Son günlerde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik, Kayyım atanması ya da görevden el çektirilmesi konuşulmaktadır! Peki neden? Neler olmaktadır? Yasalar çerçevesinde, Devlet ve Millete matuf bir hata – bir kusur var ise bunun çözüm mercii bellidir!
Yoksa Devlet, yeni bir lidere öncülük mü yapmaktadır? Ya da Devlet Aklı, yeni bir liderin ikbal ve liderlik taşlarını mı döşemektedir? Yakın bir tarihte Ekrem İmamoğlu’nu CHP Genel Başkanı olarak mı göreceğiz! Neden olmasın! Değilse, tüm bu yaşadıklarımızın akıl ve vicdan zaviyesinden bir açıklaması var mıdır? Ya da bir AKIL Tutulması mı yaşanmaktadır?
Peki, mağduriyet nedir? Mağduriyet yaşayan bireye karşı toplum nasıl tepki vermektedir? Mağduriyet; hem birey ve hem de büyük grupların hayatında, onların tutum ve davranışlarını, verecekleri kararları, ilişkileri ve geleceklerini önemli derecede etkileyen psikolojik bir süreçtir!
Günlük yaşamda başkalarıyla ilişkilerimizi, dünya ve kendi gerçeklerimiz doğrultusunda rasyonel bir şekilde yürüttüğümüzü zannederiz! Oysa rasyonel zannettiğimiz tutum, davranış ve kararların psikolojik dünyamızdan ne kadar etkilendiğinin farkında olmayabiliriz!
1946 yılındaki genel seçimlerde, açık oy gizli sayım sonucunda, siyaseten kaybetmiş görünen ya da mağdur edilen Demokrat Parti, 1950 seçimlerinde halkın teveccühü ile iktidara gelmiştir! Anadolu insanı, zalimi cezalandırırken, mazlumu hem sever ve hem de mazlumun yanındadır!
1960 ihtilal sonrası Yassı Ada mahkemesinde yaşananlar, Başbakan ve iki Bakanın idam edilmesi akabinde siyasetin normale dönmesi, Demokrat Parti ekolünden gelen Adalet Partisini ezici bir çoğunluk ile iktidara taşımıştır! Adalet Partisinin iktidara gelmesinin arka planında, vatandaşlarda ki Demokrat Partiye mağduriyete bir tepkidir!
12 Eylül darbesinden sonraki süreçte, siyasi yasakların kalkması ve seçimlere gidilmesi, darbenin kudretli generalleri kendilerine yakın olarak gördükleri bir paşanın partisini alenen desteklemiş fakat vatandaş, Turgut Özal’ı ve partisini ezici bir çoğunluk ile iktidara taşımıştır!
Siyasette önünüzde ikbal kapılarının açılmasını mı istiyorsunuz? Öyleyse mağdur olacaksınız! Ya da mağdur edilmelisiniz! Daha doğrusu mağdur edileceksiniz, millet uğradığınız bu mağduriyeti görecek ve size bu zulmü reva görenleri de cezalandıracak! Peki, nasıl ve neden mağdur olacaksınız?
Genç sayılabilecek bir yaşta ve işinizi de iyi yapıyorsanız, vatandaş da bunun farkında ve devlet, ilerisi için devlet ve millet adına sizde bir ışık görüyorsa, ihtiyacınız olan tek şey, okkalı bir mağduriyet olmalıdır! Okkalı derken! Mağduriyetin okkalı olanı bu memlekette ancak Devlet ya da Kadim Devlet Aklı tarafından olmalıdır! Aksi halde sonuç alınamaz!
Türk siyasi tarihi, haksızlığa uğrayıp mağdur edilmiş siyasetçileri, çok geçmeden siyaset sahnesinin kalıcı aktörlerine dönüştürmesinin örnekleri ile doludur! Mağduriyet dediğimiz şey, bir devlet kuşudur ve her isteyenin başına konmaz ya da kondurmazlar!
Mağduriyetin arka planında çok büyük bir plan ve akıl olmalıdır! Kadim Türk Devlet Aklının Devlet ve Millet adına, sizin üzerinizden yürütülmesi gereken, dün olduğu gibi bugün de, kalıcı plan ve projeleri olmalıdır! Mağdur olmak ya da mağduriyetin vatandaşlar nezdinde veya maşeri vicdanda bir anlam ve karşılığı olabilsin!
Cumhurbaşkanlığı Hükmet Yönetim sisteminin olmaz ise olmazı iki partili bir sistem olduğunu daha önceki yazılarımızda vurgulamıştık! Türk Devlet Sistematiğinin temel dinamikleri, Kurucu İrade & Kuvay-i Milliye Ruhu temsilcilerine yönelik, Kadim Türk Devlet Aklı tarafından, daha önceki mağduriyetlerde olduğu gibi milliyetçi ve muhafazakar kitle ya da seçmen, blokaj veya konsolidasyon işlemine mi maruz bırakılmaktadır!
2023 – 2053 ve 2071 Büyük ve Güçlü Türkiyesi; Kurucu İrade – Kuvayi Milliye Ruhu temsilcileri ile ehliyet – liyakat ve adalet temeli üzerine bina edilmiş yeni bir dönemin başlamakta olduğunu da yazılarımızda sürekli olarak ifade etmeye çalışıyorum!