Üniversitelerin açılma dönemi olduğu şu günlerde, yüksek öğretimin nasıl olacağı tartışmaları halen devam ederken, uzaktan mı yoksa yüz yüze mi - ya da hibrit şeklinde, üniversitelerde ki akademik camia, uzaktan veya online eğitim ile konusunda resmen dökülmektedir! Online eğitime bazı bölümlerde kısmen, bazı bölümlerde ise tamamen geçilmesi zaruret gibi görünüyor! Bazı bölümlerde hem online hem de yüz yüze eğitim olmalıdır! Akademi dünyası, her alanda, online eğitime kendilerini hazırlamak zorundadır!
Üniversite; aklı, fikri ve vicdanı hür bireylerin, kalıp, ön yargı ve dogmalardan arınmış bir şekilde, doğruyu bulma, analiz etme ve eleştirel bir şekilde irdeleme yeteneklerini pekiştirdikleri eğitim kurumlarıdır!
Üniversite; araştırma, bilim ve teknolojinin filizlendiği ve geliştiği kurumlardır! Yeni bilgilerin üretildiği, yeni bakış açılarının geliştiği, farklı eğitim almış ve farklı uzmanlık kazanmış kişilerin ortak projeler geliştirdikleri kurumlardır!
Üniversite; eleştirel bakış açısının geliştirildiği, sorgulama, irdeleme ve anlamanın öneminin vurgulandığı kurumlardır! Soru sorma ve test etme, sorgulama ve farklı bakış açıları ve farklı yönlerden bakarak irdeleme- sorgulama ve bir çıkarıma varılan kurumlardır.
Peki, Bir Üniversite düşünelim ve akademisyenlerin tamamı; REKTÖR, REKTÖR YARDIMCILARI, GENEL SEKRETER ve tüm YÖNETİM KADROSU ile hem kendi ve hem de fakültedeki sorunlarını görüşmek ve başkaca konuları da istişare edebilmek için RANDEVU sırasında AYLARCA beklesinler! Üniversite ve BİLİMDEN mi bahsediyoruz?
Bir Üniversite düşünelim ve akademisyenlerin tamamı; REKTÖR, REKTÖR YARDIMCILARI, GENEL SEKRETER ve tüm YÖNETİM KADROSU ile akademik ve başkaca konuları istişare edebilmek için makama çıkma ve görüşme BAHTİYARLIĞINA ERİŞMİŞ; üç - beş kişi olmanın verdiği GURUR ile FAKÜLTESİNDE KASILA KASILA dolaşabilsin! Ne diyorsunuz? Akademisyen ne demektir? Üniversite ne demektir? Araştırma, Geliştirme ve Bilim ne demektir? Katılımcı yönetim anlayışından mı dem vuruyorduk?
Bir Üniversiteyi yönetmek; Öyle süslü laflar ve içi dolmamış SLOGANLAR ile maalesef olmuyor! Öncelikle, kuruma alınan personelde, onun – bunun yakını olmak değil, EHLİYET ve LİYAKAT aranmalı, kurum içerisinde tüm personele karşı da ADALET terazisi işletilmelidir! Akabinde AÇIK - ŞEFFAF İLETİŞİM ve sonra da HESAP VEREBİLİRLİK olmalıdır! Aksi halde Üniversite ve Kampus içinde Sosyal Barışı ve Huzuru sağlayamazsınız!
Akademik dünyada, yeni bir unvan veya titr alabilmek için yönetim kadrosuna karşı her yolu deneyen ( atmadık taklaları kalmayan, çakma DİL belgesi ve Makale dâhil ) ve uluslar arası bir atıf ve makalesi dahi olmayan kişilerden, Devlet ve Millet adına ne bekleyebilirsiniz? Neymiş efendim! YÖK, üniversite yönetimlerine hitaben göndermiş olduğu bir yazısında, doçentlik sınavına girecek olan tüm profesörlere, SAHTE MAKALE YAZAN ve bunları da akademik dosyasına koyan akademisyenlere dikkat edin, diyormuş!
YÖK Başkanlığı, SAHTE DİL BELGESİ ve SAHTE MAKALE ile DOÇENT veya PROFESÖR olanların akademik unvanları İPTAL ET bakalım, bir daha oluyor mu? Sonra da AKADEMİK CAMİADA ki TACİZ, CİNAYET ve başkaca insanlık dışı ilişkileri konuşuyoruz! Adamlar zaten AHLAKEN BİTMİŞ! İşleri güçleri para, makam, mevki ve kadın olmuştur! Devleti ve milleti adına çalışan ve çabalayan, dürüst ve akademisyen kimliğinin gereğini yapan bireyleri tabii ki tenzih ederiz!
Üniversitelerde, akademisyen olmak veya akademik çalışma yapmak, bizden ya da bizden değil, anlayışına bağlanmış durumdadır! Ehliyet ve liyakat sahibi, başarılı, kaliteli bireyler, üniversite yönetimlerinde ki bu anlayıştan kaynaklı özel sektör veya yurt dışına giderek akademik çalışmalarına başka ülkelerde devam etmektedir! Ya da akademik dairenin dışına itilerek pasifleştirilmektedir! Böyle bir yapı ve durumdan kaynaklı, üniversitelerde, özne ve yüklemi belli olan iki cümle dahi kuramayan akademisyenler, başkaca bir yetenekleri olmadığı için, yönetime yakın olmaktan kaynaklı her daim el üstündedir!