1.Giriş
Ücretlerin aylık veya günlük olarak belirlenmesi,yahut her ay maktu bir ücret üzerinden anlaşılmış olması, özellikle işçilerin ücretsiz izin süreli,istirahat süreleri ile izinsiz olarak işe gelmemeleri halinde,bu kişilerin ücretlerinden kesinti yapılıp yapılamayacağı hususunda ciddi sorunlara sebep olmakta, yine 5510 sayılı Kanun kapsamında bu kişilerin prim ödeme gün sayılarının kaç gün üzerinden bildirileceği hususu tereddütlere neden olmaktadır.Bu yönüyle 4857 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunlar arasında çelişki yaşanmaktadır.
Bu yazımızda,piyasada İnsan kaynakları departmanlarının yaşadığı bu tür çelişkili sorunlara değinilecek, mevcut Kanunlar kapsamında yapılması gerekenler değerlendirilecektir.
2.Ücret kavramı
4857 sayılı İş Kanunu'nun 32.maddesinde ücret;" ... bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı madde de,ücretin en geç ayda bir ödeneceği,iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresinin bir haftaya kadar indirilebileceği belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 406.maddesinde de"aksine adet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın sonunda ödenir.Ancak,hizmet sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesiyle daha kısa ödeme süreleri belirlenebilir" şeklinde düzenleme yer almaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nda aylık-günlük ücret tanımı yer almamakta, aylık ücretin niteliği hakkında 48 ve 49.maddelerde bazı tanımlamalar yer almaktadır. 48.madde de;" İşçilere geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi gerektiği zamanlarda geçici iş göremezlik süresine rastlayan ulusal bayram, genel tatil ve hafta tatilleri, ödeme yapılan kurum veya sandıklar tarafından geçici iş göremezlik ölçüsü üzerinden ödenir. Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir" 49.madde de ise; “…Hasta, izinli veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde dahi aylığı tam olarak ödenen aylık ücretli işçilere 46, 47 ve 48. maddenin birinci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Ancak bunlardan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışanlara ayrıca çalıştığı her gün için bir günlük ücreti ödenir" Şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
3.Maktu ücret kavramı
Kanun'un 48 ve 49.maddesinde dikkat çeken anahtar sözcük "aylık ücretli işçi" tabidir.Bu düzenleme,ayın kaç gün olup olmadığına bakılmaksızın işçiye maktu bir ücret ödenmesi haline ilişkindir.Ücretin ayda bir aylık olarak ödenmesi ayrı şey,ücretin maktu olarak aylık belirlenmesi farklı şeydir. İş Kanunu'nun 32.maddesi ile Borçlar Kanunu'nun 406.maddesinde yer alan düzenleme,ücretin ödeme dönemine ilişkin olup, en geç bir aylık süre içerisinde ücretin ödeneceğine ilişkindir.
Bu durumda "maktu" sözcüğünün ne anlama geldiği önem arz etmektedir.
Arapça kökenli maktu sözcüğünün Türkçe sözlükteki anlamı “1.kesilmiş, kesik. 2. Kesin olarak değeri biçilmiş. 3. Ölçü ile satılmayan, götürü.” Şeklinde tanımlanmış olup, maktu sözcüğü; “kesin, belirli, belli” anlamına gelmektedir. Maktu sözcüğünün zıddı "nispi" sözcüğü olup, bunun karşıtı olan; “belirsiz, bir şeye bağlı olan, diğerine göre belirlenen, değişken” anlamlarını taşımaktadır.
Bu tanımlamalara göre "maktu(aylık)ücret" çalışanın eline her ay aynı miktarda ücretin geçmesi anlamına gelmektedir.Hafta tatili,ulusal bayram,genel tatil gibi ücretleri de kapsayan ücret türüdür.Sözleşmede ücretin bu şekilde belirlenmesi halinde, çalışana ayrıca hafta tatili ve genel tatil ücreti ödenmediği gibi,ayın günlerinin 28,30,31 gibi farklılık göstermesi halinde de ödenecek ücret tutarı değişmemektedir.Günlük ücret ise aylık ücretin 30'a bölünmesi ile bulunur.
