Son on yılda Atatürk'e kızanların,eleştirenlerin sayısı o kadar arttı ki,adeta O'nu ve eserlerini küçümsemek moda oldu.Prim de yapıyor. Milletvekili adayı mı olacaksın,bürokraside mi yükseleceksin, ticarette mi yükselmek istiyorsun, hemen Atatürk'ü eleştir.Sihirli değnek dokunmuş gibi amacına ulaşıyorsun.
Atatürk bir Osmanlı Paşası. Osmanlı bizim atamız. Yani, Atatürk'de bizim atamız. Öyle bir durum oluşturuluyor ki, sanki Osmanlı'yı Atatürk yıktı. Halbuki Osmanlı'yı yıkanlar,50 yılı aşkın bir süredir gireceğiz diye kapısında beklediğimiz Avrupa ve Haçlı dünyasıdır.Osmanlı Toprağının paylaşım belgesi, Sevr'dir. Sevr Antlaşmasına şöyle bir bakalım:
Konya,Antalya,İsparta,Denizli,Uşak,Aydın,Balıkesir,Niğde illerinin yer aldığı coğrafya İTALYANLARA,
Adana,Mersin,Antalya,Anten,Maraş,Urfa,Mardin,Diyarbakır,Malatya,Elazığ,Sivas ve Tokat illerinin yer aldığı coğrafya FRANSIZLARA,
Manisa ve İzmir'in yer aldığı iller YUNANİSTANA,
Trabzon,Rize,Artvin,Kars,Erzurum,Erzincan,Muş,Bitlis, Van illerinin yer aldığı coğrafya ERMENİSTANA,
Verilmiş, Boğazlar Bölgesi Boğazlar idaresine verilmiştir.
Osmanlı Ordusu dağıtılmış, silahları elinden alınmıştır.Osmanlıya ise, Adapazarı'ndan Samsun'a kadar olan Karadeniz hattı, Eskişehir'den Kayseri'ye kadar olan Ankara dahil iç bölgeden olan coğrafya bırakılmıştır.
Böyle ağır şartlar içinde bir kurtuluş savaşı yapılmış ve Lozan Antlaşması ile bu günkü sınırlarımız çizilmiştir.(Ege adaları ise, Lozan antlaşmasından yaklaşık on yıl önce Osmanlı'nın elinden çıkmıştır.)
Pazardan domates bile alırken alıcı düşük fiyattan almak,satıcı yüksek fiyattan satmak arzusu taşır.Bir uluslar arası anlaşmada da elbette taraflar, daha iyi koşullarla anlaşma yapmak isterler.Her anlaşma, tarafların yaptırım güçleri,o günkü piyasa koşulları vb. bir çok veriden etkilenir.
Hükümetin hatalarını yüzüne vurmak istemiyoruz,ancak 15 yıldır ülkeyi yönetenler, Lozan'ı (dolayısıyla Atatürk'ü) eleştirmeden önce, ülkeyi getirdikleri yere iyi baksınlar. Sıfır terörle teslim alınan ülke kan gölüne döndü. Fetö belası bunlar tarafından ülkeye bela edildi.Ülkenin uçağı ülkenin meclisini bombaladı.Rusya ile aramızı bozmak isteyen ABD, Fetö'yü kullanarak Rus uçağını düşürdü, ülkenin başbakanı talimatı ben verdim derken,Cumhurbaşkanı ne işin var Suriye'de diye Rusya'ya diklendi üç ay sonra da pardon denildi.Yani basit bir krizde bile öngörülü davranılamadı.Şimdi kalkıp Sevr ile ülkenin tamamına yakını elden çıkmışken bunu geri kazandıran Lozan'a ve bu mücadeleyi verenlere dil uzatmak en basit ifade ile insafsızlık ve vefasızlık olur.
Ülkemiz çok önemli bir süreçten geçiyor.Bu süreci başarı ile götürmenin tek yolu, milli birlik ve beraberliktir.Bunun için temel değerlerde birleşmek, her türlü ayrımcılığa karşı durmak gerekir. Bu hassasiyete başta ülkeyi yönetenler uymak zorundadır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın(ve hükümetin) en önemli iki gündemi, PKK ve FETÖ ile mücadele olmalıdır.Belirtmeliyim ki Sayın Cumhurbaşkanı dışında FETÖ ile mücadele edecek başka kişi de yoktur. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı'nın çağrısı ile oluşturulan Yenikapı ruhu önemlidir. Aynen destekliyoruz. 15 yıldır yapılan hataları da gündeme getirmiyoruz. Olan olmuş, gelin bundan sonra birlikte ülkemizi ileriye taşıyalım,sorunlarını çözelim. Ancak bu ruhu yine sayın Cumhurbaşkanı baltalıyor. Lozan benim tapu senedim, Atatürk yalnız benim değil dünyanın kabul ettiği bir devlet adamı.Durduk yere bu değerlere neden dil uzatılır? Bu ülkedeki milyonlarca Atatürkçü,nasıl size destek olacak? Yenikapı ruhuna nasıl katkı sağlayacak? Bu şekilde davranmakla kendi ayağınıza sıkmıyor musunuz?
Dinci takıma şirin görünmek için mi bu zikzaklar çiziliyor.İskilip Devlet Hastanesi'ne neden Atıf Hoca'nın adı veriliyor?Yeterince varken, el konulan 200'e yakın okul neden İmam Hatip yapılıyor? Askeri Okullar neden kapatılıyor?Ülkenin eğitim sorununa neden çözüm getirilmiyor. Öğretmen adaylarına neden mülakatta saçma sapan sorular soruluyor? Birlik olunması gereken bir dönemde neden insanlar ötekileştiriliyor?
Eğer bu ülke bölünür,parçalanır,darbeler başarılı olursa, ülke perişan olur, ancak ilk önce ülkeyi yönetenler zarar görür.Irak'ta Saddam,Libya'da Kaddafi bunun örneğidir.Yapılacak iş, kimseyi ötekileştirmeden,ülkenin kurucu değerleri etrafında birleşmek, emperyalist güçlere karşı birlikte mücadele etmektir.Bu yönde kilit rol oynayan sayın Cumhurbaşkanı, söylemlerini ölçüp tartmalı, ağzından çıkanı kulağı duymalıdır.