Milli İçeceğimiz

Barbaros Ulu

Milli içeceğimiz dendiği zaman ilk aklımıza gelen çaydır. Sabahtan başlarız çay içmeye. Kahvaltıda çay, yemeklerden önce çay, yemeklerden sonra çay, aralarda çay içeriz. Çaydanlık biter, bir daha demleriz. Bir eve misafir gitmişsek, bir esnafa uğramışsak çay ikramından nasibimizi alırız. Nasıl bir içecek ki dertlenince de içeriz, keyiflenince de yorulunca da dingin iken de. Hem de çaydanlık bitinceye kadar içeriz. Hele bir de çay kıvamında ise doldur doldur içeriz. Kimimiz de çaydanlığı yanına alır, demlik bitinceye kadar içer. Hızımızı alamayız, gerekirse aşılama yapar, çay içmeye yine devam ederiz. Hararetimizi alsın diye içeriz, soğukta içimiz ısınsın diye yine çay içeriz. İçimiz, dışımız çay dense yeridir. İçeriz içeriz, ziyade olsun diyerek son noktayı koyarız. Mübareklerin midesinde sanki çamaşır yıkanıyor. Çay servisi yapan, çay getirip götüren de çaydanlık bitince, oh be, dünya varmış diyerek derin bir nefes alır. Bizim bu çay sevdamızdan olsa gerek, çarşı pazarın her yeri çay ocağı, çay bahçesi, kahvehane, kafe. Herhalde dünyada bizim kadar çay satışı yapılan yerler yoktur.

Çay konusunda istatistiklerde yerimiz nedir, bir de ona bakalım. Çay üretiminde Çin, Hindistan, Kenya ve Sri Lanka’nın ardından dünyada beşinci sırada iken çay tüketiminde dünya birincisiyiz. 2016 istatistiklerine göre kişi başı çay tüketiminde dünyada ilk beşi paylaşan ülkeler şöyle: Türkiye 3,16, İrlanda 2,19, Birleşik Krallık 1,94, İran 1,50, Rusya 1,38 kg. Çay tüketiminde son beşi paylaşan ülkeler ise Meksika 0,014, Brezilya 0,018, Kolombiya 0,018, Peru 0,023, Venezuela 0,023 kg. (tr.wikipedia.org). Her geçen yıl artarak devam eden çay tüketimimiz şimdilerde 3,5 kg. Görüleceği üzere çay içme şampiyonluğumuzu kimse elimizden alamaz. Bu arada demlik ve su şeklinde iki katlı çaydanlık sadece bize mahsus bir adetmiş. Bunu da burada söylemiş olayım.

Dünya birinciliğimize rağmen bu ülkede çayı sevmeyen var mı? Var. İçerlerse de 1 ya da iki bardak içerler. Ama bunların sayısı azdır. Yani içimizde hiç içmeyenimiz yok.

Her geçen yıl artış gösteren bu çay tiryakiliğimizin temelinde ne var? Bu konu araştırılmaya değer. Elimizde bildiğim bir araştırma olmamakla beraber bana göre çay fakirin içeceğidir ve çaya olan özlemimizdir. Yeni nesil pek bilmese de -ki yeni nesil pek çay içmez- bu millet çay bulamadığı günleri çok çekti. Aradığı zaman bulamadı. Buldu ise de temkinli içti. Şimdiki gibi her kahvaltıda çay içmedi, her misafire çay ikram etmedi ya da edemedi. Sabah kahvaltıda çay olduğu zaman bizim nesil bayram yaptı. Gittiği evde bir bardak çay ikram edilmişse dünya onun oldu. Pahalı veya yokluğundan mıdır, annelerimiz çay demlemede azami tasarruf sahibi idiler. Çoğu kimse demlenmiş çayı kurutarak yeniden demledi. Bugünkü çok ve aşırı çay içmemizin temelinde olsa olsa geçmişte çekilen yokluk ve pahalılık yatıyor olsa gerek. Yokluğunu çektiğimiz ise bizim için biz özlemdir. Geçmişte içemediğimiz çayın özlemini şimdi daha fazla içerek gideriyoruz belki de.

Hasılı, bugün yine pahalılıktan dert yansak da çay bizim için vazgeçilmezdir. Ki çay fakirin içeceğidir. İyi ki çayımız var. Değilse biz ne yapardık çaysızlıktan.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.