Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi ziyarette bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti;
Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'a gerçekleştirdiğimiz ziyaretleri tamamlamış bulunuyoruz. Hüsnü kabullerinden ötürü Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Sayın Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Abdulfettah es-Sisi'ye teşekkür ediyorum. Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaretimizde Dubai'de düzenlenen ve onur konuğu olarak davet edildiğimiz Dünya Hükümetler Zirvesi'ne katıldık.
Zirve hitabımızda son 21 yılda siyasi istikrar, güçlü yönetim, demokrasi, diplomasi ve ekonomi alanlarında büyük adımlar atan Türkiye'nin tecrübelerini paylaştık. Ayrıca Gazze’deki krize ve Filistin davasına dair tavrımızı, kalıcı barış için çözüm önerilerimizi dile getirdik. İsrail, Filistin halkının en temel haklarını ve 1967 sınırlarında bir Filistin Devleti'nin kuruluşunu kabul etmeden barış olmaz. Bölgemizi adeta bir yangın yerine çeviren İsrail'in hukuk tanımaz, insanlık dışı, işgal, zulüm ve katliam politikalarıdır.
"YÜKSEK DÜZEYLİ STRATEJİK KONSEY'İN İLK TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile her alanda ivme kazanan ikili ilişkilerimizi etraflıca ele aldık. Özellikle ticaret hacmimizin geçen yıl 20 milyar doları aşmış olmasından duyduğumuz memnuniyeti dile getirdik. İş birliğimizdeki ivmeyi koruyarak bu meblağı daha üst seviyelere taşıma noktasında mutabık kaldık. Geçen yıl tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey'in ilk toplantısını en kısa sürede Türkiye'de gerçekleştireceğiz. Savunma sanayi projeleri, enerji ve yatırım konuları da gündemimizin üst sıralarındaydı. Uluslararası yatırım şirketlerinin üst düzey yöneticileriyle bir araya gelerek ülkemizdeki fırsatları değerlendirdik. Zira bu zirve vesilesiyle katılımcı ülkelerden mevkidaşlarımla görüşmelerimiz oldu. Bu kapsamda sırasıyla Maldivler Cumhurbaşkanı Sayın Muizzud, Libya Başbakanı Sayın Dibeybe ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Sayın Barzani, Ruanda Devlet Başkanı Sayın Kagame ile görüşmeler gerçekleştirdik.
"MISIR'LA İŞ BİRLİĞİMİZİ DAHA DA ARTIRMA NİYETİNDEYİZ"
İkili konuların yanı sıra Filistin başta olmak üzere bölgesel meseleler hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Gazze'deki katliamların bir an önce durdurulmasını, Filistin davasının kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşmasını teminen Mısır'la iş birliğimizi daha da artırma niyetindeyiz. Biliyorsunuz Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması noktasında Mısır özel bir yere sahip. Biz de Gazze'ye insani yardımlarımızın iletilmesi hususunda Mısırlı kardeşlerimizle hep yakın iş birliği içinde olduk. Gazze'ye yardımların ulaştırılmasında sağladıkları kolaylıklar için kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Gazze'ye insani yardım sevkiyatlarını artırma ve daha fazla sağlık hizmeti götürme imkanlarını da ele aldık. İsrail'in Gazze halkını topraklarından sürgün etme politikası karşısında Mısır'ın dirayetli tutumunu takdirle karşıladığımızı ve desteklediğimizi Sayın Sisi'ye ifade ettim. Mısır'la koordinasyon içinde olmamızın, bölgemizin barış, huzur ve istikrarına önemli katkı sağlayacağı şüphesizdir. Bu düşüncemizin Mısırlı kardeşlerimiz tarafından da paylaşılmasından bilhassa memnuniyet duyuyoruz. Ziyaretlerimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen misafirperverlik dolayısıyla her iki ülke devlet başkanlarına tekrar teşekkür ediyorum.
"ABD YETKİLİLERİ İSRAİL'E BASKI YAPMAYA DEVAM EDECEK"
İnsani yardımların Gazze’ye ulaştırılması ile ilgili bazı olumlu gelişmeler söz konusu. Bu gelişmeleri özellikle Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Abdulfettah es-Sisi ile de görüştük. İsrail’i bu konuda sıkıştırmaya devam edeceklerini söylediler. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da gerekli görüşmelerini sürdürüyor. Bizler de ağırlıklı olarak gerek Sayın Sisi'yle gerek Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’le görüşmeler yapacağız. Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri de bu konuda İsrail’e baskı yapmaya devam edeceklerini söylüyorlar. Gazze’ye ulaşan yardım tırı sayısı 200-250’ye kadar çıktı ancak bu yetersiz. Su sayının 500-600 tır düzeyine çıkacağı söyleniyor. Bu rakama ulaşabilirsek ihtiyaçlar noktasında ancak çözümden söz edebiliriz.
