Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Hakk'a ve millete sevdasına, Türkiye sevdasına gönül veren herkes bedeniyle olmasa bile kalbiyle, ruhuyla, sevdasıyla bu salondadır. Bu sevda kutsalları, ülkesi ve milleti için gözünü kırpmadan canını ortaya koyanların sevdasıdır. Bu sevda ak saçlı ninelerimizin, ak sakallı dedelerimizin gözleri umutla parlayan kadınlarımızın, erkeklerimizin, gençlerimizin sevdasıdır. Bu sevda daha doğmamış bebeklerin gelecek kuşakların sevdasıdır. Bu sevda her gün yeni bir umutla uyanan mağdurların mazlumların sevdasıdır. Bu sevda her seçimde sandıklardan partimizi birinci çıkaran ana kadememizin, kadın kollarımızın, gençlik kollarımızın mahalle ve sandık temsilcilerimizin teşkilatımızın tüm mensuplarının, AK Parti'nin tüm üyelerinin sevdasıdır. Bu sevda ülkemizin, milletimizin ve devletimizin beka mücadelesinin adı olan Cumhur İttifakı'nın adıdır.
Yoluna kurban olduğumuz bu sevda… Adana’nın, Adıyaman’ın, Afyonkarahisar’ın, Ağrı’nın, Aksaray’ın, Amasya’nın, Ankara’nın sevdasıdır. Bizi biz yapan; bir yapan, diri tutan, hayat veren bu sevda… Antalya’nın, Artvin’in, Aydın’ın, Ardahan’ın, Balıkesir’in, Bartın’ın, Batman’ın, Bayburt’un, Bilecik’in sevdasıdır. Kapılmaktan şeref duyduğumuz bu sevda… Bingöl’ün, Bitlis’in, Bolu’nun, Burdur’un, Bursa’nın, Çanakkale’nin, Çankırı’nın, Çorum’un, Denizli’nin, Diyarbakır’ın sevdasıdır. Uğruna varlığımızı adadığımız bu sevda… Düzce’nin, Edirne’nin, Elazığ’ın, Erzincan’ın, Erzurum’un, Eskişehir’in, Gaziantep’in, Giresun’un, Gümüşhane’nin, Hakkâri’nin, Hatay’ın sevdasıdır.
Kalbimizde sönmeyen bir ocak gibi tüten bu sevda… Iğdır’ın, Isparta’nın, İstanbul’un, İzmir’in, Kahramanmaraş’ın, Karabük’ün, Karaman’ın, Kars’ın, Kastamonu’nun, Kayseri’nin, Kırıkkale’nin sevdasıdır. Dilimize destan olan bu sevda; Kırklareli’nin, Kırşehir’in, Kilis’in, Kocaeli’nin, Konya’nın, Kütahya’nın, Malatya’nın, Manisa’nın, Mardin’in, Mersin’in, Muğla’nın, Muş’un sevdasıdır. Su gibi, ekmek gibi, aş gibi aziz bildiğimiz bu sevda… Nevşehir’in, Niğde’nin, Ordu’nun, Osmaniye’nin, Rize’nin, Sakarya’nın, Samsun’un, Siirt’in, Sinop’un, Sivas’ın sevdasıdır. Bize haysiyetli, basiretli, hamiyetli ve asil bir millet olduğumuzu hatırlatan bu sevda… Şanlıurfa’nın, Şırnak’ın, Tekirdağ’ın, Tokat’ın, Trabzon’un, Tunceli’nin, Uşak’ın, Van’ın, Yalova’nın, Yozgat’ın, Zonguldak’ın sevdasıdır.
Güven ve istikrar iklimini tahkim etmek, insanımızın refahını artırmak başta olmak üzere, milletimize verdiğimiz tüm sözleri yerine getireceğiz. Cumhurla Cumhuriyetin arasındaki duvarları yıktığımız gibi, Cumhuriyeti gerçek demokrasiyle kucaklaştıracak sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasayı inşallah ülkemize kazandıracağız.
Depremle yıkılan şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmakla kalmayacak, deprem tehdidi altındaki tüm yerleşim birimlerini tekrar inşa ve ihya edeceğiz. Siyasi, sosyal, bireysel sapkın akımları destekleyerek milli bünyemizi, aile kurumumuzu, değerlerimizi yıkmayı hedef alan sinsi faaliyetlerin kökünü kurutacağız. Yarısı yalan, yarısı yanlış haberler ve beyanlarla milletimizi, özellikle de gençlerimizi karamsarlığa sürüklemek isteyenlere izin vermeyeceğiz.
