—Sen bugünlerde çok değiştin baba.
—Ne alaka evlat. Her Türk erkeğinin marifet sadedinde dediği gibi yedisinde ne isem, yetmişinde de oyum ben.
—Yani, hiç değişmedim mi diyorsun?
—Hele şu ağzındaki baklayı bir çıkar. De bir tane değişikliğimi.
—Mesela, alışveriş diyelim.
—Ne varmış alışverişimde?
—Ne bileyim, alışverişe giderken yüzün asılıyor, gözlerinde bir tedirginlik hakim. Eve lazım olan bir şeyi almamak için neredeyse kırk takla atıyorsun.
—Mesela?
—Haftaya kadar idare etmez mi? Bunu almasak ne olur? Ha bunu da yemeyiverelim. İlla bu marka mı olacak gibi.
—Eee, ne var bunda? Sormayalım mı?
—Sor sormaya da eskiden böyle sormadığın gibi listeye yazılmayanı da fazla fazla alır gelirdin.
—Devir hesap kitap devri. Bu da değiştiğim anlamına gelmez.
—Neyse, alışveriş öncesi böyle bir görüntün var. Bir de alışveriş sonrası gözümden kaçmayan başka bir değişiklik var.
—Taksit taksit söyleme. Ne ise söyleyiver.
—Zaman zaman değişiyor ama genelde ya bir düşüncedir, içine kapanıyor, dut yemiş bülbüle dönüyorsun ya tedirgin, gergin ve anlamsız bakışlar hakim oluyor ya da çenen hiç durmuyor, habire konuşuyorsun.
—İnsanlık hali. Ne var bunda?
—Ne bileyim, değişikliğine dikkat çekmek istedim. Ama bugünlerde değişmeyen bir yönün var. Eskiden görmediğim bu yönün bana ilginç geldi.
—Neymiş o?
—Hangi hal üzere olursan ol, bugünlerde değişmeyen yönün, her alışveriş sonrası ağzın pek dualı.
—Her alışveriş sonrası beni bu duruma sokanlara dua etmemin ne sakıncası var? Herkes payına düşeni alıyor bu vesileyle.