İnsan olabilmek hele bir de vicdan, merhamet sahibi bir insan olabilmek gerçekten zor zanaat azizim. İnsanoğlu yeryüzündeki hem en tehlikeli hem de en zararsız olabilen bir varlık. Tüm duygularını en uç noktalarda yaşarken hiçbir şey umurunda olmadan sadece kendini düşünerek ömrünü geçirebilir. Her insan dünyaya gözlerini açtığında o kadar masum ki bir melek misali.
Sonradan yaşadığı ortam ve çevresindeki olup biten olaylar onun karakteri oluşturuyor. Hamura nasıl şekil verirseniz o şekilde pişer. Burada en büyük rol toplumun en üst makamı annelerimize düşmektedir. Annelerimiz yetiştirdiği her evladına önce vicdanlı merhametli olmayı öğretmenidir. Yolda yürürken önüne çıkan ufacık bir karıncayı görünce ezip geçmesini değil kenarından zarar vermeden yoluna devam etmesini öğretmelidir.
Aman ufacık karınca ne olacak derseniz bugün ufacık karıncaya kıyan yarın daha büyük kıyımlara sebep olamayacağı nereden bilebilirsiniz. Emin olun iyi olmak ya da kötü olmak bizim elimizde. Hayat artıları ve eksileri olan bir yer ise bunun ince hesabını yapmak da bizim elimizde. Çocuklarımıza doğruyu, yanlışı, ölümü, yaşamı, saygıyı, sevgiyi, sevilmeyi, mutlu olmayı ve mutlu etmeyi öğretmeliyiz. Her koşula hazır bir şekilde, güzel ahlaklı bireyler olarak yetişmelerini sağlayalım. Sağlayalım ki sizlere bir şey olduğunda birilerini sorumlu tutup elindeki tabancaya sarılıp katliam yapmasın.
Ölüm de doğmak kadar doğal yaşamımızda. Kimse kimsenin ölüm sebebi olmamalı bu hayatta. Canı veren de alanda Yaradan’dan başkası olamaz. Geçtiğimiz hafta nasıl yandı yüreğimiz doktorumuzun ölümüyle. Sadece doktorumuz da değil yanında olan sekreteri de, ikisi de kendini bilmez vicdan ve ahlak yoksunu bir canı tarafından katledildi. Sebebi ise caninin annesinin ölümünden sorumlu olması. Kendi de başka bir hastanede güvenlik görevlisi güvenilecek kişiye bakın gelip iki canımızı alıyor. Kim bilir bu kişi o ana kadar belki doktorumuza birçok sözlü tehditlerde bulundu rahatsızlıklar verdi bilemiyoruz. O odada ne konuşmalar geçti ve dışarıdan müdahale neden bu kadar geç oldu iki cana kıyarken. Giden gitti bir can, bir baba, bir eş, 6 yıllık eğitim, öğrenilen bilgiler ve umutlar...
O Caninin kabullenemediği ölümü doktorumun iki evladı kabullenmek zorunda hem de en ağır bir şekilde. Ama biz kabullenmiyoruz böyle bir vahşeti ülkemizde devlete düşen görevler olduğu gibi topluma da düşen görevler var. Doktorlarımıza ve tüm sağlık çalışanlarına büyük saygı duyulmak zorunda gecesini gündüzüne katan beyaz önlüklerini kana bulamayacaksın. Hiçbir canlının mutsuzluğu olmayın. Yaşamayı ve yaşatmayı bilin. Hayatın size getirdiklerini acısıyla tatlısıyla kabullenirken başımıza gelen hiçbir şeyin sorumluluğunu başkalarına yüklememeliyiz. Buradan saygıdeğer Doktorumuza Allah’tan rahmet ailesine ve sevenlerine bol sabırlar diliyorum. Bir daha böyle bir olay duymamak, görmemek umuduyla...