Sınırlarımız içinde ve dışında tek bir insanımızın dahi burnunun kanamasına, onurunun zedelenmesine, hayallerinin gölgelenmesine rıza göstermeyeceğiz. “Terörü kaynağında kurutma” stratejimizi kararlılıkla uygulayacak, PKK’sından FETÖ’süne, DEAŞ’ından marjinal örgütlere kadar eli kanlı canilerden döktükleri her damla kanın hesabını misliyle soracağız. “Bir gece ansızın gelebiliriz” ikazının, vatanımızın bekasına kast eden alçakların yüreklerine saldığı korkuyu hiç eksiltmeyeceğiz.
Bu ülkenin her bir vatandaşının, doğumundan ölümüne kadar “adalet, güvenlik, eğitim ve sağlık” başta olmak üzere her türlü hizmetten en üst düzeyde yararlanabilmesini sağlayacağız. Son 21 yıldır enflasyona ezdirmediğimiz işçi, memur ve emeklilerimize inşallah önümüzdeki dönemde yeni müjdeler vermeye devam edeceğiz. İlk Kabine toplantısından sonra emekli memurlarımıza müjde vereceğiz. Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de olumsuz etkileyen hayat pahalılığı meselesini, gereken her türlü tedbiri alarak çözmekte kararlıyız.
AK Parti, kadrosuyla, teşkilatıyla, programıyla, eser ve hizmetleriyle, milletimizi hayalleriyle buluşturan siyasetiyle ülkemizi bugünlere getirdi. Şimdi Türkiye, yine Cumhur İttifakının ve AK Partinin kılavuzluğunda yeni bir çağın, yeni bir dönemin eşiğindedir. Bu yeni dönemde, son iki asırdır bize dayatılan fiziki ve zihni sınırlara teslim olmayacağız. Gönlümüze dar gelen hudutlara sıkışıp kalmayacağız.
Sahibi Hak olduğu için zaferinin mutlaklığına tüm kalbimizle inandığımız davamızın bayrağını hep yükselteceğiz. Bu ufku önce Türkiye Yüzyılıyla aydınlatacak, ardından hedeflediğimiz asıl yere çıkartacağız. İnsanlığın geleceğine yön veren, ruhunu şekillendiren, yolunu çizen ne varsa, hepsine de kendi değerlerimizin, kendi ülkülerimizin, kendi sevdalarımızın damgasını vuracağız. İnsanıyla, tabiatıyla, teknolojisiyle her alanda dünyanın yeni düzeninde bize sunulana tâbi olarak değil, belirleyici olarak yerimizi alacağız.
Kuruluşumuzdan bugüne 22 yıldır yaptığımız her işi, ülkemize kazandırdığımız her eser ve hizmeti, bu büyük şahlanışın girizgâhı, dibacesi, besmelesi olarak görüyoruz. Ömrümüz yeterse biz, yetmezse gözlerindeki ışıltıyı, yüreklerindeki coşkuyu buradan bile görebildiğim gençlerimizin gayretiyle hedeflerimize mutlaka ulaşacağız. İnşallah, bu bayrak yarışında, son 21 yılda olduğu gibi, bundan sonra da en önde hep sizler yer alacaksınız.
Bazıları, nasıl olup da bunca zamandır partimizin girdiği her seçimden açık ara birinci çıkabildiğini bir türlü anlayamıyor. Hâlbuki ülkenin 21 yılda kat ettiği kalkınma ve demokrasi mesafesine baksalar, bu sorunun cevabını kendiliğinden bulacaklar. Maalesef bunların gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, dilleri var hakikati söyleyemiyor; kalpleri ve vicdanları zaten nasır bağlamış durumda… Şöyle azıcık gözlerini açsalar, kulaklarını kabartsalar, gönüllerinin pasını silseler, her şeyin farkına varacaklar.
Eğitime baksalar; Derslik sayımızı 343 binden 620 bine, üniversite sayımızı 76’dan 208’e yükselttiğimizi, okullarımıza 800 bin yeni öğretmen atadığımızı, üniversite öğrenci sayımızı 7,5 milyona çıkarttığımızı, yurt kapasitesini 950 bine ulaştırdığımızı, mesleki eğitimi güçlendirdiğimizi görecekler.
Sağlığa baksalar; Hastane yatak kapasitemizi 164 binden 268 bine ulaştırdığımızı, şehir hastaneleriyle hizmet kalitesini zirveye çıkardığımızı, sağlık sistemini baştan sona yenilediğimizi görecekler.
Adalete baksalar; Hâkim-savcı sayımızı 24 bine yaklaştırdığımızı, yargının yükünü azalttığımızı, adalet sisteminin altyapısını yenilediğimizi, yargıyı vesayetin güdümünden kurtarıp adına hüküm verdiği millete ram ettiğimizi görecekler.
