Evladıma Altın Öğütler

Barbaros Ulu

—Babacığım, şimdilik ufukta bir ışık yok ama yine de hazırlıklı olmamda fayda var. İleride bana sorumluluk ve yetki gerektiren bir görev tevdi edilirse, niyetim başarılı olmak ama bazen evdeki hesap çarşıya uymayabilir. İşler tıkırında giderse problem yok. Umduğum gibi gitmezse ne yapmamı önerirsin?

—Senin böyle bir göreve gelmeni ben de isterim. Madem böyle bir niyetin var. İleride görür veya göremem. Şimdiden sana üç kapalı zarf vereyim. Başın sıkıştıkça onları sırayla açarsın. Bil ki bu üç zarfın mucidi ben değilim. Eski sadrazam, yeni sadrazama görevi bırakırken üç zarf bırakmış. Ben de bunu sana uyarlıyorum ki yerinde evladiyelik olasın.

—Merak ettik doğrusu, neymiş onlar?

—Daha dereyi görmeden paça sıvanmaz. Zarf da göreve başlamadan açılmaz ama madem hazırlık yapacaksın. Sana şimdiden bir kıyak geçeyim. Baştan söyleyeyim. Başa gelir gelmez ilk işin, bu zarfları uygulamak olmasın. İlk başlarda her şeyi yerli yerinde yapmak için çaba sarf edeceksin. Öyle kaçak güreşmek, ipe un sermek yok. Ne zamanki başın sıkıştı, rastgele zarfları sırayla açacaksın.

—Tamam baba.

—Baktın ki cicim ayları bitti. İşler ters gidiyor. Maiyetindekiler senden hoşnut olmamaya başladı. Bu durumda yapacağın, ilk zarfı açmak olacaktır. O zarfta göreceksin ki “Yapamayacak olsan bile bol vaatte bulunacaksın”. Nasılsa cebinden mi çıkacak? Onlar o vaatlerle epey oyalanır dururlar. Vaatler yerine gelmeyip homurtular kulağına gelmeye başlayınca enkaz devraldım diyerek “senden öncekileri kötülemeye” başla. Onların ve çevresinin cemaziyülevvelini karıştır. Yani müflis tüccarın eski defterleri karıştırdığı gibi sen de eski sayfaları aç. Bu seni epey bir götürür. Çünkü sevenlerin seni bu konuda yalnız bırakmaz. Senin sözünün yanına birkaç daha ekler. Seleflerine vurdukça vururlar. Sen de arka tarafta işine koyulursun.

—Sonra?

—Kötü gidişat hala devam ediyorsa, bu durumda ikinci zarfı açacaksın. Bu zarfta da “Etrafını kötüle” yazar. “Aslında ben şöyle yapın dedim ama ekibimdeki şu kimseler var ya işte bunlar beceriksiz mi beceriksiz çıktı” de. Bundan sonrasını da ekibindeki beceriksizler düşünsün. Onların kimi içine kapanır kimi çeker gider kimi de bir şey söylemeye çalışsa “makam elinden gidince konuşmaya başladı. Madem öyle daha önce niye konuşmadı” denerek lafları ağızlarına tıkanır.

—Bu aşamayı da geçtim. Sonra?

—Bu aşamanın sonu, zarfa göre senin sonun geldi yani suyun ısındı demektir. Ama öyle pes etmek yok. Zira ben senin yerinde demirbaş olmanı istiyorum. Her ne kadar üçüncü zarfta senden sonra gelecek olan için sen de üç zarf bırak yazıyorsa da ben bunu değiştiriyorum.

—Neymiş o?

—Kötü durumu dış güçlere bağlayacaksın. Bu dış güçler, zinde güçler yok mu? İşte bunlar bizim onmamızı istemiyorlar. Başımıza gelenler hep onların yüzünden diyeceksin.

—İşe yarayacak mı peki?

—Kesin sonuç alırsın. Üstelik senden uzaklaşmaya başlayanlar bile etrafında pervane olur. Çünkü çevrenin, milliyetçi duyguları kabarır. Dış güçlere seni yedirmeyiz deyip kenetlenirler. Bu kapıdan çok ekmek yersin. Sonra demedi deme.

Hâsılı, her üç zarftan da çıkaracağın sonuç, her şeye bir mazeret bulacaksın. Suçu daima başkasına atacaksın. Hiç kendine toz kondurmayacaksın. Tüm bunlara önce çevreni ikna edeceksin sonra da kendin inanmaya başlayacaksın. Kendinin inanması biraz zor olur ama buna da katlanacaksın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.