Kararda, enflasyonun ana eğiliminin belirgin bir zayıflama kaydettiği, ancak temmuz ayında bazı fiyat ve vergi ayarlamaları ile gıda fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler nedeniyle geçici bir artış olabileceği ifade edildi.
Bununla birlikte, bu artışın nispeten sınırlı kalacağı ve ana eğilimindeki yükselişin yatay seyir izleyeceği öngörülüyor.
Yurt içi talebin halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte yavaşlamaya devam ettiği belirtilen kararda, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları gibi unsurların enflasyonist baskıları canlı tuttuğu kaydedildi.
Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu yakından takip edeceğini ve gerekli durumlarda faiz politikasında değişikliğe gideceğini açıkladı.
Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini belirten Kurul, bu politikayı enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu sürdürerek devam ettireceğini vurguladı.
Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği ifade edildi.
Kurul, bu kararlı duruşun yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğine inanıyor.
Kurul, elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağını ve enflasyonun orta vadede yüzde 5 hedefine ulaşmasını sağlayacak parasal ve finansal koşulları oluşturacağını da kaydetti.
Sonuç olarak, TCMB'nin faiz kararı enflasyondaki belirgin ve kalıcı düşüşe kadar beklenmedik bir gelişme olmadığı sürece sabit faiz politikası izleyeceğini gösteriyor.
Bu politikanın enflasyonu ne kadar etkileyeceği ve Türkiye ekonomisine yansımaları ise önümüzdeki aylarda daha net şekilde görülebilecek.