Güvenliğe baksalar;İstiklalimize ve istikbalimize göz diken terör örgütlerinin, onları üzerimize salan emperyalistlerin heveslerini nasıl kursaklarında bıraktığımızı, sınır ötesi harekâtları ve 15 Temmuz gibi destanları nasıl yazdığımızı görecekler.
Sosyal yardımlara baksalar; Ülkemizdeki ihtiyaç sahibi her vatandaşımızın, her mazlumun yanında yer aldığımızı, engellileri eğitimden istihdama hayatın her alanında desteklediğimizi, kimsesizlerin kimsesi olduğumuzu görecekler.
Ulaştırmaya baksalar; Bölünmüş yol uzunluğumuzu 29 bin kilometreye, otoyol uzunluğumuzu 3 bin 630 kilometreye, tünellerimizin adedini 486’ya, havalimanlarımızın sayısını 57’ye çıkardığımızı, ülkemizi hızlı trenle tanıştırdığımızı, internet ve e-devlet gibi haberleşme devrimleri gerçekleştirdiğimizi görecekler.
Enerjiye baksalar; Kurulu gücümüzü 105 bin 417 megavata yükselttiğimizi, Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğalgaz keşfini yaptığımızı ve bunun sevincini faturalardaki indirimle milletimizle paylaştığımızı, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ülkemizi öne geçirdiğimizi görecekler.
Tarıma baksalar;Çiftçilerimize güncel rakamıyla 844 milyar lira tarımsal destek verdiğimizi, baraj sayımızı 992’ye, hidroelektrik santrali sayımızı 740’a, içme suyu tesisimizi 386’ya, sulama tesisimizi 3 bin 400’e çıkardığımızı, orman varlığımızı artırdığımızı görecekler.
Ticarete baksalar; İhracatımızı 36 milyar dolardan her ay rekor kırarak 254 milyar dolara yükselttiğimizi, böylece istihdamı ve üretimi sürekli güçlendirdiğimizi, turizmde 51 milyonun üzerinde turist ve 46,5 milyar dolar turizm gelirine nasıl ulaştığımızı görecekler.
Ekonomiye baksalar; Maruz kaldığımız tüm tuzaklara ve yaşadığımız sıkıntılara rağmen ülkemizi 1 trilyon doların üzerinde milli gelire çıkardığımızı, satın alma paritesine göre dünyada 11’inci sıraya yükselttiğimizi görecekler.
Sanayiye baksalar;Ülkemizin artık 90 milyar doları bulan proje büyüklüğüyle savunma sanayinde dünyanın önde gelen aktörleri arasına girdiğini, faaliyete geçirdiği 163 yeni organize sanayi bölgesi, 37 endüstri bölgesi, 100 teknoparkıyla küresel bir üretim üssü haline geldiğini görecekler.
Çevre ve şehirciliğe baksalar; Teslim ettiğimiz 1 milyon 158 bin ve inşası süren 413 bin konutla, 81 ilimize yayılan 81 milyon metrekare millet bahçeleriyle, dünyaya örnek olan sıfır atık uygulamalarıyla, deprem bölgelerini yeniden ayağa kaldırma çalışmalarıyla kendimizle yarıştığımızı görecekler.
Çalışma hayatına baksalar; Asgari ücreti 184 liradan 11 bin 402 liraya, en düşük emekli maaşını 64 liradan 7 bin 500 liraya çıkardığımızı, istihdamı 32 milyona yaklaştırdığımızı, çalışma şartlarını iyileştirdiğimizi görecekler. Velhasıl hangi alana baksalar; büyüyen, güçlenen, itibarı artan, refahı yükselen, huzuru ve güvenliği tahkim olan bir Türkiye görecekler.
Milletimiz, bu tarihi yürüyüşünde yanında olanlarla, kendisini yalnız bırakanları ve karşısında yer alanları hiçbir vakit unutmayacaktır. Bu ülkeye müstemleke muamelesi yapılırken seslerini çıkarmayan kimi siyasetçi ve aydın kesiminin, kendi politikasını belirleyip bağımsızca uygulayan Türkiye gerçeğini inkâr etmek için gösterdikleri çaba ibretliktir.
Ayaklarındaki prangaları parçalayıp atan Türkiye’nin paçasından çekiştirenlerin gayretleri beyhudedir. Siyasi ikballeri uğruna etnik köken, mezhep ve meşrep üzerinden milletimizin arasına nifak sokmaya çalışanlar, boşuna uğraşmasın… Bölgesel ve küresel denklemlerin anahtar ülkesi haline gelen Türkiye’nin, bu noktadan geriye dönüşü asla olmayacaktır. Bizim dilimiz artık sadece “Yüksel ki yerin bu yer değildir; dünyaya gelmek hüner” mısralarını terennüm edecektir.