4.İşçinin devamsızlığında ücret şekline göre kesinti durumu
İş Kanunu'nun 48 ve 49.maddelerindeki bu düzenlemeler oldukça kötü bir şekilde kaleme alınmıştır. Bu maddelere göre; aylık ücretli işçilerin hastalık,izin ve sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde aylığından bir kesinti yapılamayacaktır. İşverenden izin almaksızın,mazeretsiz bir şekilde işe gelmeyen işçilerden ise gelmediği günlere ilişkin ücretlerinin kesileceği tartışmasızdır. Aylık ücretli işçiden kasıt,ücretin maktu olarak sözleşme ile belirlenmiş olmasıdır.
Kanunun 48 ve 49.maddelerindeki düzenlemelere göre, bir ayın 28,29,30 ve 31 gün olup olmaması , işçiye ödenecek aylık ücret miktarını değiştirmeyecek, işçi bir ayda ister 28 gün çalışsın ister 31 gün çalışsın aylık ücret tutarı aynı olacaktır. Bu husus Yargıtay içtihatları ile de kökleşmiştir.(Yargıtay 9. HD. 2010/28671E.2012/40910 K.05.12.2012, 30 gün üzerinden hesaplandığından 31 gün çeken aylar iç in işçi fark isteyemez)
Maktu ücretin özelliğinin gereği olarak,çalışanın herhangi bir sebeple mazeretli olarak(izin,istirahat vb.) işine devam edemediği günler için ücretinden bir kesinti yapılamamakta, ücreti tam ödenmektedir.İşverenden izin almaksızın, mazeretsiz bir şekilde devamsızlık göstermesi halinde ise gelmediği günlere karşılık gelen ücreti kesilecektir.Zira bu durumda işçinin kasıtlı olarak işe gelmemesi söz konusu olup,işçinin kusurlu davranışı mevcut olmaktadır. Ayrıca,4857/25-2/g fıkrasındaki sürelerle işçinin işe gelmemesi işveren yönünden haklı fesih halidir.
İşçinin istirihatli olduğu sürede geçici iş göremezlik ödeneği alması halinde,işveren tarafından ödenecek ücret,ödenek tutarı kadar mahsup edilerek ödenecektir.
Maktu ücretin tam karşılığı nispi ücret şekli olup, ücretin saatlik, günlük, haftalık, parça başı,yüzde usulü vb. şekilde belirlendiği ücret şeklidir.Bu şekilde,işçinin çalışma süresine,yahut ürettiği ürün miktarına bağlı olarak belirlenen ücretin de ayda bir kez aylık olarak ödenmesi mümkün olmakla birlikte,bu ücret maktu ücret niteliğinde olmadığı için 4857 sayılı Kanun'un 48 ve 49.maddelerinde yer alan düzenlemeler geçerli olmamaktadır.İşçi ile nispi ücret üzerinden sözleşme yapılmış ise, ayın 28,29,30,31 gün çekmesi durumunda ödenecek ücret miktarı değişik olacak,keza işçinin mazeretli,yada mazeretsiz olarak işe devam etmediği günlerde kendisine herhangi bir ücret ödenmeyecektir.
Ücreti sözleşme ile nispi olarak ödenen işçilere yapılan ödeme tutarının içinde, hafta tatili ücreti,genel tatil ücreti,ulusal bayram ücreti bulunmadığından bu günlere ait ücretin ayrıca ödenmesi gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki, asıl olan ücretin saatlik,günlük,haftalık,aylık olarak belirlenmesi ve en geç ayda bir işçiye ücret ödemesinde bulunulmasıdır. Maktu ücret ise istisnadır.
5. İstirahat alan işçinin SGK bildirimi
İşçinin istirahatli olduğu günlerde, Sosyal Güvenlik Kurumu'na hizmet bildirilmesi zorunlu değildir.Nitekim bu durumda olan işçiler için,istirahat süresince yapılan eksik bildirimin dayanağı olarak istirahat raporları SGK'na ibraz edilmektedir.Sosyal sigorta uygulamalarına göre mümkün olan bu durum, maktu ücret alma yönünde sözleşme yapılmış işçiler yönünden, 4857 sayılı İş Kanunu yönünden mümkün değildir.Maktu ücret alan işçiler,istirahat alsalar dahi, ücretlerinde herhangi bir kesinti yapılamamakta,mükerrer ödemeye sebep olunmaması bakımından yalnızca aldığı iş göremezlik ödeneği tutarı kesilmektedir.Maktu ücret alan işçiler böylelikle istirahatli dahi olsalar aylıklarını tam almaktadır. Bu durum, aylığını tam alan işçinin sigorta bildiriminin de tam yapılması zorunluluğunu gündeme getirmektedir.