"SOYKIRIMA İMZA ATANLAR TARİH ÖNÜNDE SUÇLU İLAN EDİLMİŞTİR"
Diğer taraftan İsrail’in Refah bölgesine saldırıları her zamanki vicdansızlıkları. Konuyu sayın Sisi ile de görüştük. “Oradaki insanların güvenliğinden taviz vermemiz mümkün değil” ifadesini kullandık. Düşünün, sivillere “şu bölgeye gidin orası güvenli” deyip oraya bomba yağdırmanın insani değerlerle, savaş hukukuyla, uluslararası hukuk ve insan hakları ile bağdaşır bir yönü var mı? İnsanlık, bu çığlığı bir an önce duymak zorundadır. Bu soykırıma sessiz kalmanın vebali de hesabı da çok büyük. Tarih, o insanların göz göre göre katledilmesine göz yumanları yargılayacaktır. Bu soykırıma imza atanlar ise zaten şimdiden tarih önünde suçlu ilan edilmiştir.
"BARIŞ ÇAĞRILARI ABD'NİN OLUMSUZ YAKLAŞIMLARIYLA SONUÇSUZ KALIYOR"
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda İsrail'in yalnızlığını gerek bizim, gerek dostlarımızın, gerekse dünyanın çeşitli yerlerindeki halkların tepkileri sağladı. Fakat gelinen aşamada akan kan durmuş değil. Hala İsrail’in vahşi saldırıları devam ediyor. Bizim bu saldırıların başladığı günlerde kurmaya başladığımız ve sürekli tekrarladığımız cümleleri, özellikle Batılı bazı ülkelerin yetkilileri yeni yeni dillendirme noktasına geldiler. Barış çağrıları ne yazık ki Amerika Birleşik Devletleri’nin olumsuz yaklaşımları sebebiyle sonuçsuz kalıyor. Amerika bazı üst düzey yetkililerini güya bu işi çözmek üzere bölgeye gönderdiğini söylüyor ama netice alınamıyor. Durum her ne kadar böyle olsa da biz yine ateşkesi ve barışı sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz. Çünkü başka çıkış yolumuz yok. Batı’dan da birileri bizimle irtibat kurduğu zaman onlara da bu konuları özellikle ifade ediyoruz. Onlara da “bazı girişimlerde bulunalım, belki oralardan bazı neticeler alırız” diyoruz.
"TÜRKİYE, BARIŞI, ULUSLARARASI HUKUKU DA MÜDAFAA ETMEKTEDİR"
Sürecin başında İsrail'in yanında yer almış bazı ülkelerin şimdi nasıl bir nedamet içerisinde olduklarını da görüyoruz. Biz kalıcı barış için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Çözümün 1967 sınırları temelinde, bağımsız, egemen, coğrafi bütünlüğe haiz ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin kurulması olduğu gerçeğini, dünya artık görmezden gelemez. Türkiye sadece Filistinli kardeşlerini değil, insan haklarını, barışı, uluslararası hukuku da müdafaa etmektedir. Türkiye, bu konudaki samimiyetini en net biçimde ortaya koymuştur. Artık küresel sistemin yeni katliamların önünü açan bu çarpık yapısı değiştirilmeli ve etkin denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
"MISIR İLE SADECE AYNI TARİHİ DEĞİL, AYNI DENİZİ DE PAYLAŞIYORUZ"
Türkiye ve Mısır bölgenin iki önemli ülkesidir. 12 yıldan bu yana irtibatlarımız kesilmişti. Dünya Kupasında Sayın Katar Emiri Şeyh Temim'in devreye girmesiyle orada bir araya geldik ve normalleşme sürecini başlatmış olduk. Mısır’a bu ziyaretimiz Sayın Sisi'nin çok ısrarlı davetiyle gerçekleşti. Ben de kendilerine Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantımızın gerçekleştirilmesini, bu adımın atılmasını teklif ettim. Kendileri de bunu kabul ettiler. Dışişleri Bakanlarımız irtibatlarını devam ettirecekler. Büyük ihtimalle Sayın Sisi Nisan veya Mayıs'ta Ankara'ya gelerek iade-i ziyareti gerçekleştirmiş olacak. Mısır ile hem kültürel hem tarihsel anlamda birlikteliğimiz, köklü bağlarımız bulunuyor. Biz Mısır ile sadece aynı tarihi değil, aynı denizi de paylaşıyoruz ve o denizin küresel denklemdeki önemi her geçen gün daha da artıyor.
