Kamuda müfettiş ve il müdürü olarak 25 yıl civarında hizmet verdim. Bunun 7 yılı Konya'da SSK Müdürü olarak geçti. Halen Konya'dayım. Toplumun her kesiminden saygı görüyorum. Müfettişken çok büyük soruşturmalar yürüttüm. Başarılı çalışmalarım nedeniyle bakan onayı ile para ödülü alan ender müfettişlerden birisiyim.
Emekli olup Konya'ya yerleştim.Okyanus A.Ş'nde çalışmaya başladım. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanı oldum. Anadolu Manşet Gazetesi'nde köşe yazıları yazmaya başladım.Köşe yazılarımda Fetullah Gülen hakkında çok sayıda yazı kaleme aldım.Emeklilikten beş ay sonra bir sabah evime polisler geldi ve beni göz altına aldılar.Bir anlam veremedim. Her halde bilgimize başvurur bırakırlar dedim.Üç gün gözaltı,sonra Adana Özel Yetkili Savcının huzuruna götürdüler. Savcı bey ifademi alır,bırakır dedim. Tutuklama talebi ile hakim huzuruna çıkarıldık ve tutuklandım.
Hakkımdaki suçlama;Okyanus A.Ş ile Selçuk Üniversitesi ihalesine katılan ve SSK'ya borcu olan bir Ankara firmasının, SSK'ya prim borcu olduğunu Okyanus firması sahibine bildirdiğime ilişkindi. Mevzuata göre,devlet ihalelerine katılacak firmaların, ihale tarihi itibariyle vergi ve sigorta primi borcunun bulunmaması gerekiyorken,Ankara firması,borcum yok diye ihaleye girmiş,ihale kendisinde kalmış ve sözleşme aşamasında Ankara SSK'dan gerçeğe aykırı bir belge alarak sözleşme yapmış.Nusret Argun'da Konya SSK'ya yazılı olarak başvurarak,bu müdürlükten, sözleşme yapan firmanın Ankara SSK'ya borçlu olduğuna ilişkin 29.05.2007 tarihli 74239 sayılı yazıyı almış ve ihaleyi yapan kuruma vererek, yapılan sözleşmenin iptalini sağlamış ve yapılan soruşturmada, borçsuz yazısının içerik olarak sahte olduğu tespit edilmiş.Ankara firması bunun üzerine,Nusret Argun, avukatı İlker Turdan,soruşturmayı yürüten SSK Müfettişi ve dört SSK memuru hakkında Ankara C.Başsavcılığı'na "ticari sırrın açıklandığı" gerekçesi ile ihbarda bulunmuş.Firmanın benimle ilgili bir şikayeti yok. (Bu arada ticari sırrın açıklanması suçu "takibi şikayete bağlı" bir suç olup, savcı,şikayet olmadan kendiliğinden soruşturma yapamaz.) Ankara'da derdest bir soruşturma mevcutken, Konya polisi, Ankara firmasının sahibi olan ve onlarca davada sanık durumunda bulunan Necati Aygar isimli şahsın ifadesini alıyor. Bu kişi ifadesinde;" yeğenlerine ait olan....Ankara şirketinin ticari sır niteliğindeki SSK prim borcunun benim tarafımdan Nusret Argun'a bildirildiğini belirterek şikayetçi olduğunu" söylüyor.Konya Polisi, bu beyana dayanarak,beni suç örgütü üyesi yapıyor. Ne savcı,ne hakim, ey Necati Aygar, sen git, yeğenlerin gelsin senin şikayet yetkin yok, zaten yeğenin Ankara Savcılığı'na şikayette bulunmuş, Arif Aytürk hakkında böyle bir şikayeti de yok,şikayetin 6 ay içinde yapılması lazım, sen bir yıl sonra şikayet edemezsin dememiş.
