“Yenidoğan uzmanları arttırılmalı”
Konya Medova Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Rahmi Örs, “Teknoloji geliştikçe insanların bilgileri arttıkça ve çocuk sahibi olma arzuları devam ettikçe yeni doğan ünitelerinin varlığı önemini koruyacaktır'' dedi.
Rahmi Örs sizi tanıyabilir miyiz?
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Atatürk Üniversitesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları bölümünde ihtisasım var. Marmara Üniversitesi’nde de Yenidoğan Yan Dalında ihtisas yaptım. 94-96 yıllarında Hatay Reyhan’da mecburi hizmet görevinde bulundum. Bu dönemde başhekimlik ve sağlık grup başkanlığı yaptım. Burada genç arkadaşları diyorum o dönemlerde, 23 yaşında Türkiye’nin en genç başhekimiydim. Daha sonra akademisyenliği arzu ettiğim için mecburi hizmetten sonraki görevlerim üniversite ortamında geçti. 2006-2016 tarihleri arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nde Yenidoğan Bakım Ünitesi sorumlusu ve Pediatri Bilim Dalı Başkanlığı gibi çeşitli görevlerde bulundum. Üniversitede çalışmaktan hep mutluluk duydum. Emekliliğin ardından 2016 yılının Nisan ayında özel Medova Hastanesi’nde Yenidoğan Bakım Ünitesi ve Medikal Direktör olarak çalışmaktayım. Tabii bunun yanı sıra da akademik hayatımı devam ettirmeye çalışıyorum. Çünkü sadece ekonomik kaygıyla hayatımı sürdürmek istemiyorum. Buraya geldiğim süre içerisinde 2 kitap yazdım, bir dergi çıkardım. Bu güzel ve özel ortamda çalışırken aynı zamanda bilimsel ve akademik faaliyetlerimi de devam ettirmeye çalışıyorum.
Türkiye’nin yenidoğan ölümlerinde geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bebek ölümleri dediğimiz zaman 1 yaş altını kastediyoruz. Türkiye’de bebek ölümlerini azatlamada son yıllarda çok ciddi bir başarı kazanıldı. Şu anda binde 10’ların binde 8’lerin altında bir bebek ölümü var. Türkiye aynı zamanda 5 yaş altı ölümleri de ciddi azaltmayı başarmış bir ülke. Şu anda çok güzel bir gelişme kaydettik. İskandinav ülkelerine göre; birkaç puan daha geriyiz ama azaltma anlamında ciddi bir başarı kaydettik.
Türkiye’de bebek ölümlerinin nedenleri nedir?
Dünyada genellikle gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bebeklerin doğumda zorlanmasına bağlı ölümlerde ön planda görünürken şu anda sadece Türkiye’de prematüre dediğim erken doğam nedeniyle görülen ölümler ön planda diyebiliriz. Bu bizim hem bebek ölümleri oranında hem de bebek ölümlerinin nedenleri konusunda çok ciddi mesafe aldığımızı gösteriyor. Türkiye nicelik ve nitelik olarak bu anlamda ciddi bir kazanım sağladı. Artık eskisi gibi Türkiye’nin güneydoğusuyla batısı arasında bu anlamda çok ciddi bir uçurum yok. Daha önceki yıllarda bölgeler arası farklılıklar gösteriyordu. Bu farklılıklar minimuma indi.
Evde yapılan doğumların azaldığını söyleyebilir miyiz?
1998 yıllarında çalıştığım bir bölgede bebek doğumlarının yüzde 40’ı evde yapılıyordu.
Düşünün anne evde doğum yaptığında bir sorun çıksa müdahale edilemeyecek. Neyse ki bu durumda da gelişme sağladık, doğumlar artık yaygın olarak hastanelerde gerçekleştiriliyor.
Doğum koşulları Türkiye’nin her yerinde iyileşti. Örneğin; doğum sırasında bebeğe yapılan canlandırma işlemi dediğimiz uygulamaların tümü ülke genelinde yapılıyor. Yani Ağrı’da doğan bir bebekle İstanbul’da doğan bir bebeğe uygulanan işlem arasında fark yok. Sağlık personelinin çok ciddi oranda eğitimi sağlandı. Doğum sırasında yaşanan problemler azaldı, bakım koşulları iyileşti. Asistanlık zamanımda yenidoğan bebeklerin ölümüne neden olan tetanoz diye bir hastalık vardı. Şu anda hiç görmüyoruz. Yeni hekim arkadaşlar görse tanımaz bu hastalığı. Tabii o dönemde aşılarda pahalıydı. Aşı yazdığımda aileler telefon açar aşıları almayacaklarını söylerdi. Artık bu durumu kimse yaşamıyor. Dolayısıyla aşıyla önlenebilir çocukluk çağı hastalıkları ciddi anlamda azaldı. Bu durumda hem gebe takibi hem doğum sonrası yapılan müdahalenin yerinde olması etkili oldu. Şu anda anne sütüyle beslenmede başarı kazanmak gerekiyor. Doğumdan sonraki süreçte bebeklerin direk anne sütüyle beslenmesi de bir avantaj ancak sürdürebilirlik konusunda bir sıkıntımız var. Bu konuda daha iyi olmak zorundayız.
