Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), geçtiğimiz günlerde, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçları araştırmak üzere, “ Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü ” adıyla, bir üniversite bünyesinde Enstitü kurulmasına yönelik bir çalışma başlatmıştır!
YÖK, bir üniversitede kurulmasını planladığı Enstitüde, sadece Ermenilerle ilgili asılsız soykırım iddialarına değil, aynı zamanda Amerika’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya kadar dünyanın her neresinde olursa olsun insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin araştırmaların gerçekleştirilmesi de hedefleniyor!
YÖK, emperyalist devletlerin tarihin çeşitli dönemlerinde, işgal ettikleri ve sömürdükleri topraklarda yaşayan halkların egemenlik haklarını yok sayma, onları katletme, sürgün etme, dillerini değiştirme, asimilasyona tabi tutma, dini yaşayışlarına müdahale etme ve onlara gaddarca davranma gibi pek çoğu insanlık suçu oluşturan politikalarına tanıklık edildiğine dikkat çekmektedir!
İnsanlığa karşı işlenen suçlar ve uluslar arası suçlar nelerdir, izah etmeye çalışalım! Uluslararası suçlar kavramı, uluslararası hukuka aykırı ve uluslararası sözleşmelerle kovuşturulması kabul edilen suçlar anlaşılmaktadır! Uluslararası suçlar; hukuk suçları ve diğer uluslararası suçlar şeklinde iki kategoriye ayrılmaktadır!
Literatürde uluslararası hukuk suçları olarak soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı savaşı suçu olarak dört grup suç kabul edilmektedir!
İnsanlığa karşı suçlar kavramı, uluslararası metinlere, Nuremberg Mahkemesi Şartı ile girmiş, daha sonra Tokyo, Eski Yugoslavya ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi statülerinde yer almış ve son şeklini Roma Statüsünde almıştır!
İnsanlığa karşı suçlar ifadesi ve bu suç tipiyle ilgili olarak Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası sözleşme imzalanmıştır! Tüm bu çalışmaların sonucu olarak insanlığa karşı suçlar, Roma Statüsünde ayrıntılı şekilde yer almıştır!
Roma statüsü ile sürekli nitelikte bir uluslararası ceza mahkemesinin kurulması ve uluslararası nitelikte suçların tanımlanması, suçların, cezaların ve yargılama usulünün belirli olması kişiler için büyük bir güvence niteliğindedir!
İnsanlığa karşı işlenen suçlar; a) adam öldürme, b) toplu yok etme, c) köleleştirme, d) halkın sürülmesi veya zorla nakli uluslararası hukukun temel kurallarının ihlali sonucu hapsetme veya fiziksel özgürlüğün başka biçimlerde ciddi olarak kısıtlanması, e) işkence, f) ırza geçme, cinsel köleleştirme, fuhşa zorlama, hamileliğe zorlama, zorla kısırlaştırma veya benzer ağırlıkta diğer cinsel şiddet, g) politik, ırksal, ulusal, etnik, kültürel, dinsel veya cinsel nedenlerle uluslararası hukukta kabul edilemez olarak benimsenen evrensel ölçütlere bağlı, bu paragrafta ya da mahkemenin yetkisi içindeki herhangi bir suç ile ilgili olarak diğer eylemlerle ilgili esaslar çerçevesinde herhangi bir gruba veya herhangi bir belirlenebilir topluluğa zulmetme, h) şahısların zorla kaybettirilmesi, i) ırk ayrımcılığı, j) vücuda veya ruh ve beden sağlığına ciddi zarar vermeye bilinçli olarak neden olacak nitelikteki diğer benzeri insanlık dışı fiiller, şeklinde tasnif edilmektedir!
Kadim Türk Devlet Aklı denetimindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Yüksek Öğretim Kurulu, Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsünün tüm insanlığa hayırlı hizmetlerde bulunması dilerim! Böyle bir çalışmayı dünyada Türk milletinden başka başlatacak bir devlet ve millet yoktur!
Türkler haricinde ki bazı devletlerin geçmişi karanlıktır! Ulusal çıkar ve sömürge adına yapmadıkları zulüm ve insani katliam kalmamıştır! Medeni Avrupalı devletlerin zenginlik ve refahının arkasında sömürge adına çok büyük insanlık suçları bulunmaktadır!
Türk, insanlık tarihinin hiçbir evresinde zulüm yapmamıştır! İnsanlığa karşı, tarihin tüm evresinde, zulüm ve katliam yapanların artık bir bir ifşa olacağı yeni bir döneme eviriliyoruz! Sömürge adına, zulüm, katliam, soykırım ve insanlık suçu işleyen ülkelerin kurmuş olduğu tüm uluslararası kurum ve kuruluşlardan insanlık hayrına bir sonuç çıkmayacağına göre! Böyle bir çalışma, ancak ve ancak Türk Milleti ve Türk Devleti öncülüğünde olacaktır!
Gerçeklerin üzeri artık örtülemiyor! Ne kadar saklasalar ve ne kadar gizlemeye çalışsalar, dijital çağda; gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır! Çok medeni Avrupalı devletler, bu gerçekler ile eninde ve sonunda yüzleşmek zorundadır!
Türk Milleti, dünya insanlığının vicdanıdır! Türk Devleti, yeni dönemde küresel bir güç olarak tebarüz etmektedir! Türk Devleti, beş bin yıllık kadim tarihi ve yirmi dört milyon kilometrekarelik medeniyet, kültür ve gönül coğrafyasında, emperyalist devletlerin tüm insanlık suçlarını, mazlum coğrafyaların yeniden ayağa kalkması adına, araştırmak, belgelemek, gerçekleri ortaya çıkarmak ve dünya insanlığın hizmetine sunmakla mükelleftir!