Geçmişi hayır ve dua ile yad etmek

Ali Sait Öğe

Ramazan nedeniyle maneviyatın ve huzurun diğer günlere göre daha çok  yaşandığı Konya'da pazar gününü amcamın oğlu Mehmet  ile mezarlıklarda geçirdik. 

Annem, amcam, babaannem ve büyükbabamın kabirlerini temizledik, suladık, diktiğimiz çamların ve güllerin bakımlarını yaptık duamızı okuduk ve yanlarından ayrıldık.
Bu kabir ziyareti ve orada yatanları anmak beni ister istemez eskilere götürdü. Annemin hayata veda ettiği evi, mahalleyi aklıma getirdim. 

Hapishane Caddesi Küllükbaşı Mahallesi Botsalı Caddesi Tercüman Baba Sokak Mercan Apartmanı kat 3…

Kabir ziyaretlerinin ardından yağan yağmurun dinmesini bekledikten sonra soluğu çocukluğumun geçtiği o sokakta aldım. 

Annesizliğin ilk acısını tattığım evin karşısında otururken o yılları yeniden yaşadım ve kafamda yıllar önce karalama defterine yazdığım bir yazıyı yeniden şekillendirmeye başladım.

Belki biraz özel olacak ama bu dizeleri yeniden düzenleyerek hem o günleri yad etmek, mahallemizde ki sevip saydığımız insanları bir kez daha hatırlamak hem çocukluğumu bir kez daha yaşamak istedim. 

İşte Küllükbaşı Mahallesinde geçen en güzel günlerimin özeti…

Biliyorum bir daha olmayacak Küllükbaşı Mahallesi anılarım. Hapishane Caddesi Küllükbaşı Mahallesi Tercüman Baba Sokak Mercan Apartmanında geçirdiğim 1967-1971 arası çocukluğum. Ve biliyorum bir daha geri gelmeyecek, tüm ailem ile birlikte yaşadığım yıllarım. 

Bin bir hileyle, oyunla annemden habersiz aldığım şeftalinin tadını hiç bir şeftalide bulamayacağım. Babamın verdiği harçlıklardan kalan 50 kuruşla aldığım ve zevkle yediğim "Eskimo"nun tadını, şimdi ki Panda ve Kornet'de bulamayacağım.

Biliyorum bir daha geri gelmeyecek Ramazan İslambay amca çay bardağı ile cebimize çerez dolduran Teslime yenge. Beş kuruşluk çekirdek almak için çileden çıkardığımız Yüksel Bakkal, Adil Bakkal, Sinekli Bakkal, bir daha çocuk sevgisini yaşayamayacaklar. 

Motorunun peşine takıldığımız rahmetli "Amet abi"yi, ufacık boyuyla çocukların kalbinde taht kuran Ali Manav Amca'yı çocuklar bir daha kızdıramayacak. Çünkü onlar artık olmayacak…

Bir daha da olmayacak biliyorum otobüs şoförü Müdür Amca, saklı, saklı bahçesinden Dut yediğimiz Silleli Deli Mammer'in bahçesi... Talaş tozundan top yapıp oynadığımız marangoz Raşit Amca'nın dükkanı. 

Dallarını çalıp, 'Çelik-Çomak' yaptığımız oduncu Mustafa Abi, mahallenin kabadayısı 'Çatal Hasan', varillerin altına saklanıp saatlerce kendilerini aratan Adnan - Metin ikizleri, kapı komşumuz Menevşe yenge...

Marangozların Mevlüt, Apa Barajının soğuk sularında boğularak hayatını genç yaşta kaybeden Tivis İsmail, Tivis İsmail'in acısına çok fazla dayanamayan ve kısa süre sonra da kendisi de Hakk'ın rahmetine kavuşan abisi Tamer ve daha neler neler…

1967-1971 yıllarında yaşayan çocuklar anlayacak, bilecek ve hatırlayacak bütün bunları başka kimseler bilemeyecek ve anlayamayacak.

Oysa ki ben bütün bunları yaşadım ve yaşayacağım. Hep anacağım da. Hiç bir zaman unutmayacağım. 1967-1971 yılları yaşadığım en güzel çocukluk yıllarımdı. Unutmayacağım. 

Ve yine hiç bir zaman unutmayacağım 24 Ekim 1971'i. Ömrünün en güzel günlerini Hastane köşelerinde geçiren. Bizlere daha o yaşımızda "Hastane Önünde İncir Ağacı" şarkısını ezberleten ve söyleten ve geride 5 çocuk bırakarak daha 39 yaşında hayata veda eden Annem Latife Öge'nin ölümünü.

Her insanın hayatında unutamayacağı güzellikler, anılar, mekanlar ve kişiler mutlaka vardır. Benim de halen unutamadığım en güzel çocukluk yıllarımdı yaşadığım…

O yıllar tanıdığımız herkesi bu vesile bir kez daha anmış olduk. Hayata veda edenlere bir kez daha rahmet halen hayatta olanlara uzun ve sağlıklı ömürler dilerim.

Küllükbaşı Mahallesini bilenlere ve o günlerden bir yakınları kalanlara bir kez daha selam olsun.