Hayat zor olmaya zordur. Çünkü bir mücadeleden ibarettir. En kolayı yeme ve içmedir. Bunun için de çiğneme ve yutma eforu sarf etmek gerekir.
Hayat bize hiçbir zaman toz pembe hayat sunmaz. Sevinç ve mutluluk kadar üzülme de bu hayatın cilvelerindendir. Allah bir kulunu hep sevindirmez hep de üzmez. Bir konuda işimiz rast gider, seviniriz. Tersi olur, üzülürüz. Tüm bunlar hayatın doğasında vardır.
İşimizin rast gitmemesi hayatın sonu mudur? Değil elbet. Şayet son olsaydı, dünyada hiçbir canlı kalmazdı.
Hayat gül gibidir ve her mevsim açmaz. Bir bakmışsın solmuş bir bakmışsın açmıştır. Gül aynı zamanda dikeniyle müsemmadır. Dikenine elini batırmadan gülü koklayabilirsen, hayat denen şey ancak mutluluk ve huzur verir. Elini dikene batırırsan, acıma hisseder, üzülürsün.
Bugün üzülen yarın güler, bugün gülen ise yarın üzülebilir. Kısaca hayat sürprizlerle doludur. Tüm acısına rağmen yaşanmaya değer bu hayatı kolaylaştıran, mücadele ederken sebepleri işlemek, yapılması gerekenleri yapmaktır. Ardından sonucunun hayırlı olmasını temenni etmek ve beklemeye koyulmaktır. Beklerken de ümit ve racayı elden bırakmamak ve sonucuna katlanmak gerekir. İş bizim istediğimiz gibi gitmişse, zaten sebebini işledik ve sevinmek hakkımızdır. Şayet istediğimiz gibi gitmediyse üzülsek de sonucuna katlanmak gerektiğini zaten biliyoruz.
Tüm zorluğuna rağmen hayat yaşanmaya değer ve bu hayatı zorlaştırmak da kolaylaştırmak da elimizdedir. Bir beklenti içerisine giren için beklentisi gerçekleşmediği zaman o hayat zordur ve çekilmezdir. Beklenti gerçekleştiği zaman da çok huzur bulacağını sanmıyorum. Özellikle beklentisi, kişi veya kişiler aracılığıyla gerçekleşiyorsa, ömrü boyunca o kişilere minnet borcu olur. Halbuki bunun ilacı, hayattan ve kimseden bir beklenti içerisine girmeden ayakta durmaya çalışmaktır. Gelmek istenilen ve hedeflenilen her yere tırnaklarıyla kazıyarak gelinirse, tadından yenmez. İnsanın içi huzurla dolar. Çünkü kimseye minnet borcu olmaz. Sırtında yumurta küfesi taşımaz. Kimseye de eyvallahı olmaz. İşte bu, hayatı kolaylaştıran en önemli etkendir.
Bir konuda yola çıkan, o konuda başına gelebilecek seçeneklerin en olumsuzuna kendini hazırlarsa, sonuç o kimse için vız gelir, tırıs gider. Çünkü olabilecek en kötü sonuca zaten kendini hazırlamıştır. Sürprizlerle dolu hayatın bizin için neyi hazırladığını bilmiyoruz. Her sürpriz bir imtihandır aynı zamanda. Çünkü bu dünyaya geliş amacımız budur. Önemli olan gücümüz nispetinde bu imtihanların altından kalkabilmektir.
Acısıyla ve tatlısıyla bu imtihan dünyasında Rabbimizden istediğimiz, namerde muhtaç etmemesidir. Kendi kendimizle yetinmemizdir. Altından kalkabileceğimiz imtihanlarla sınanmamızdır. Ötesi karın doyurmak değil mi? Ha şurada olmuş ha burada. Ne fark eder...