"SINIRLARIMIZIN DİBİNDE BİR TERÖRİSTAN KURULMASINA MÜSAADE ETMEDİK"
Türkiye dosta dosttur. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın arka arkaya seri bir şekilde Irak’a ziyaret gerçekleştirdiler. Bu ziyaretler Irak'taki bu olumsuz gelişmelerin oluşturduğu havayı yumuşattı ve Türkiye-Irak arasında gerek merkezi yönetim gerekse Kuzey Irak'la ilgili adımların atılması noktasında güzel gelişmeler oldu. Dürüstlük ve mertlikten taviz vermedikten sonra, özellikle sınırlarımızın dibinde bir teröristan kurulmasına müsaade edilmedikten sonra, biz bu bölgede her türlü adımı komşularımızla beraber atarız. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında bizim göstereceğimiz saygıyı kimse göstermez.
"KYB YÖNETİMİ TERÖR ÖRGÜTÜNE KOL KANAT GERMEYE DEVAM EDİYOR"
Süleymaniye’nin bu olumsuz yaklaşımı ile ilgili defalarca uyarılar yaptık. “Burada yeni yeni, farklı bazı oluşumlar görüyoruz, bunlara fırsat vermeyin, yoksa yalnız kalırsınız.” dedik. Zira Süleymaniye her an her zaman elimizin üzerinde olduğu, soydaşlarımızın bulunduğu bir yer. Erbil yönetimiyle terörle mücadele konusunda yakaladığımız ivme olumlu bir istikamette ilerliyor. Fakat Süleymaniye, yani KYB yönetimi defalarca uyarmamıza rağmen terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye kol kanat germeye maalesef devam ediyor. Şimdi yaptığımız görüşmede biz bu konuyu da gündeme getirdik ve uyarımızı yaptık. Kimse bizden farklı bir duruş beklemesin, gereken tepkiyi veririz. Bu meseleyi es geçemeyiz. Elimizden gelen adımları atıyoruz, atacağız. Birçok konuya tahammülümüz olabilir ancak konu bekamız ve milli güvenliğimiz ise müsamaha kapılarını sonuna kadar kapatır, gereği neyse yaparız. Amaç bize düşmanlık beslemek ise ona da verecek tepkimiz, alacağımız tedbirler vardır, daha sıkı adımlar atmaktan da çekinmeyiz.
"KALKINMA YOLU PROJESİ BİR KAZAN KAZAN PROJESİDİR"
Kalkınma Yolu Projesi BAE yönetimiyle Irak'ın ve bizim de içinde yer aldığımız dev bir proje. Bu projede Kuzey Irak'ın hassasiyeti var. Bizim hassasiyetimiz var. Onun için de adımlarımızı atıyoruz. Biz Abu Dabi yönetimiyle bir araya geldiğimizde konu başlıklarından bir tanesi mutlaka bu oluyor. İnşallah bunu da en ideal şekilde yoluna koyacağız. Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan bizim bir önceki görüşmemizde “60 gün gibi bir süre belirleyelim ve bütün arkadaşlarımız, ilgili birimlerimiz planlama çalışmalarından öteye geçip, projelendirme çalışmalarına başlasınlar” teklifini yaptı. Bizim de şu anda Ulaştırma Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. İnşallah bu çalışmalar projeden, plandan uygulamaya geçecek ve bu konunun baş aktörleri Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak olacak. Bu şekilde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Bu yol, bölgemizin yeni bir İpekyolu haline gelecek ve bölgesel barışa da hizmet edecektir. Basra Körfezi’nin ve çeperindeki ülkelerin Türkiye üzerinden Avrupa pazarına erişimini sağlayacak bu yol, tam anlamıyla bir kazan kazan projesidir.
