Kılıçdaroğlu: Adalet ve doğruluk için mücadelemizi sürdüreceğiz

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yeni tip koronavirüsle mücadele çerçevesinde kamuoyuna açıklanan tablodaki rakamlara güvenmediğini belirterek, "Ama ne olursa olsun bizler hak, adalet ve doğruluk için mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.

Kılıçdaroğlu: Adalet ve doğruluk için mücadelemizi sürdüreceğiz
Yayınlanma:
Güncelleme:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi toplantısı öncesinde açıklamalarda bulundu. 

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında videokonferans yöntemiyle ve basına kapalı gerçekleştirilen toplantının açılışında Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin çok zor durumda olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "Ama vereceğim rakamlar sizi umutsuzluğa sevk etmesin. Türkiye mücadeleyi hak eden bir ülkedir. Var olan hükümet, saray ve onun beslemeleri Türkiye'yi bir krizin içerisine sokabilirler, ağır bir ekonomik buhrandan geçmiş olabiliriz ama biz bilinçli olarak bir araya gelerek ülkemizin sorunlarını çözmeye kararlıyız. Dostlarımızla birlikte yapacağız, esnafımızla, işçimizle, köylümüzle, sanayicimizle, sanatçımızla birlikte yapacağız. Bizler gibi düşünen politikacılarla birlikte yapacağız." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada gerçek anlamda söz sahibi bir ülke olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Hiçbir yerden ve hiçbir makamdan, hiçbir emperyal gücün sözcüsünden asla talimat almayacaktır, onurlu bir ülkedir Türkiye. Bu onurlu ülkeyi yaşatmak, ayağa kaldırmak da bu ülkede herkesin boynunun borcudur." diye konuştu.

Yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele sürecini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, 57'si dün olmak üzere toplamda hayatını kaybeden 6730 vatandaşa da Allah'tan rahmet diledi. 

Kılıçdaroğlu, koronavirüsten hayatını kaybedenlerin rakamlarının gerçek olmadığını ileri sürerek "Rakamların çok daha fazla olduğunu ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz, doktorlar da biliyor, hemşireler de biliyor, esnaf da biliyor, vatandaş da biliyor. Ama ne olursa olsun bizler hak, adalet ve doğruluk için mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.

Devletin strateji, akıl, mantık, bilgi, erdem ile yönetileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bir devlet yarın sabah ne olacağım kısa aralığı ile yönetilmez.10-20-30 yıl sonra bu devlet nereye gidecek, dünya nereye gidecek, Türkiye nereye gidecek? Belli bir strateji ile yönetilir. Bir sorunla karşılaştığınızda o sorunu çözmek için bir strateji belirlersiniz ve o strateji çerçevesinde hareket edersiniz. Dolayısıyla sorunu akılcı, mantıklı yöntemlerle çözmüş olursunuz. Bir salgın var mı? Evet var. Dünyada var mı? Evet var. Nasıl çözülecek bu? Nasıl mücadele edeceğiz? Yine akılla, yine mantıkla, yine strateji ile..."

Koronavirüsle mücadele tavsiyeleri

Kılıçdaroğlu, koronavirüsle mücadele tavsiyelerini de şöyle özetledi:

"Birincisi ne? Önce bulaşmayı engelleyeceksin. Bunun önlemlerini alacaksın. İkinci konu, eğer hastalık bulaştıysa bütün önlemlere rağmen onu tedavi edeceksin. Bu kadar basit, dünya bunu yapıyor. Biz başlangıçta böyle yola çıktık. Şimdi yayılıyor Kovid-19 mikrobu, dolayısıyla tedavi için hastaneler tıka basa dolu, yoğun bakım tıka basa dolu. İş tamamen tersine dönmüş durumda. Bu, devletin ülkenin iyi yönetilmediğini gösteriyor."

