Diyetisyen Berivan Baykuş, toplumda yaygın görülmesine rağmen sıkça yanlış anlaşılan Haşimato hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Hastalığın ortaya çıkış nedenlerinin farklılık gösterebildiğini söyleyen Baykuş, genetik ve hormonal etkenlerin yanı sıra stres faktörünün kritik bir rol oynadığının altını çizerek, “Kronik ve yoğun stres yaşayan bireylerde Haşimato hastalığı görülme sıklığı artıyor. Özellikle uyku düzensizliği, bu hastalığın en keskin nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
“Belirtileri iyi gözlenmeli”
Haşimato hastalığının belirtilerine de değinen Baykuş, halsizlik, sabah uyanmada güçlük, gece uykuya dalamama, isteksizlik ve kadınlarda menstrual döngü bozukluklarının en sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını vurguladı. Baykuş, danışanların çoğunlukla kilo verememe şikâyetiyle başvurduklarını, kesin tanının ise hekim tarafından TSH, T3 ve T4 testleriyle konulduğunu söyledi.
“İyot tüketimi konusu hassasiyet gerektiriyor”
İyot tüketiminin tiroid hastalarında oldukça hassas bir konu olduğuna dikkat çeken Baykuş, “Bilinçsiz şekilde fazla iyot tüketmek, tiroid değerlerinin kötüleşmesine sebep olabilir. Bu nedenle iyot alımı mutlaka hekim kontrolünde olmalıdır.” diye konuştu.
Selenyumun tiroid fonksiyonları için en güçlü destekçilerden biri olduğunu belirten Baykuş, brezilya cevizi ve yumurtanın doğal selenyum kaynakları olduğunu ifade etti. Gerek duyulması halinde doktor ve diyetisyen kontrolünde selenyum takviyeleri kullanılabileceğini ekledi.

“D vitaminin düşüklüğü etkileri yoğunlaştırır”
D vitamininin önemine de değinen Baykuş, “D vitamini düşük olan bireylerde tiroid rahatsızlığının etkileri daha yoğun hissedilir. Bu nedenle D vitamini eksikliği giderilmeli, emilimi artıran magnezyum ile birlikte kullanılmalıdır.” açıklamasında bulundu. Omega 3 takviyesinin ise antiinflamatuvar etkisiyle tiroid hastalığında önemli bir destek olduğunun altını çizdi.
“Glutensiz beslenme her bireyde farklı sonuçlar verir”
Toplumda merak edilen gluten ve laktoz tüketimiyle ilgili de açıklama yapan Baykuş, “Glutensiz beslenme bazı bireylerde olumlu sonuç verirken, bazı hastalarda istenilen etkiyi göstermeyebilir. Diyetisyen ve doktor takibi ile hazırlanan glutensiz ve laktozsuz beslenme programlarının tiroid hastalığının etkilerini hafifletebildiğini klinik gözlemlerimizde görüyoruz.” şeklinde konuştu. Tiroid hormonunun yaşam için kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Baykuş, “Bu hormon bizim için çok değerli, onun kıymetini bilerek yaşamımıza devam etmeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.