Adana Özel Yetkili Mahkemesi; hakkımdaki iddia ticari sırrın açıklandığı suçlaması iken" ihaleye fesat karıştırmak" gerekçesi ile olmayan bir suçtan tutuklama müzekkeresi düzenlendi,biz doğru kodese.Benim hakkımda hiçbir zaman iddianamede ihaleye fesat karıştırma iddiası olmadı.Yani hakim, sahte bir müzekkere düzenleyerek tutuklama yaptı. Bir hukuk adamı bunu yapar mı? bu suça verilebilecek ceza 10 ay hapisten ibaret.2 yılın altındaki hapis cezaları bilindiği gibi yatırılmıyor, 5 yıl süre ile yeni bir suç işlememesi halinde ceza düşüyor.Bunu bilen hakim,tutuklamaya itiraz olmasın diye, olmayan bir suçlamayı gerekçe yapıyor. Ve biz böyle bir kişiye hakim diyoruz.Dahası bu kişi tez elden Yargıtay Üyesi yapıldı.
İddianamenin hazırlanması ile ilk duruşma süresi 7,5 ay sürdü.İlk duruşmada tahliye edildim.Suçlamalardan beraat ettim. Haksız bir şekilde tutuklandığım için Konya 4.Ağır Ceza Mahkemesinde 154.500 TL.tutarlı tazminat davası açtım.
Gözaltı ve tutuklama yapıldığında gazetelere yalan yanlış yüzlerce haber servis edildi. Beraat ettik tık yok.
Nusret Argun'un yazı yazarak Konya SSK'dan resmi yazı ile öğrendiği bir firmanın prim borcu olduğuna ilişkin bilgi şayet suç ise bunu resmen yazan kurumun yetkilileri hakkında takip yapılması gerektiğini, şirketin sahibinin dahi benimle ilgili bir şikayetinin olmadığını, Necati Aygar'ın firmanın amcası olduğunu bu kişinin şikayetine itibar edilemeyeceğini, geçerli bir şikayetçi olmadan hakkımda işlem yapılamayacağını,6 aylık yasal sürenin geçtiğini,ticari sır denen belgenin kamu kurumlarını aldatmak amacıyla sahte hazırlanmış bir belge olduğunu, bunun ticari sır olarak değerlendirilemeyeceğini ne kadar söylesek de duvardan ses geldi, büyük savcı ve hakimlerden ses gelmedi.
Sonuçta şunu gördük,bu adamlar çok iyi kumpas yapıyorlar. Birine takmışlarsa her şekilde sonuca gidiyorlar, sizi istedikleri kadar hapsedebiliyorlar.Ergenekon davasında bunun kat be kat fazlasını gördük.Onun için bu kişilerle her siyasi partinin,kamu kurumlarının,tüm vatandaşların mücadele etmesi gerekiyor.
Yaşantımda çaldıkları 7,5 ayı helal etmiyorum.Bir de teşekkür edeceğim husus var ki, o da,50 yaşına kadar tanıyamadığım gerçek dostlarım ile diğer insanları ayırmama bu olayın vesile olmasıdır.
Bu süreçte beni en çok yaralayan ise; gerek mensubu olduğum partinin,gerekse ADD genel merkezinin tutumu oldu.Bırakınız sahip çıkmayı, ADD Genel Merkezi, benim derhal dernek başkanlığımdan istifa etmek gerektiğini buyurmuş. Konya'daki arkadaşlar buna izin vermediler. Bir düşünce topluluğu dava arkadaşına böyle mi sahip çıkar.Sanık olan bir kişi suçlu olarak addedilir mi. Nitekim aynı kumpasçı mahkeme beni beraat ettirdi.
Sonuç şu ki;şimdi hak hukuk,özgür medya diye veryansın edenler, hukukun bir gün kendilerine de gerekeceğini düşünmeden,hukuku katlettiler, ülkenin askerine,aydınına,gazetecisine,iş adamlarına,sporcularına zulüm ettiler. Atalar güzel söylemiş, "keser döner sap döner, gün gelir hesap döner." Biz ülkemize sahip çıkalım,kumpasçılara hesap soralım, ancak her şey hukuk içinde olsun.