—Babacığım, biraz konuşabilir miyiz?
—Hepiniz toplanıp geldiğinize göre önemli bir şey olmalı.
—Yani.
—Buyurun, sizi dinliyorum.
—Bildiğiniz gibi bizim için çok şeyler yaptın. Neredeyse saçını süpürge ettin. Sayende görmediğimiz imkanları gördük. Bunun karşılığında bizden her ne istedi ise hep yanında olduk. Her dediğine destek olduk ve bir nefer gibi çalıştık.
—Sadede gelin.
—Sadede gelirsek, ne zamandır durumumuz iyi değil. Dünü arar olduk.
—Neyiniz eksik? Nankörlük yapmayın.
—Nankörlük yaptığımız yok. Yalnız, nicedir bir şeyler ters gidiyor.
—Ters olan ne?
—Aldığımızı yerine koyamıyoruz. Enflasyon başımızın belası.
—Enflasyon bu. İner de çıkar da.
—Ya dövize ne demeli?
—Ne diyeceksiniz? Döviz bu. Bugün çıkar, yarın iner.
—İyi de baba. Bu, normal çıkış ve iniş değil ki. Yukarı doğru kafasını dikti. İnmiyor bir türlü. Bir maraton koşucusu gibi hız kesmeden dörtnala koşuyor. Her gün bir önceki günün rekorunu egale ediyor. Eskiden akşam beşte bir soluklanırdı. Şimdi gece gündüz dönüyor durmadan. Ekranda dönen rakamları görünce bizim başımız dönüyor.
—Ben ne yapayım?
—Ne yapayımı var mı?
—Bekleyeceğiz ve bu durumla mücadele edeceğiz.
—İyi de bu ahvalimizle mücadele, yel değirmenleriyle mücadeleye benzer. Kazanamayacağımız aşikar. Hoş, mücadele edildiğini de düşünmüyoruz. Hatta döviz daha da yükselsin şeklinde bir görüntü de veriliyor.
—Kenarda, köşede birikintiniz yok mu? Biraz da cepten yiyin.
—Vardı ama o da pul oldu.
—Nasıl pul oldu?
—Zamanında üç beş kuruşu kenara attık. Attığımız para aynı duruyor ama değeri beş para oldu. Keşke parayı döviz veya altına yatırsak iyiymiş.
—Yapaydınız. Elinizden alan mı vardı?
—Yapma baba. Sen demedin mi elinizdeki dövizi bozdurun, altını bozdurun. Parasını TL’de tutan kazanacak diye. Ata sözü dinleyelim dedik, bozdurduk. Söz dinlemeyip bozdurmayanlar kısa zamanda köşe oldu. Biz ise mağdur olduk.
—Ticaret bu. Birileri kazanacak, birileri kaybedecek.
—Mevcudu korusak tamam diyeceğiz. Gerisin geri gidiyoruz. Kasamız boşaldı. Borç ise paçadan akıyor. İflasın eşiğindeyiz. Nereye kadar kaybedeceğiz böyle? Hele her alışverişte ürünlerin fiyatlarının değişmesi yok mu, bu çok zorumuza gidiyor.
—Bu benim değil, sizin sorununuz. Zira ben yapacağımı yaptım. Daha ne yapayım? Benim derdim bana yeter.
—Senin derdin ne baba?
—Bir de soruyor musunuz? Yedi düvelle mücadele ediyorum. Hep başıma gelen de bundan.
—Yapma baba. Ciddi olamazsın. Farz edelim ki böyle. Ceremesini biz çekiyoruz.
—Hem de hiç olmadığı kadar ciddiyim. Ayrıca beni böyle eften püften şeylerle oyalamayın. Benim işim var. Ceremesini çekeceksiniz. Zira bu işler bedel ödemeden olmaz.
—Ne işin olacak baba akşam akşam.
—Siz yatıyorsunuz ama ben çalışıyorum. Bir kanala çıkacağım.
—Yine mi?
—Ne oldu, beğenemediniz mi?
—Biraz çıkmasan ve orta yerde görünmesen olmaz mı? Erkenden yatıp dinlensen, ertesi güne daha dinç çıksan.
—Ne oldu, hayırdır?
—Hiç.
—Çıkarın ağzınızdaki şu baklayı.
—Eğer bizi dinlemeyip ekrana çıkacaksan, müsaade ederseniz, biz kalkalım. Zira acil yapacak bir işimiz var.
—Ne işiniz var?
—Paramızın değerini korumak için kalan paramıza döviz alacağız.
—Sizde mi?
—Maalesef bizde.
—Alacağınız olsun. Şimdi böyle mi olduk?
—…