Bu olay ilk ortaya çıktığında samimi olarak hiçbir politik malzeme konusu yapmadıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu sorunu şöyle bir strateji ile çözebilirsiniz. Bir, önce bir sağlık sorunu çıkacak ortaya, önce mikrobun yaygınlaşmasını engelleyeceksiniz, sonra eğer mikrobun bulaştığı vatandaşlar varsa bunu tedavi edeceksiniz, bunun önlemlerini alacaksınız. Bununla ilgili bir Bilim Kurulu var, son derece doğru. Bilim Kurulu'nun eksiği ne? Sözcüsü yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Vatandaş öncelikle bunları büyük bir dikkatle dinledi. Sonra bunların kendi aralarında çelişen söylemlerine de tanık oldu."

Kılıçdaroğlu, sağlık sorunu sonrasında bir işsizlik sorunu olacağına ve arkasından da yoksulluğun gelebileceğine dikkati çektiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Stratejiyi bunun üzerine inşa etmeniz gerekiyor dedik. Neyin nasıl yapılacağını, nasıl yapılması gerektiğini de çıktık televizyonlara, basın toplantısı yaparak tek tek anlattık. Şu eleştiri gelse diyeceğim ki gerçekten haksızdık. 'Kardeşim siz muhalefetsiniz. Çıkıyorsunuz hep muhalefet yapıyorsunuz.' Hangi partiden olursa olsun hangi bölgede, hangi kimlikten, inançtan olursa olsun bu topraklarda yaşayan vatandaşlar için açık ve net söylüyorum, bu süre içerisinde muhalefet yapmamaya, sürekli doğruları söylemeye, sürekli hükümeti yönlendirmeye, vatandaşların yaşadığı sıkıntıları nasıl aşar bunu anlatmaya çalıştık, bunun için mücadele ettik, bunun için basın toplantıları yaptık. Bunun için sivil toplum örgütleri ile buluştuk."

Sağlık Bakanı Koca'ya eleştiri

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yaptığı açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, sunları kaydetti:

"Her akşam belli bir saatte açıklamalar yapıyor. 'Şu kadar vatandaşımız yakalandı, şu kadar vatandaşımız hayatını kaybetti.' diye. Başlangıçta güven vermişti ama bir süre sonra Sağlık Bakanı da bütün güveni yitirdi. Neden? Şu cümle ile başladı. 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla...' Sayın Cumhurbaşkanı dediğin kişi doktor değil ki onun talimatıyla... Eğer talimatsa Bilim Kurulu'nun talimatı olacak. Görüş ise Bilim Kurulu'nun görüşü olacak. Sen doktorsun, Bilim Kurulu'ndakilerinin tamamı doktor. Onlar yolu yöntemi size öneriyorlar. Erdoğan ne talimatı veriyor size? Bu talimattan sonra olaylar tamamen güvensiz bir ortama sürüklendi. Ve devletin saygınlığı büyük yara aldı. Bugün vaka sayıları da, ölüm oranı sayıları da gerçeği yansıtmıyor. Bunu herkes ama herkes gayet net biliyor."

Kemal Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarının moralsiz ve tükenmişlik sendromu yaşadıklarını ifade ettiklerini savunarak, "Bu süreçte kim, ne derse desin, bütün sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür etmek benim boynumun borcudur, bu ülkede yaşayan her vatandaşın boynunun borcudur. Onlar günün 24 saatinde çalıştılar. Onlar evlerine bile gitmediler, onlar çocuklarını bile uzun süre görmediler. Onlar hastayı tedavi edeyim derken mikrop kaptılar ve kendi hayatları sona erdi. Çoğu sağlık çalışanımız hayatını kaybetti. Böyle bir tablo içerisinde gerçekten de biz toplum olarak bütün sağlık çalışanlarına minnet borçluyuz." değerlendirmesinde bulundu.