"ABD İLE UZLAŞTIĞIMIZ KONULARIN SAYISI ARTIYOR"
ABD ile aramızda bu son attığımız adımlar neticesinde olumlu bazı gelişmelerden söz edebiliriz. Şu anda Kongre’deki hava olumlu. Aynı şekilde Senato’dan da olumlu sesler geliyor. ABD ile benzer düşündüğümüz ya da üzerinde uzlaştığımız konuların sayısı artıyor diyebiliriz. Şu anda olumsuz bir gidiş yok, tam aksine olumlu bir gelişme var. Bu konuyla ilgili olarak ilgili bakanlar da bizdeki muhataplarına olumlu gelişmelerin olduğunu söylüyorlar. Gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a, gerek MİT Başkanı İbrahim Kalın’a, gerek Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanımız Akif Çağatay Kılıç’a bu konularda bu bilgileri veriyorlar. “Biz elimizden geleni yapıyoruz. Sayın Biden'ın ıslak imzalı mektubunu burada gördünüz” diyorlar. Biz de “Bizim de ıslak imzalı onay belgesini gördünüz. Hepsinden öte parlamentomuzdan çıkan kararı duydunuz ve bize de teşekkür üstüne teşekkürler ettiniz. Biz bundan sonrasını sizden bekliyoruz” dedik ve yola devam ediyoruz. Aynı şekilde İsveç Başbakanı’nın bizi arayarak bu konudaki teşekkürü, attığımız adımın olumlu istikamette gittiğinin işaretidir.
"YILSONUNA KADAR 200 BİN EVİ TESLİM EDECEĞİZ"
Sadece ziyaret ettiğimiz beş ilimizde kuralarını çekerek hak sahiplerine teslim ettiğimiz konuk ve köy evi sayısı 31 binin üzerindedir. İnşallah iki ay içinde deprem bölgesi genelinde 75 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Takip eden dönemde de her ay 15-20 bin civarında konut ve köy evini hak sahipleriyle buluşturacağız. Böylece temel atmanın üzerinden bir sene geçmeden inşaatları bitirme sözümüzü önemli ölçüde yerine getirmiş olacağız. Yılsonuna kadar hedefimiz, 200 bin evi vatandaşlarımıza teslim etmektir. Ardından bu sayıyı süratle 390 bine ulaştıracağız. Yola devam ediyoruz. Hedefimiz, halkımıza hizmetlerimizi daha etkin bir biçimde ulaştırabilmek için yerel yönetimlerde halkımızın desteğiyle çok ciddi bir başarı kazanmak. Buralarda da çalışmalarımızı en güzel şekilde sürdürüyoruz.
"ÖNCELİĞİMİZ MADENCİLERİMİZE ULAŞABİLMEK"
Burada da maalesef böylesine büyük boyutta bir heyelan yaşandı. 600 civarında madencinin çalıştığı bu yerde 9 vatandaşımız maalesef şu anda toprak altında. Arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. İlk andan itibaren valimiz bölgedeydi. İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya bizzat AFAD'la birlikte olaya müdahil oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar bizimle beraberdi. Yurda dönmesinin olay yerine geçmesinin faydalı olacağını düşündük ve onu da hızlıca bölgeye gönderdik. Bugün itibarıyla İçişleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız olayları yakından takip ediyorlar, çalışmaların koordinesini üstlenmiş durumdalar. Bu heyelanın teknik incelemeleri, soruşturmaları başladı. Soruşturmaların neticesine göre adımlar mutlaka atılacaktır. Bu aşamada önceliğimiz madencilerimize ulaşabilmek.
"31 MART'TA BAZILARI SİYASET SAHNESİNDEN SİLİNECEK"
Bunlar her dönem, her seçim öncesi maalesef yaşadığımız olaylar. Öyle veya böyle ne yaparlarsa yapsınlar, her şey olacağına varacak. Şurada seçimlere iki ay bile yok. Artık geri sayım başladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de partisinin grup toplantısında çok açık, net bazı hususları ortaya koydu. Aynı kanaatleri ben de paylaşıyorum. Muhalefet özellikle mülteci meselesini gündeme getiriyor. Bunların hiçbirinden onlara ekmek çıkmaz, boşuna uğraşıyorlar. 31 Mart kesinlikle bazılarının siyaset sahnesinden tamamen silindiğini göreceğimiz gün olacaktır. Nasıl ki 28 Mayıs'ta bazıları silindiyse, bazıları şu anda yarım yamalak ayakta durmaya çalışıyorsa bunların neticesi de benzer olacak. Bu bakımdan biz teşkilatlarımızla yoğun bir şekilde gerek büyükşehirlerde gerek illerde, ilçelerde Cumhur İttifakı olarak çalışmalarımızı yapıyoruz. Şimdi de meclis üyeleriyle ilgili çalışmaları arkadaşlarımız Ankara'da genel başkan vekillerimiz ile birlikte yürütüyorlar. İnşallah biz de kendilerine katılacağız. Malum benim Samsun mitingim var. Samsun bizim için çok çok önemli. Ondan sonra Giresun, Ordu mitinglerimizi yapacağız. Böylece Karadeniz’i şöyle bir toparlayalım istiyoruz.