Siyaset ve siyasetin içindekiler toplumun aynası ve bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır! Eğer bir toplumda sorun, arıza veya sıkıntı olduğu zaman, siyaset kurumunda da aksaklık ve yanlışlıkları gözlemekteyiz! Ya da bazen tam tersi olmaktadır! Neden? 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması akabinde toplumda meydana gelen ve şahlanan, Yerli ve Milli Birlik - Beraberlik ve tam Bağımsızlık duygusu, siyaset kurumuna da aynen aksetmiştir! Dost meclislerindeki sohbetlerde siyaset kurumunun kirlendiğinden sürekli olarak serzeniş ve sitem dolu sohbetlere şahit oluyoruz! Neden? Siyaset kurumu neden kirlenmiştir?! Peki, siyaset kurumundaki kirlenmeyi nasıl temizleyeceğiz? Bu kirlerden nasıl arınacağız? Arınmalı mıyız? Ya da, arınabilir miyiz?! Yoksa böylece gelmiş aynen böyle de devam etmeli midir?
Kirlenme kavram olarak aslında bir Gönül ve Kalb hadisesidir. İnsan, ancak kalben kirlendiği zaman bir kirlenme duygusu içine girer. Elimiz kirlenir, yıkarız, bir daha bir daha yıkarız ve temizlik duygusuna ulaşırız. Elbisemiz kirlenir, ayağımıza çamur bulaşır, başımızdan aşağıya çamur yağar, bunların hepsinden kurtuluş için sadece su ve sabun yeterlidir. Peki, gönül - kalb kiri böyle midir? Gönül - Kalbe zamanla kir kümelenmeleri oluşur! Hz. Mevlana; Göz günah işlemişse, onu su ile yıkayamazsınız! Onun kirini giderecek olan ancak göz yaşıdır, buyurmaktadır! Kutsal Kitabımız Kuranı Kerimde, Arınan kurtulmuştur, diyor! Nasıl arınmalıyız? Arınmanın Yolu ve yöntemi nedir? Zaten, Kuran Kerim yine bizlere, İnsan ve toplumlarının kıyameti de yoğun kirlenmenin akabinde geldiği noktasında, ikaz ve uyarılarda bulunmaktadır! Tüm insanlık fert fert; Akledelim, Tefekkür ve Tezekkür edelim diye! Peki siyaset kurumu ve siyasetçiler kirlendiği zaman neler yapmalıyız?
Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, aday belirleme sürecinde yaşananlar geçmişte kalmıştır! Eğer benim istediğim olursa 'Eyvallah', olmazsa 'Yallah' derseniz, kusura bakmayın, bu AK Partili olmak değildir! Onlar hep gölgelediler, hep lekelediler ve onlarla da yol yürüyemedik. Onlar yol ve dava arkadaşı olmadılar, yolda bıraktılar! Yola çıktık, milletvekili oldular, belediye başkanı oldular ve bakan oldular! Trenden inenler bir daha zaten bu trene binemediler ve binemeyecekler.. Sadakatin asıl olduğunu bilmeyenler trenden düştükleri yerde kalırlar. Artık enerjimizi milletimizin gönlünü kazanmaya vermemiz gerekiyor. Ehliyet ve liyakatte arananlar bellidir. Dava adamlığı da zaten bunu gerektirir. MHP Lideri Devlet Bahçeli de; MHP, 4 Mayıs 2018 tarihinde imza altına alınan Cumhur İttifak Protokolü'ne sadık ve bağlıdır. Bu ittifak sıradan bir birliktelik ve siyasi dürtülere teslim olmuş bir yapı, küçük hesaplara tamah eden kaygan ve kaypak bir ortaklık değildir. Cumhur İttifakı'nın saygınlığını zedeleyecek her türlü söz ve davranıştan kaçınılacaktır. Partimizi karalamaya, siyasi tutumunu sulandırmaya ve adaylarımızı yıpratmaya kasten teşebbüs edenler hakkında adli ve hukuki müracaatlar hızlı şekilde gerçekleştirilecektir, ifadelerinin 31 Mart yerel seçimleri ve daha sonraki süreçte yol arkadaşları ve siyaset adamlarının, bölgemiz, ülkemiz ve dünya da kurulmakta olan yeni dünya sistematiği zaviyesinden çok dikkati calip olduğunu düşünüyorum!
Yazımızın başlığına tekrar dönecek olursak! Siyaset kurumunun da bir arınmaya ve temizlenmeye ihtiyacı olduğunu sürekli olarak ifade ediyoruz! 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması akabinde, tüm devlet kurum ve kuruluşlarındaki 'tipi bizden fakat çipleri de küresel ve emperyalist güçlerin elinde bulunanlar' bir bir tespit edilmekte ve bu kurumlardan gönderilmekte, yani Devlet temizlik operasyonlarına devam etmektedir! Yeterli midir? Bir anda bu işler biter mi? Köklü bir temizlik yapılabilir mi? Tabii ki hayır! Yazılarımızda zaman zaman ifade etiğimiz gibi, Türk Devlet yönetim sistemi ve Devlet Aklı her gün 18 yaşında ki cevvaliyet ve 70 yaşındaki akıl, erdem, irade ve tecrübeye sahiptir! Devleti yönetmeye talip olan, İktidar, ama muhalefet ve muhalefet partilerinde de, 31 Mart mahalli seçimindeki adayların açıklanması ile birlikte, kendilerini aziz devlet ve asil milletin sahibi olduğunu zanneden aklı evvel tipler siyaset kurumu ve gemisini terk etmektedir! Neden? Doku uyuşmazlığı mı olmaktadır! Ya da değişen ve değişmekte olan siyaset kurumundaki yapı bu tipleri kabul etmemekte midir? Eskilerin güzel bir deyişi; Efradını Cami, Ağyarını mani, ifadelerin de olduğu gibi! Bu ifadenin anlamı; Bir şeyin tam ve mükemmel olabilmesi için gerekli, faydalı ve kullanışlı olan en ufak unsurları içine alması ve barındırması! Bünyesine ve kendisine de gereksiz ve zararlı olan en ufak unsurları ise dışarıda bırakması anlamında kullanılan bir sözdür. Alınmaması gerekenleri dışarıda bırakan, alınması gerekli olan her şeyi ise içine alan, tam ve eksiksiz, anlamındadır.