Bugünlerde ülkede herkes ekonomist oldu. Anlayan da konuşuyor, anlamayan da. Bizi bu duruma sevk eden saik de etkisini derinden hissettiğimiz hayat pahalılığı ve yıllık çıkan yüksek enflasyon. Çektiğimiz bu hayat pahalılığı ve ürünlere gelen yüzde yüzü geçen zamlar, bu ülkenin başına ilk defa mı geliyor? Hükümetler böyle bir hayatı tasvip eder mi? Hayır.
Bu ülke askeri darbeler gibi 8-10 senede bir ekonomik krizi çok gördü. Hükümetlerin birinci önceliği hep enflasyonla mücadele ile geçti. Halkımız belli rahatlama dönemleri hariç ömrünü kemer sıkma ile geçirdi. Tencere ve tavanın götüremediği hükümet yoktur sözüne bizim halkımız ve siyasetimiz yabancı değildir. Gerçekten de birçok hükümet ekonomik krizler dolayısıyla iktidarı kaybetti. Haliyle hayat pahalılığını ve yüksek enflasyonu hiçbir hükümet istemese de bu yıllarda adı konmamış bir ekonomik kriz ve hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız. Hükümet tarafından alınacak tedbirlerle bir an evvel bu ekonomik dar boğazdan kurtulmayı temenni etmekten başka vatandaş olarak elimizden bir şey gelmiyor. Ekonomi ile ilgili bu olağanüstü durumu yaşarken bazılarının bugünlerde başvurduğu yöntemlerden biri, mevcut durumu savunmak adına bol bol kıyas yapmakla geçiyor. Hâlbuki mevcut durumun savunulacak, bunun için gerekçe ve bahanelerin ardına sığınılacak ve başka ülkelerle kıyas yapılacak bir durum söz konusu değildir. Hele başka ülkelerle bu ülkeyi kıyaslamak insanımızın sinir katsayısını yükseltmekten öte bir işlevi yoktur. Şayet iki şey kıyas yapılacaksa, bunun kıyas tekniğine uygun olması yani kıyaslanabilir olmasına dikkat etmek lazım. İzninizle bu kıyaslardan bazılarına örnek vermek istiyorum:
-Efendim, ülkede salgın var. (Hâlbuki salgın sadece bizde değil, tüm dünyada var.)
-Salgın dolayısıyla hükümet mağdur olan esnafa yardım etti. Sıkıntı bundan. (Tüm ülkeler esnaf ve işletmelerine yardım etti.) -Enflasyon sadece bizde değil, tüm dünyada var. ABD ve Avrupa son yılların en büyük enflasyonunu yaşıyor. (Avrupa’da yıllık enflasyon yüzde 5, ABD'de yüzde 7, bizde ise yüzde 36 çıktı. Bizdeki enflasyona göre AB ve ABD’deki enflasyon, enflasyon bile sayılmaz.) -Hayat pahalılığı Avrupa’da çok yüksek. Birçok ürünlere katlamalı zam geldi. Üstelik onlar tedarik sıkıntısı da çekiyor. Dışa bağımlı olmamıza rağmen bizim ülkemizde doğal gaz, elektrik ve akaryakıt daha ucuz. Almanya’da benzin şu kadar EURO’dur. Bunu bizim paraya vurursan, bizdeki ucuzluğu görürsün. (Dünyada pahalılığı eyvallah. Buna hiç sözümüz olmaz. Ama AB'ye göre bizde daha ucuz kıyası, kıyas değil, kabili kıyas hiç olmaz, olsa olsa gayri kabili kıyas olur. Çünkü kıyaslanan TL ile EURO. Bir defa kıyas iki aynı cins üzerinden yapılır. 1 TL’nin karşılığı 1 EURO ise bu kıyas kabili kıyastır. O zaman Avrupa’daki bir ürünün fiyatını Türkiye’deki ile kıyaslarsın. Böyle yani TL=EURO olmadığını hepimiz biliyoruz. Bir defa bir paraya göre bir başka ülkenin parası; bir ürün, bir mal hükmündedir. Şunu da hepimiz biliyoruz ki bugün 1 EURO almak için yuvarlama 15 (eski parayla 15 milyon) lirayı saymak zorundayız.
Bu demektir ki paramız EURO karşısında 15 kat daha değersizdir. Pul olmuş bu paramızı EURO ile yine de kıyaslamak istersek, bu ülke insanının geliri de AB’deki bir bordro mahkumunun geliri ile aynı olmalıdır. Şunu demek istiyorum. Avrupa’daki bir ücretli 1000 EURO alıyorsa, buradaki bir çalışan da bu paranın TL cinsinden karşılığını almalı ki karşılaştırılan ürünlerin bir anlamı olsun. Yeri geldiği zaman bizim paramız TL diyeceksin ama karşılaştırırken 15 katı bir değere sahip parayı unutup bizdeki ürünün fiyatıyla onların fiyatını karşılaştıracaksın. Böyle yapmak tek kelime ile ayıptır. Milletin aklıyla alay etmektir. Evet, tüm dünya hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadele ediyor. Ama şunu unutmayalım ki hayat pahalılığı ve enflasyonda bizim ülkemiz, diğer ülkelere göre depremin merkez üssü mesabesindedir. Biliyorsunuz, depremde en büyük tahribat ve yıkım depremin merkez üslerinde olur. Merkez üssünden uzaklaştıkça depremin yıkıcı etkisi daha az olur. Ekonomik durumumuzu, enflasyon üzerinden depremle karşılaştırırsak, bizim ülkemiz depremde yüzde 36 şiddetinde etkilenirken ABD yüzde 7, AB ülkeleri ise yüzde 5 şiddetinde etkilenmiş olur.
O zaman kıyas kendi cinsinden yapılmalı ki bir anlamı olsun. Değilse sadece kendimizi kandırmış oluruz. Bir şeyleri korumak adına böyle ucube kıyaslara başvurulacağına, “Bu ülke bugünkü enflasyonlu hayatı bundan 19 yıl önce gördü. Sıkı bir mali disiplin uygulamak suretiyle enflasyonu tek haneye indirildi. Üstelik paradan altı sıfır atıldı. Paramızın değeri ve alım gücü arttı. Şu anda salgının tetikle- mesiyle birlikte uygulanan ekonomik modeller ve cari açığımız gibi sebeplerle enflasyon yüksek ama bu ülke bunu tekrar tek haneye indirme iradesine sahiptir. Bunu bu hükümet daha önce yaptı. Şimdi de yapacak iradeye sahip” dense inanın daha inandırıcı olur.
Yazımı sonlandırırken yazımın içeriğinde kıyas, kabili kıyas ve gayri kabili kıyas terimlerine yer verdim. Bunların da ne demek olduğunu TDK’den yazarak yazımı nihayete erdirmek istiyorum:
Kıyas: 1-denk sayma, bir tutma, 2-karşılaştırma, oranlama.
Kabili kıyas: Kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir.
Gayri kabili kıyas: Karşılaştırılamaz, ölçülemez, bambaşka.