YENİ DOĞAN BAKIMLARI 3 DURUMDA GERÇEKLEŞİYOR
Yenidoğan Bakım Ünitesi hangi durumlarda devreye giriyor?
Yenidoğan Bakım Ünitesi’nde bakımlar 3 şekilde gerçekleşiyor. Birincisi bebek doğar, bir sıkıntı yoktur, direk annenin yanına verilir. İkincisi bebekte ısınma, beslenme sorunu vardır, özel bakımı kapsayan bebekleri kapsar. Üçüncü basamak durum karmaşık zor problemi olan bebeklerde vardır. Burada erken doğan bebek haftası ve kilosu düştükçe bebeklerin almış olduğu basamaklandırma derecesi yükseliyor. En ağır dediğimiz 3. basamaktır. Bu basamakta bebekler büyük oranda solunum cihazına ihtiyaç duyar.
Medova Hastanesi Yenidoğan Bakım Ünitesi’nin sahip olduğu özellikler nelerdir?
Hastanemiz 24 yataklı 3. basamaklı tescillidir. Şu anda en üst düzey imkânlara sahibiz. Bebeklerin her türlü solunum problemine müdahale etmek için yeterli donanım ve olanaklarımız var. Hastanemizde yapay solunum cihazları bulunuyor. Bebekleri yerinden kıpırdatmadan akciğer, beyin, karın ve batın ultrasonlarını çekebiliyoruz. Seyyar birtakım cihazları ünite içinde istediğimiz zaman kullanabiliyoruz. Aynı zamanda Çocuk Kardiyoloji desteğimiz var. Kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisinde uygun koşullara ve uzmana sahibiz.
Ayrıca çocuk kalp hastalıklarında hayati anlamda önem taşıyan ve kullanılması gereken bir takım ilaçları 24 saat hastanemizin kendi eczanesinde temin edilebiliyoruz. Bir diğer önemli konu bebeklerden kan almadan sarılık teşhisini koyabiliyoruz. Ayrıca yine birçok hastanede olmayan erken doğan bebeklerde çok önemli bir olay olan retinopati dediğimiz prematüre bebeklerin önemli bir problemi, takibi yine hastanemizde göz doktorumuz Zeynep Hanım tarafından yapılmaktadır. Yenidoğan hizmetlerin dışa bağımlı olmadan götürme açısından önemli bir farkımız var.
Her hastanede yenidoğan uzmanı bulunuyor mu? Bu bir zorunluluk mu?
Yenidoğan bakım üniteleri için yeni doğan uzmanı çalıştırma zorunluluğu yok. Büyük bir kesiminde çocuk hekimleri hizmet veriyor. Dolayısıyla hastanemizde 24 saat ulaşabilecekleri bir yenidoğan uzmanının bulunması bir kazanımdır. Tabii teknik imkânların yanı sıra bu tekniği bilgisiyle kullanabilecek nitelik yetişmiş sağlık personeli de çok önemli diyebilirim.
Son yıllarda bununla ilgili de yenidoğan bakım hemşirelerine verilecek kurslarıyla çalışan hemşireler kıyaslanmayacak bir bilgi ve birimli personelin yetişmiş olması önem arz ediyor.
2006 Konya’da diplomalı olarak çalışan sadece ben vardım. Ama şu anda üniversite hastanelerinde bir yenidoğan uzmanı var.
25 HAFTALIK PREMATÜRE BEBEK TABURCU ETTİK
Erken dünyaya gelen bebeklerin yaşama şansı nedir?
Yenidoğanlarda özellikle bebeğin anne karnında ne kadar kaldığı önemlidir. Bütün dünyada yaşanabilirlik oranı 24 haftalık biliniyor. Ancak hastanemizde 25 haftalık bir bebek taburcu ettik. Şu anda da 510 gramlık bebeğimiz var. Kısa sürede çok küçük bebekleri taburcu ettik.
Bakım konusunda dünyada at başı gittiğimiz söyleyebiliriz. Türkiye yıllık 1 milyon 300 bin yeni bebeğin doğduğu bir ülke prematüre bebeklerin yüzde 11’lerde olduğu bir ülkedir.
Teknoloji geliştikçe insanların bilgileri arttıkça ve çocuk sahibi olma arzuları devam ettikçe yeni doğan ünitelerinin varlığı önemini koruyacaktır. Yenidoğan Bakım Üniteleri’nin yeni doğan uzmanlarının kontrolünde olması ve yeterli nitelikli hemşirelerin burada çalışma gönlümüzden geçendir. Sağlık Bakanlığı tarafında da bu konuya çok önem verildiğini düşünüyoruz. / Melek Sarıtaş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.