‘Şehitler ölmez’ diyoruz ya…

Ali Sait Öğe

Gerek 30 yıla yakın meslek hayatımda yaptığım şehit haberleri ile gerek iş yeri olarak Konya Şehit Aileleri Derneği ile aynı binada olmamız nedeniyle şehit aileleri ile aramda samimi, saygılı ve güçlü bir bağ oluşmuştu.

Muhabirlik yaptığım yıllarda gittiğim şehit haberi sayısını hatırlamam mümkün değil. Gelen her şehit haberi ile yaptığımız ilk iş şehit ailesinin evlerine gitmek, şehidimiz ile ilgili gerekli bilgileri ve fotoğrafları toplamak, haberini yazmak ve sayfaya vermek olurdu.

Bu süre zarfından bizler görevlerimizi yerine getirirken o acıyı yaşayan şehidimizin yakınları ile aynı acıyı yüreğimizde hissederdik. Hele gelen acı haberin ardından birkaç gün sonra şehidimizin Türk Bayrağı’na sarılı tabutu evinin önüne geldiği zaman her şey susar o yaşanan acı konuşurdu.

Şehidimizin anne babası eşi, çocukları kardeşleri, yakınları kan çanağına dönen gözlerinden süzülen yaşları al bayrağa sarılı tabutun üzerine dökerken, o anda orayı dolduran yüzlerce insan hep bir ağızdan haykırırdı, “ŞEHİTLER ÖLMEZ”

Yüzlerce hatta binlerce cemaat şehidimizin cenazesini taşırken haykırmaya devam ederdi, “ŞEHİTLER ÖLMEZ-VATAN BÖLÜNMEZ” diye. Bu iki güzel temenni hemen her şehit cenazesinde kulaklarımızda çınlardı.

Şimdi tüm bunları neden yazdığıma takıldınız değil mi? Konya’da ki tüm şehit yakınlarımız ile dostluğumuz, abi kardeş, baba evlat ilişkilerimiz aksamadan yıllardır devam eder. Hemen her gün mutlaka bir şehit yakınımız ile karşılaşır, sohbet eder bazen hüzünlü bazen neşeli dakikalar geçiririz.

Konya Şehit Aileleri Dernek Başkanı Recep Pekdemir abi de bunlardan birisi. 30 Temmuz onun evladının şehit oluşunun yıldönümü. Evladı için kaleme aldığı bir yazıyı tesadüfen okuma imkanı buldum.

Kuzum’a…  diye başladığı yazıda o kadar duygulu ifadeler kullanmış ki anlatamam. 30 Temmuz günlerden Cumartesi saat 20.45 yer Antalya Kumluca… 16 yıl oldu sen şehit olalı. Herkes belki unuttum zannediyor ama bilmezler ki senin acın bir kor gibi yüreğimde 16 yıldır yanıyor.

Kuzum, uzun, uzun düşündüm sana güzel sözlerle hitap etmeyi. Sonra dedim ki içinden nasıl geliyorsa öyle yaz.

Koçum bu gün senin o melek yüzünü görmeyeli tam 16 yıl oldu!

Bizler nasıl kolayca okuyoruz değil mi?

Recep abi yavrusu ile geçen her anısını bir şarkı ile bütünleştirmiş yüreğinde. Bir satır da diyor ki, şarkının sözlerini hüzünlü bir şekilde mırıldanırken, “Ben bir selvi boylu yârden ayrıldım” diğer bir anısı aklına gelince şarkının ismi değişiyor ama hüznü aynı, “Keşke Merik ölmeseydi”…

Seninle geçtiğimiz yollardan yıllar sonra bile geçerken yanımda sen varmışsın gibi oluyorum kuzum diyor bir satırında.

Bir baba ile oğlunu sohbet ederken gördüğümde imreniyorum gözlerim doluyor diyor. Ve ekliyor satırlarına, “Oğlum hani sana askeri okulda okurken para gönderdiğim zaman benim gönlüm olsun diye; Baba bu paralar bir gün sana yol-su-elektrik olarak dönecek diye espri yapardın ya.

Keşke öyle demeseydin be kuzum! Keşke ben elektriğimi suyumu kendim ödeseydim. Hatta ödeyemeseydim, elektriğim suyum kesilseydi de sen yanımda olsaydın. Benim hem ışığım olurdun, hem serinletecek suyum…

Yaşadığı tüm acıya rağmen yine de evladına teşekkür etmeden de duramıyor şehit babası biliyor musunuz?

 

Bizlere bu gururu yaşattığın için sana çok teşekkür ederim güzel gözlü kuzum…

Evet, bir şehit babasının yüreğinden geçen çağlayan gibi ifadelerden sadece birkaç damlası bu!

Bir tarihte kaleme aldığım bir şiirimde şu ifadeleri kullanmıştım,

‘Bilemezsiniz bu hissi bu gönül sizin değil/ Bilemezsiniz neler yaşadığımı çünkü bu ömür sizin değil…

Evet, bizler ne sizin hislerinizi ne neler yaşadığınızı bilemeyiz.

Bizler sadece şehit cenazesine katılan cemaat olarak, “ŞEHİTLER ÖLMEZ” diye haykırıyoruz o kadar…

Evet, şehitler ölmüyor onlar Rabbimin onlara hediye ettiği en güzel mekanlarda yaşıyor.

Ama o şehit aileleri var ya! İnanın onlar her saniye, her dakika, her gün, her ay, her yıl ölüyorlar.

Şehit Babası Recep abi, gözünün nuru oğlu Mevlüt Pekdemir’i anarken nasıl yüreği yanıyor ve ölüyorsa her şehit annesi, babası, eşi, evladı, kardeşi var ya onlar inanın her gün ölüyor.

Oğulları ile gittikleri yerden yalnız geçerken ölüyorlar…

Oğullarının sevdiği bir yemek sofraya gelince ölüyorlar…

Oğullarının bir eşyasını görünce kokluyorlar ölüyorlar…

Bir baba ile oğlunu sohbet ederken görünce ölüyorlar…

Her şehit haberi geldiğinde bir kez daha ölüyorlar…

Oğullarını hatırlatan bir şarkı duyunca ölüyorlar…

Evet, biz ne kadar dışardan “Şehitler Ölmez” diye haykırsak ta o şehit yakınları var ya onlar günün her saniyesinde ölüyorlar.

Bu yazıyı yazmama vesile olan Konya Şehit Aileleri Derneği Başkanı Recep Pekdemir başta olmak üzere tüm şehit yakınlarının ellerinden öpüyor sabırlar diliyorum.

16 yıl önce bu gün şehadet şerbetini içen şehidimiz Mevlüt Pekdemir ve tüm şehitlerimize bir kez daha rahmet diliyorum.

Ve yine şehit babasının şu sözleri ile satırlarımı noktalıyorum;

“OĞULSUZ YAŞANIR AMA VATANSIZ ASLA”