Koranavirüsle mücadele sürecinde siyasal iktidarın ne yaptığını soran Kılıçdaroğlu, "Elinizi vicdanınıza koyun, ve şu sorunun cevabını versin, 18 yıldır bu ülkeyi yöneten bir siyasi parti demeyim de bir kişi, 18 yıldır yönetiyor. 5 maskeyi dağıtamadılar. Sabah şöyle dağıtılacak, öğleden sonra şöyle dağıtılacak, akşam eczaneler dağıtacak, sabah bilmem kim dağıtacak diye kararlar aldılar. 5 maskeyi dağıtamayan bir siyasal iktidarın Türkiye'yi bu buhrandan çıkarmasına imkan yoktur." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bu süreçte ekonomideki gelişmeleri değerlendirerek, şöyle devam etti:

"Bakanlar toplandı, bazı iş adamları oraya geldi. Sayın Erdoğan çıktı kürsüye ekonomide neler yapılacağını anlattı pandemi sürecini aşmak için. Yaptıkları, önerdikleri işlerden birisi şu, uçak biletlerindeki yüzde 18 olan KDV oranını yüzde 1'e indireceğiz. Vatandaşıma müjde! Allah aşkına bunun salgınla ne ilgisi var? Sonra aynı Erdoğan çıktı, karar aldılar 'uçakla seyahat yasak.' Böyle bir devlet yönetimi dünyanın hangi ülkesinde görülür? Böyle bir devlet yönetimi ülkenin sorunlarını çözebilir mi? Saraydan ülke farklı mı görünüyor? Caddeden, sokaktan, köyden, kırdan farklı mı görünüyor? Bu kadar kısır, bu kadar öngörüsüz, bu kadar basiretsiz bir yönetim Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilktir. Böylesi hiç gelmemiştir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Ekonomik Sosyal Konsey" çağrısı

Bir sorunun çözülmesi için sorunu yaşayanlara sorulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çözümü belli. 'Sorunu yaşayanları çağır, dinle' dedim. Nedir kahvecinin, esnafın, ihracatçının, ithalatçının, okulların, öğretmenlerin, çiftçinin, emeklinin sorunu nedir? Çağır dedik. Bunun adı Ekonomik Sosyal Konsey. Anayasal kurum. Anayasada yazıyor. Çağır kardeşim deyin ki sizin derdiniz nedir, dinlemek istiyoruz. Topla bakanlarını ki Türkiye ciddi sorunla karşı karşıya. Siz sorun yaşıyorsunuz, biz de çözmekle görevlendirilmiş kişileriz. Bu sorun nasıl aşılır. Peki yaptın mı? Yapmadın. Neden, sarayın kibri elvermiyor. Herkesi küçük görüyorlar. Herkesi kendi köleleri olarak görüyorlar. Ben talimat veririm onlar yapar. O mantıkla bakıyorlar. Bu mantıkla siz yaklaştığınızda ülkeyi felakete sürüklensiniz."

Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin bu süreçte önemli adımlar attığına işaret ederek, "Eğer bu ülkede bir infial yoksa CHP'li belediyelerin hiçbir ayırım yapmadan herkese hizmet götürmesindendir. Yoksulun elinden tutmalarındandır. Maskeleri ülkenin bütün coğrafyasına dağıtmalarındandır. Bütün engellemelere rağmen yaptılar bunu. Düşünün, belediye güzel hizmet veriyor. Vatandaş belediyeye katkıda bulunmak istiyor. Para veriyor, paraya bile el koydular bunlar. Bunların ne bu dünyada ne de öbür dünyada vallahi de billahi de yatacak yerleri yoktur." dedi.

Belediyenin bulunduğu beldeden sorumlu olduğunun anlatan Kılıçdaroğlu, "Ona hizmet etmek zorunda. O beldede hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini taahhüt etti o belediye başkanı. Buna bile izin vermediler." diye konuştu.

"10 milyonu aşkın işsiz var"

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de işsiz sayısının 10 milyona ulaştığını, bunun Cumhuriyet tarihinde bir rekor olduğunu söyledi.

