmek, bu durumu savunacak halim yok demektir. Bizde sükut ikrardandır diye bir söz vardır. Mesela kızımıza biri talip olduğunda isteyip istemediğini öğrenmek için kızımızın görüşüne başvururuz. Kızımız sessiz kalıyorsa, biliriz ki kızımız bu oğlanı istiyor anlamını çıkarırız. Yine isnatlara direk cevap verilmiyor, başka açıklamalar yapılıyor ve sadede bir türlü gelinmiyorsa veya bazı soruların sorulmasına kızılıyorsa, burada da isnatları kabullenme anlamı çıkarılabilir ve denir ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Hasılı, susulması gereken yerde susalım, konuşulması gereken yerde konuşalım. Konuşulması gereken yerde ölü sessizliğine bürünmeyelim. Susma ve konuşmada ölçüyü kaçırmayalım. Her şeyi yerli yerinde, taşı gediğine koyarcasına yapalım. Bunu yapmazsak ağzı olan konuşur ve kimsenin ağzını büzemeyiz. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.