Mevlana’nın kadim dostu: Şems- i Tebrizi

Tebriz kentinde doğan ve 1185-1248 yıllarında yaşayan Şems-i Tebrizi, Mevlana ile tanışarak onun gönül dünyasında büyük değişikliklere neden olan bir İslam alimi olarak dikkati çekiyor

Mevlana’nın kadim dostu: Şems- i Tebrizi
Yayınlanma:
Güncelleme:

Şems’in Mevlana ile üç yıl süren beraberliği sonunda onu ilahi aşkın potasında eriterek, kamil bir Hak aşığı olmasında derin etkisi bulunuyor. Mevlana’nın yazdığı 44 bin 834 beyitlik nazım eser, ‘Divan-ı Şems-i Tebrizi’ olarak da anılıyor ve ilahi aşk şiirlerinden oluşuyor. Şems’in asıl ismi Mevlana Muhammed’dir. Melik Dad oğlu Ali adında bir zatın oğludur ve ‘Şemseddin’ yani dinin güneşi lâkabıyla anılmıştır.

DİYAR DİYAR DOLAŞTI

Daha küçük yaşlarda manevi ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir Sellaf’a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine ‘Şemseddin Perende’ uçan Şemseddin denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pirleri ve hakikat arifleri ona ‘Kamil-i Tebrizi’ adını vermişlerdir. Daha sonraları Secaslı Şeyh Rukneddin, Tebrizli Selahaddin Mahmut ile büyük alim ve ünlü mutasavvıf Necmüddin Kübra'nın halifelerinden Centli Baba Kemal’e intisap ederek onlardan feyz almıştır.

MANEVİ BİR İŞARET İLE MEVLANA’YI BULDU

Hz. Muhammed (sav)’in ahlâkını örnek alan Şemseddin-i Tebrizi, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, manevi bir işaret üzerine de Hz. Mevlana’yı arayıp bulmuştur. Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlana ile 3-3,5 yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onun ilahi aşkın potasında eriterek, kamil bir Hak aşığı yapmaya muvaffak olmuştur. Şems-i Tebrizi, Şam’a döndüğünde, Mevlana Celaleddin için onun yokluğu dayanılmazdır. Şems’in varlığını kabullenememiş kimseler, Mevlana Celaleddin’e ileri geri laflar etmişlerdir. Mevlana'nın bu kimselerden birine verdiği cevap şöyledir: “Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lâkin siz bunların hiçbirini göremezsiniz” der.

KALPLERDE YAŞIYOR

Bir süre sonra Şems, Celaleddin’in oğlu Sultan Veled’in çağrısı üzere Konya’ya geri gelir. Celaleddin, bir daha şehirden ayrılmasın diye, onu bir kızla evlenmeye ikna eder; bu kız Celaleddin’in evinde evlâtlık olan Kimya Hatun’dur. Kimya Hatun’a gizliden aşık olan Alaaddin bu durumu hazmedemez ve Şems aleyhtarlarının yanında yer almaya başlar. Mevlana'da meydana gelen büyük değişikliği hazmedemeyenler, onun Mevlana’dan ebediyen ayrılmasına sebep oldular. Şems Hicri 645 Miladi 1247 tarihinde şehit mi edildi, yoksa geldiği gibi, kimseye haber vermeden Konya’yı mı terk etti kimse bilmez. Bugün Konya’da Şems makamı olarak bilinen, halk ve bilhassa Mevlevilerce Mevlana Türbesi’nden önce ziyaret edilen bu mescit-türbe de mevcut sanduka, boş bir sanduka mı, yoksa Mehmet Önder Bey’in bir hatırasında anlatıldığı gibi, Şems gerçekten burada mı metfundur, bu da bilinmez. Bilinen gerçek odur ki, Allah velilerinin kalplerde yaşadığıdır. 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.