On binlerce çocuğun yatağa aç girdiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çöp konteynerleri iyi ki var arkadaşlar. Sevgili vatandaşlarım diyecek ki bu da laf mı? Allah aşkına çöp konteynerleri iyi ki var denir mi? Çöp konteynerinden bugün on binler geçiniyor. Oradan yiyecek topluyorlar, oradan kağıt topluyorlar, oradan meyve topluyorlar. On binlerce kişi geçiniyor. 21. yüzyılın Türkiyesi'nden bahsediyorum. 18 yıldır bu ülkeyi kesintisiz tek başına yöneten bir kişinin yönetiminden söz ediyorum ben. Hala ortaya çıkmış afrayla, tafrayla konuşuyorlar."

Mağazada üzerinde alarm bulunan zeytinyağı ve bebek maması fotoğrafı gösteren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bakınız zeytinyağı üzerinde alarm var. Mağazada çalınmasın diye. Çocuklar için mama. Alarm takılmış çalınmasın diye. Bir kişi, Türkiye Cumhuriyeti'nde bir kişi çocuk mamasını neden çalar Allah aşkına? Zeytinyağını niye çalar mağazadan? Çocuğu açtır da onun için. Türkiye'yi bu tablo ile karşı karşı getiren kim? CHP mi? 18 yıldır bu ülkeyi yöneten kim? CHP mi? Her vatandaşımın özellikle AK Parti'li vatandaşlarım, milliyetçi vatandaşlarım sarayın bekçiliğini yapanlara itibar etmeyin. Herkesin oturup düşünmesi lazım. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Eğer bir kişi çocuğunu beslemek için mağazadan mama çalmaya kalkıyorsa, Türkiye bu noktaya gelmişse herkesin oturup düşünmesi lazım."

"Gücü adaletle pekiştirdiğiniz zaman gerçek anlamda güç olur"

Kılıçdaroğlu, ekonomik buhranın giderek derinleştiğini savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çalışırken 5-6 bin lira alan kişi ücretsiz izne ayrıldı. Buna şimdi 1168 lira veriliyor. Günde 39 lira. Bu 1168 lirayla kira ödeyecek, çocuğunu okula gönderecek, dolmuşa binecek, evine ekmek getirecek. Erdoğan'a sormak isterim, senin sarayında ve beslemelerinin hanelerinde, saraylarında 1168 lira ile çalışan var mı? Devletin arpalıklarında 5-10-30-40 bin lira, üstelik birden fazla yerden aylık alanlar varken, sen 1168 liraya yüz binleri mahkum ediyorsun. Sonra da kalkıyorsun 'Türkiye güçlüdür'... Sen güçlüsün. Yargıyı arkana aldın, parlamentoyu arkana aldın. Birisi ses çıkardığı zaman kafasına vuruyorsun. Eğer sesini çıkarmaya devam ediyorsa yakalayıp hapse atıyorsun. Gücünü buradan alıyorsun. Ama bu güç geçicidir. Bu millet sana gösterecek, demokratik yollardan gösterecek, sandıkla gösterecek. Sandığa gidecek ve seni yolcu edecek kardeşim. Bu milletin yakasından seni düşürecek." 

Türkiye'nin borç batağında olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Resmi rakamları açıklayacağım, bütün vatandaşlarım dikkatle dinlesinler. Türkiye saray ve beslemelerinin çiftliği gibi yönetiliyor. Ben istediğim gibi yaparım, istediğim gibi yönetirim diyor. Kimse bana hesap soramaz. Ben güçlüyüm diyor. Sen güçlü değilsin. Güçlü insan akılla hareket eder, gücünü toplum için harcar. Gücünü konteynerlerde çöp toplayan, gıda maddesi toplayan, geçimi sağlayan insanların refahı için harcar. Güç kontrolsüz olduğu zaman güç olmaktan çıkar. Gücü adaletle pekiştirdiğiniz zaman gerçek anlamda güç olur. Öbür türlü zulme dönüşür. Ve bugün de Erdoğan'ın 83 milyona yaptığı zulümdür." ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.