Maktu ücret sözleşmesi yapmayan işçiler yönünden, istirahatli oldukları dönemlerde, hem iki günlük sürede hem de diğer istirahat sürelerinde işverenlerin ücret ödeme sorumluluğu bulunmadığından,bu sürelerde prim ödeme gün sayısı bildirilmesi de zorunlu değildir.
Bazı yazar ve hukukçular aksi görüştedirler.Bu yazarlar;maktu ücret alan işçilerin, istirahatli olduğu sürelerde,ücretlerinin tam ödenmesinin zorunlu olduğunu,ancak, Sosyal Güvenlik Kurumuna istirahat süresinde herhangi bir sigorta bildirimi yapma zorunluluğunun bulunmadığını ileri sürmektedirler.Bu görüş teorik olarak doğru ise de pratikte mümkün değildir.Zira İş Kanununa göre maktu ücretli işçinin ücretinden kesinti yapılamayacağına göre,işçiye ücreti tam ödenecek ve bu hususta düzenlenen ücret tediye bordrosunda işçinin tam ücret aldığı hususu yer alacaktır.Bu durumda hem İş Kanunu hem de Sosyal Sigortalar Kanunu yönünden, verilen belgelerin dayanağı durumunda bulunan iş yeri kayıtları ile SGK'ya yapılan bildirim arasında mutabakatsızlık oluşacak ve kayıtlar geçersiz sayıldığı gibi idari para cezasına da muhatap olunacaktır. Ücreti tam ödenmiş işçi için SGK'na bildirim yapılmaması ve prim ödenmemiş olması sakıncası ortaya çıkacaktır.
6.Devamsızlık yapan işçiden yapılacak ücret kesintisi
Ücret şeklinin sözleşmelerle maktu yapılıp yapılmadığına göre bu durumun değişiklik arz ettiği yukarıda belirtilmişti. Maktu ücret ile anlaşılan durumlarda işverenin devamsızlık nedeniyle işçinin ücretinden kesinti yapabilmesi, işçinin kendi kusuru nedeniyle yaptığı devamsızlık ile sınırlıdır.işçinin belli bir mazereti, yahut işvereninin izni ve bilgisi dahilinde yapacağı devamsızlık nedeniyle herhangi bir ücret kesintisi yapılamayacaktır.
Maktu ücret dışındaki sözleşmeler yönünden, işe gelmeyen bir işçinin ücretinden yapılacak kesinti tutarının ne olacağı sorusu da önem arz etmektedir.
Maktu ücret ile anlaşmamış bir işçinin mazeretli,yahut mazeretsiz, işverenden izin almak suretiyle yahut izin almadan işe bir gün gelmemesi durumunda ücretinden yapılacak kesinti tutarı ne olacaktır?
Bu soruya cevap vermeden önce,4857 sayılı İş Kanunu'nun 46/1 maddesine değinelim.Söz konusu maddede;" Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verilir. Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir."Denilmektedir.
Kanun'un 63/1 maddesinde ise;" Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. " Hükmü yer almaktadır.Bu düzenlemelere göre haftada 45 saat çalışmış olmak koşulu ile 24 saat hafta tatili verilmekte ve o günün ücretine hak kazanılmaktadır.
İşçinin haftalık 45 saatlik çalışmayı tamamlamadan bir gün işe gelmemesi, onun hafta tatiline de hak kazanmadığını,dolayısıyla bir iş karşılığı olmaksızın ödenen hafta tatili ücretinin de ödenmemesine yol açacaktır. Bu durumda haftalık 45 saati tamamlamadan 1 gün işe gelmeyen işçinin ücretinden,gelmediği güne ait bir günlük ücret ile,hak etmediği hafta tatili ücreti için de bir günlük ücret olmak üzere 2 günlük ücretinin kesilmesi gerekecektir.