Devlet Aklı ve Divan-ı Âli
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurtuluş savaşı akabinde ki, kuruluş temel ve esaslarını kabaca incelediğimizde, Kadim Türk Devlet Aklı ve Anadolu Selçuklu Devlet kodlarını, sembol, işaret, logo ve yönetim sistematiğini görmekteyiz!. Birilerinin ifsat etmek istemesi de ayrı bir yazı konusudur!. Peki, bugün yaşamakta olduğumuz yönetimsel değişim ve dönüşümü nasıl okumak ve anlamlandırmak gerekir?!. İkinci dünya savaşı akabinde kurulan yeni dünya sistematiğinde Türkiye’ye işbirlikçiler mahareti ile biçilen rol gereği, içeride erkler veya ekoller çatışması üzerine kurulu bir düzen tasarlanmıştır!. Türk Devleti ve Türk Milletinin ali menfaatleri çerçevesinde erkler veya ekollerden birinin yerli ve milli bir karar alması veya yürürlüğe konması diğer erkler tarafından durdurulmak veya engellenmek üzerine bina edilmiştir!. Nasıl olabilir böyle bir şey, diye bir soru aklımıza gelebilir!
Türkiye, 2. Dünya savaşına dahi girmemiş bir ülke olmasına rağmen, savaşa girmiş, yerle yeksan olmuş ve savaştan mağlup olarak çıkmış ülkelerin, savaşın akabinde ki yirmi - otuz yıl sonra kalkınma ve gelişme zaviyesinden çok gerilerde kalınmasını nasıl izah edebiliriz?! Akla, bilime ve mantığa uygun mudur?! Bir akıl bunu izah etmesi gerekir?! İçeride ki işbirlikçi erk veya ekol kavgaları, iktidar ve güç devşirmeleri ile ülkenin enerjisi ve milli serveti heba edilmiştir!. Artık yeter!. Şimdi aklı evvelin biri bir soru daha yöneltebilir! Hangi ekoller diye?!
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasından 15 Temmuz 2016 tarihli hain darbe ve işgal kalkışmasına kadar bu topraklarda yaşanmış tüm darbe ve muhtıraların arka veçhesine kabaca bakmak, hangi ekol veya ekoller olduğu zaviyesinden yeterli olacaktır! Aman Allah’ım ne günlerdi! Her on yılda bir darbe, post- modern darbe, muhtıra, e -muhtıra ve inkıtalar!. Kadim Türk Devlet Aklı, Türk Devleti’nin Anadolu’da binlerce yıllık varlık ve bekası adına, içeride ki erk veya ekoller çatışması ve kavgaları ile istikrar ve istiklal adına bir yere varılamayacağı kaygıları, Cumhurbaşkanlığı hükümet yönetim sistemine geçişi hızlandırmıştır!. Devlette erk veya ekol hegemonya dönemi sona ermektedir!.
Devlet dediğiniz kurum, varlık ve bekasına yönelik, içeriden ve dışarıdan tüm tehditlere karşı lık Sistemi ile yönetilen ülkelerde teyakkuz halinde olmak zorundadır!. Bekle gör politikaları veya birileri ne der şeklinde, devlet idare ve idame edilemez!. Aksi halde bağımlı, kukla, yönetilen, yönlendirilen ve kontrol edilen bir ülke olursunuz!. Bağımsız olamaz, yerli ve milli politikalar üretemez ve geliştiremez!. Bölgenin, barış, huzur ve istikrarına da katkısı olamaz!. Türk Devleti, 2023 - 2053 ve 2071 vizyonu, Turan Birliği ve Türk Ülküsü Kızıl Elma hedeflerine erişemez!.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli;
Milli güvenliğimizin sağlam esaslara bağlanmasının yanında, iç huzur ve istikrar ortamının kökleşmesi için bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bütün kurum ve kuralları ile yerleşmesi temel gündem olmalıdır! Bu maksatla yeni hükümet sistemi, Parlamenter Sistemin bütün kamburlarından, bütün bağlarından ve bütün engellerinden ayıklanmalı ve arındırılmalıdır!. Özellikle Başkan yargının en üst organı olarak Yüce Mahkeme veya Yüksek Mahkemeler yer almaktadır!. Buna karşılık Parlamenter Sistemle yönetilen ülkelerde ise Anayasa Mahkemeleri bulunmaktadır!. Ülkemizde tarihi nitelikli bir yönetim reformu yapılmış, egemenliğin yegâne sahibi aziz Türk Milleti, 16 Nisan 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Yönetim Sistemini tercih etmiş ve Parlamenter Sistem dönemi kapanmıştır!. Anti demokratik girişimlerin önü yine bu hükümet sistemi ile kesilmektedir! Türkiye’nin demokratikleşme sürecini hızlandıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Yönetim Sistemi ile çelişmeyecek demokratik, etkin, adil, tartışmaların odağı olmaktan çıkarılmış bir Yüce Mahkeme, deyim yerinde ise bir Divan-ı Ali kurulması Türkiye’nin gücüne güç katacaktır!. Siyaset kurumunun görevi, yaşanan karanlık dönemlerin muhasebesi ile geleceğin Türk asırları ve Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmek, kudretli devlet inşası için gerekli demokratik adımları ve atılımları süratle hayata geçirmektir!. Geçmişin hüzünlü ve kaotik dönemlerinden hukuken, fiilen, fikren ve ruhen kurtuluş bu şekilde sağlanacaktır, ifade ve vurgularının, devlet sistematiğinde ki yaşanmışlıklar çerçevesinde, yeni dünya sistematiğinde ki denge ülke ve yerli, milli ve bağımsız Türk Devleti ülküsü hedeflerine, Kadim Türk Devlet Aklının her daim teyakkuz halinde olduğunun göstergeleri olduğunu düşünüyorum!.
Peki, İki bin üç yüz yıllık bir Devlet geleneği ve hafızası olan Türk Devlet yönetim sisteminde ki varlığı da çok eskilere dayanan, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçelinin de vurguladığı Divan-ı Ali nedir?! 1876 Kanuni Esasi 31. maddesine göre, gerek duyulduğu zamanlarda ve padişah iradesi ile Divanı Ali toplanır!. Padişah ve devlet aleyhinde suç işleyen bakanlar ile Mahkeme-i Temyiz (Yargıtay) Reis ve Azalarının yargılanması için dokuz üyeli Daire-i İthamiye (Savcılık) ve yirmi bir üyeli Divan-ı Hüküm adlı iki kısımdan kurulu, Divanı-ı Âli adlı müstakil bir mahkeme olarak öngörülmüştür! 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu; görevleri dolayısı ile işledikleri suçlardan dolayı, icra vekillerini, bakanları, Şurayı Devlet (Danıştay) ile Temyiz Mahkemesi, Yargıtay Reis ve Azalarını, Cumhuriyet Baş Müddei umumisini, Cumhuriyet Başsavcısını, yargılaması için Divan-ı Ali’’yi yeniden düzenlemiştir! 1961 ve 1982 Anayasaları, Yüce Divanı müstakil bir mahkeme olarak kurmamış, Anayasa Mahkemesinin Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmasını öngörmüştür! Anadolu Selçuklu Devletinde, bütün memleket işlerinin yürütüldüğü Büyük Divana, Divan-ı Âli ve Divan-ı Saltanat denilmektedir!.