1. ve 2. Dünya Savaşlarının çıkış noktası Balkan bölgesidir! Bugün de küresel ve emperyalist güçler, bölgeye büyük çaplı yığınak yapıyor! Neden acaba? İskeçe ve Dedeağaç çıkarmaları, Kosova ve Arnavutluk aksında yaşanan kriz, tehlikenin habercisi ve tetikleyici unsurları! Gerilimin dozu düşürülemez ise 3. Dünya Savaşı aynı bölgeden çıkacak gibi! Peki, durum gerçekten de öyle midir?
1. Dünya Savaşı’nın görünürdeki sebebi, Avusturya-Macaristan veliahdı Franz Ferdinand’ın Saraybosna’yı ziyareti esnasında bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesidir! Savaş sonrası; Osmanlı, Çarlık Rusya ve Avusturya-Macaristan imparatorluğu parçalanmış, Çekoslovakya, Yugoslavya, Macaristan ve Polonya adında yeni ülkeler kurulmuştur!
1. Dünya Savaşının asıl sebebi, Sanayi İnkılâbının getirdiği hammaddeye ihtiyacın artması, devletlerin pazar arayışı ve sömürgecilik anlayışıdır! Ssvaşı kaybeden Almanya büyük bir ekonomik krize mahkûm olmuştur! Alman ekonomisi çökmüş ve halk fakirlikten isyan eder duruma gelmiştir! 1. Dünya Savaşı’nın sonuçları çıkar ilişkilerinde Almanya ve İtalya gibi devletlerinin aleyhine olunca, bu iki devlet saldırgan olmuş ve 2. Dünya savaşının fitilini ateşlemişlerdir!
Yugoslavya’nın kuruluşu, 1. Dünya Savaşı sonrasına dayanıyor! 1. Dünya Savaşının ardından imparatorlukların yıkılması ile Avrupalı devletler Balkanların durumu ile ilgili birçok karar alır! Balkan toprakları üzerinde yeni bir devletin kurulma arzusu Versay Anlaşmasına da geçer! Savaşın galipleri tarafından, yeni kurulacak devletin ismi Güney Slavların Ülkesi – Yugoslavya olarak belirlenmiştir! Peki, neden? Yeni bir yüzyıla girerken tekrardan parçalamak için olabilir mi?
Yuğoslavya Devlet Başkanı Tito’nun ölümü akabinde, 1986-1992 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaşlar sonrası, Yugoslavya parçalanmıştır! Aşırı milliyetçi Slobodan Miloşeviç ve onun desteklediği militanlarca Büyük Sırbistan’ı kurma hayalleri ile sistematik bir katliam gerçekleştirilir!
Son günlerde, Bosna Hersek’te, Sırp tarafından gelen açıklamalar tansiyonu yeniden yükseltmiştir! Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp üyesi Milorad Dodik, bağımsız ordu, yargı ve vergi düzenlemesine gidecekleri yönünde ayrılıkçı ifadeler kullanmaktadır! Sırp tarafının gerilimi kasıtlı olarak yükselttiğini ve bölgeyi yeni bir kaosa sürüklemeye çalışmaktadır! Ya da Sırp lideri gazlayan kim veya kimlerdir?
Bosna Hersek, Yugoslavya Federasyonu’nun dağılması ile birlikte ortaya çıkan yeni devletlerden biridir! 1991 yılında önce Slovenya daha sonra Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmesi ile başlayan süreç, 1992 yılında Bosna Hersek’te bağımsızlık için bir referandum düzenlenmesiyle devam etmiştir!
Bosna Hersek; 1992 yılında Yugoslavya’dan ayrılmak için bir referandum düzenlenmiş fakat bu referanduma ülkede yaşayan Sırplar katılmamış ve referandumu protesto etmiştir! Referanduma katılan Boşnak ve Hırvatların yaklaşık % 98’i bağımsızlık için evet oyu vermiştir!
Bosnalı Sırplar ve Sırbistan referandum sonucunu kabul etmeyip, Bosna Hersek’e savaş açmıştır! Üç yıl süren, yüz binlerce insanın ölmesi, binlercesinin toplu katliamlara kurban gitmesi ile sonuçlanan ‘Bosna Savaşı‘ yaşanmıştır. Bosna Hersek’in karmaşık idari yapısı, ülkede 1992 – 1995 yılları arasında yaşanan bu iç savaşı sonlandırmak için imzalanan Dayton Anlaşması ile atılmıştır!
Dayton Anlaşması çerçevesinde, Bosna-Hersek Cumhuriyeti, iki devletten oluşmaktadır! Bosna-Hersek çift meclisli bir yasama organı ve üç üyeli Cumhurbaşkanlığı ile yönetilir ancak merkezî hükümetin gücü oldukça kısıtlıdır! Bosna-Hersek Federasyonu 10 kantona ayrılmış, her birimin siyasi ve ekonomik yapılanması birbirinden farklıdır!
1. ve 2. Dünya Savaşından kalma sorun ve ana kütleden kopartılmış bölgesinde sorun çıkaran devletçikler ve sorunlu bölgeler ile yenidünya sistematiği kurulamaz! Bosna veya bir başka kadim Türk diyarında katliam yapılmasına Türk Devlet Aklı asla izin vermeyecektir! Dünyanın egemenleri, para ve canlarının güvenliği adına yüzyıl önceki sorunlar ile yeni bir yüzyıla girmek istemiyor! Peki, böyle bir durumda bu bölgelerde barış ve huzur nasıl sağlanacaktır? Tabii ki Türkler olmadan asla!
Kadim Türk Devlet Aklı nezaretinde, Türk Devletleri Teşkilatının kurulması ile birlikte, özellikle yirmi dört milyon kilometrekarelik gönül coğrafyası, Balkanlar, Asya, Afrika ve Ortadoğu’da Türkler olmadan barış ve huzuru temin edemezler! Her şeyleri yok etmek ve öldürmek üzerine kurulu sistemler, barış ve huzur dolu bir dünya kuramaz!
Türkler olmadan mezkûr bölgelerde adım dahi atamazlar! Sadece yakar, yıkar ve öldürürler! Türk; ihya ve inşa demektir! Türk, medeniyet demektir! Türk; Adalet, hakkaniyet ve mazlumlara da hamilik demektir! İhya ve inşa üzerine kurulu Türk medeniyeti asrı yeniden başlıyor!
Dün, Karabağ bölgesinde olduğu gibi Balkanlar bölgesinin hamiliği de Türklere devir edilecektir! Aksi halde canları, paracıkları, tanrıları ve malları tehlikeye girer! Paracıkları ve can emniyeti için dünya insanlığı adına neler olabileceğini düşünmek dahi istemiyorum! 1. ve 2. Dünya savaşlarında olduğu gibi, daha çok para kazanmak ve yığmak adına milyonlarca insanı hiç düşünmeden öldürebilirler!