Güler, teklifin ilk imza sahibi AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin afet riskleri bakımından 194 ülke arasında en riskli 40 ülke içinde bulunduğunu, ayrıca depremsellik kapsamında da 9,3 riske sahip olduğunu belirtti.
Afet riskinin dünyada arttığına işaret eden Güler, olası İstanbul depreminin görmezden gelinemeyecek bir gerçek olduğunu ifade etti. "İşi şansa bırakamayız." diyen Güler, "Birleşmiş Milletlerin hesaplamalarına göre afet öncesinde risk azaltmaya yapılan bir birimlik yatırım sayesinde 4-7 birimlik zararın önüne geçilebilmektedir. İşte bu tasarıyla yapmak istediğimiz, tam da bu olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Büyük bölümü deprem kuşağı içerisinde yer alan Türkiye'nin, deprem başta olmak üzere afetlere dirençli hale getirilmesinde tek çarenin kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması olduğunu söyleyen Güler, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 31 Mayıs 2012'de yürürlüğe girdiğini, afet riski odaklı kentsel dönüşüm uygulamalarının kanun kapsamında yürütüldüğünü anlattı.
Güler, Türkiye genelinde yaklaşık 31 milyonu konut ve 5 milyonu ticari alan olmak üzere 36 milyon bağımsız bölümün bulunduğunu, bunlardan yaklaşık 6 milyon bağımsız bölümün risk altında olduğunu, 2 milyon bağımsız bölümün ise acil dönüştürülmesi gerektiğini belirtti.
Bugüne kadar 2 milyonun üzerinde bağımsız bölümün dönüştürüldüğünü, yaklaşık 400 bin bağımsız bölümün ise kentsel dönüşüm kapsamında yapımının sürdüğünü bildiren Güler, teklifin 21 maddeden oluştuğunu ifade etti.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ İDARİ YARGILAMA SÜREÇLERİNE İLİŞKİN DÜZENLEMELER
Abdullah Güler, teklifte 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen, illerdeki yıkım kararı verilen binalarla ilgili yargısal süreçlere ilişkin düzenlemelerin de yer aldığını belirterek şöyle devam etti: "6 Şubat depremlerinden etkilenen 11 ilimizdeki yargısal süreçlerle ilgili bir düzenlemeyi hayata geçiriyoruz. Bu düzenlemede ilk inceleme ve savunma verme süreleri genel usulden daha kısa belirlenmeye gayret edilmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunu'ndaki düzenlemelere de bir yenilik getiriyoruz. Dosyanın daha çabuk tekemmül etmesi için savunmaya cevap, cevaba cevap aşamaları kaldırılmaktadır. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilen kararlara itiraz edilemeyeceği düzenlenmektedir. Keşif yapılması ve bilirkişi raporlarının teslim edilmesi bakımından da süreleri kısaltmaya gayret ettik. Tarafların hak ve menfaatlerinin korunması bakımından zorunluluk bulunması halinde mahkemece ilk incelemeye müteakip savunma beklenmeksizin derhal keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına imkan tanınmaktadır."
Deprem bölgesinde bilirkişiliğe ilişkin itirazların raporla yapılan itirazla yapılmasının öngörüldüğünü aktaran Güler, ayrıca istinaf yoluna başvurma ve istinaf dilekçelerine ilişkin ilk inceleme süreleri ile istinaf dilekçesine cevap verme süresinin de kısaltılacağını bildirdi.
AK Parti Grup Başkanı Güler, istinaf aşamasında kararların iki ay içerisinde verilmesine yönelik de düzenlemenin teklifte yer aldığını, iki farklı yargılama usulüne tabi davaların birlikte görülmemesi için tam yargı davaları ile iptal davalarının birlikte görülemeyeceğinin de hüküm altına alındığını aktardı.
Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeleri anlatan Güler, Hazine tarafından dış finansman kaynaklarından elde edilen imkanların Kentsel Dönüşüm Başkanlığının krediye ilişkin anlaşmadaki amaca sadık kalarak kullanmasının sağlanacağını ifade etti.
"OTURMA HAKKININ SAĞLANMASI HUSUSUNDA BİR DÜZENLEMEYİ DE HAYATA GEÇİRMİŞ OLACAĞIZ"
Abdullah Güler, Kentsel Dönüşüm Başkanlığının kurulduğunu hatırlatarak teklifte başkanlığa yönelik düzenlemelerin de bulunduğunu belirtti. Güler şöyle konuştu:
"Riskli yapıların tespitinin maliklerce veya kiracılarca engellenmesi durumunda mülki idare amirinden alınacak yazılı izin ile riski yapıların çilingir vasıtasıyla açılarak söz konusu tespit işlemlerinin daha hızlı yapılmasına imkan sağlanmaktadır. Yine riskli yapıların ivedilikle tespit edilip yıktırılmasının sağlanması amacıyla riskli yapı tespitine ve tahliyesine ilişkin tebliğ usulü de kolaylaştırılmaktadır. Bu kapsamda riskli yapılara ilişkin tebliğin söz konusu yapıların kapısına asılması, maliklere e-Devlet üzerinden bildirilmesi ve ilgili muhtarlıkta ilan edilmek suretiyle tebliğin yapılmış sayılacağı da hüküm altına alınmaktadır. 6306 sayılı Kanun kapsamında anlaşma ile tahliyesi gerçekleştirilen riskli yapıların hak sahiplerine yapım için mali yardım yapılmasına da imkan sağlanmaktadır."
Riskli yapı olarak tespit edilen yapıların yıktırılması için yapı maliklerine tek seferlik 90 güne kadar ek süre verileceğini dile getiren Güler, "Kanun teklifimizin 10'uncu maddesinde daha önceden üçte iki çoğunlukla alınan kararların salt çoğunlukla, yüzde 50+1 ile alınması hüküm altına alınmaktadır. Hak sahibinin üzerinde ikamet edebileceği konut nitelikli başka bir gayrimenkulü yok ise hak sahibine veya hak sahibi evli ise işlem yapıldığı takdirde eşiyle oturma hakkının da sağlanması hususunda bir düzenlemeyi de hayata geçirmiş olacağız." dedi.
Güler, yıkılacak derecede riskli olan ve doğal afetlerin meydana geldiği alanlarda uygulama projesi aranmaksızın ihaleye çıkılabilmesinin, riskli yapı tespitiyle tahliye işlemlerinin sağlanmasının da teklifte yer aldığını belirtti.
Deprem bölgesinde tespitlerdeki bilirkişi ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla Bilirkişilik Kanunu'nun 10'uncu maddesinde değişiklik yapılacağını ifade eden Güler, çevre illerden de bilirkişi görevlendirileceğini kaydetti.
"Yüzde 50+1" düzenlemesinin nerede geçerli olacağının sorulması üzerine Güler, bu düzenlemenin her bölgede geçerli olacağını bildirdi.
Soru üzerine Güler, deprem bölgesinde bulunan idare mahkemelerdeki uzun yargılama süreçlerinden kaynaklı gecikmelerin olduğunu, bir an önce hasarlı binaların yıkılması için kolaylık sağlamaya çalıştıklarını dile getirdi. Abdullah Güler, deprem bölgesindeki riskli yapılarla ilgili yargısal süreçlerin hızlı neticelendirilmesini amaçladıklarını belirtti.