Ülke gündemini tam dokuz sene meşgul etti.Hepimiz millet olarak kötü bir sınav verdik.Hani milliyetçiydik? Hani vatanseverdik? Hani Müslümandık? Hani akıllıydık? Hani düşmana pabuç bırakmazdık? Vesaire, vesaire vesaire...
Türk Ordusunun çok değerli komuta kademesi hapislere tıkılırken hepimiz oradaydık.Seyrettik.Bazılarımız "dur bakalım ne olacak" rehavetine kapıldı. Yapılan anketlerde milletin %70'i Ergenekon Terör Örgütünün varlığına,ordunun hükümete karşı darbeye kalkıştığını inandığını belirtti. Ergenekon sanıklarından bir kısmi bile böyle bir örgütün var olduğunu ancak kendisinin ilgisinin olmadığını savundu.
Konya Fuar alanında toplanan on binlerce kişinin" meydanlar halkındır tankların değil" diye slogan attığını, televizyonların bunu canlı yayın olarak verdiğini izlediğimde çok üzülmüştüm. Üzüntüm, milletin bir türlü olayları sorgulayamadığına, kim ne derse inandığına, kendi ordusu aleyhinde bile slogan atabildiğine idi.
Sanık avukatlarından birisi, mahkeme heyetine "Ergenekon iddianamesi, karanlık bir odada, olmayan kara bir kedinin aranmasıdır" diye savunma yapmıştı. Bu savunma ortada tam bir kumpasın olduğunu anlatmaktaydı. Ortada bir suç yok, olmayan bir suç ve olmayan bir örgütten hükümete neden darbe yapmaya kalktığı sorulmaktaydı.
Genelkurmay Başkanı,suç örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanıyor,çok değerli generaller-amiraller hapse atılıyor.Millet, bir türlü kendisinden beklenen ivmeyi ve tepkiyi gösteremiyordu.
Kumpasın amacı Türk Ordusu'nun savaşma gücünü yok etmekti. Neredeyse de başarıyorlardı. Atatürk'ün gençliğe hitabesinde yer alan "...gaflet,delalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler" uyarısını, milletimiz umursamadı,göremedi.Bu gün PKK ile savaşan ve milletin destek verdiği ordumuz, o günkü ordumuzdu.O gün yok edilmek istenen ordumuz, bu günkü mücadeleyi yapamasın diye yok edilmek isteniyordu.
Bugün,Yargıtay'ın hukuk dersi gibi kararıyla,Ergenekon davasının bir kumpas olduğu ortaya çıktı.Millet olarak mağdur ettiğimiz askerlerimize karşı mahçubuz. Bu bize ders olsun.Dini değerleri kullanan bir çetenin bizi ne hale getirdiğini bizzat yaşadık. Kurtuluş Savaşı yıllarında ne diyor Kazım Karabekir; "öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor" Öyleyse oyun yeni değil, ülkeye göz diken emperyalistler kah milliyetçi kılığında kah Müslüman kılığında karşımıza çıkabiliyor. Uyanık olmak bize düşüyor.
Şimdi yapılması gereken; ülkeye çöreklenen,sinen bu kumpasçıları bir bir adalete teslim etmek ve hesap sormaktır.Bu kişiler güçlüleri severler.Çoktan en koyu Ak Partili olmuştur bile.Halkın da Müslüman mintanı giyen şeytanları iyi seçmesi gerekiyor.