Bursa’da kuraklık nedeniyle barajlardaki su seviyesi kritik seviyeye geriledi. Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan barajlarda ortalama doluluk oranı yüzde 1’in altına düştü.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, yaşanan tabloyu değerlendirerek sert uyarılarda bulundu.
CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk açıklamasında şunları kaydetti:
"Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde 'Velhasıl Bursa sudan ibarettir' diye özetlediği şehrimizde bugün su yok. Bundan üç beş yıl önce Bursa'nın sesi derelerden, nefesi kaynaklardan gelirdi. Sudan ibaret olduğunu herkesin bildiği Bursa'mız bugün susuzluk riskiyle karşı karşıya. Bursa'da su biterse Türkiye'de su biter. Bu nedenle, su konusu popülizm yapılacak veya popülizmin malzemesi, popülist siyasetin malzemesi hâline getirilecek bir konu değildir. 'Sen yaptın', 'Ben yaptım' diyerek su sorununu çözemeyiz. Mesele kimin ne yaptığı değil, Bursa'da yaşayan milyonlarca insanın geleceğidir.
Küresel iklim krizi her yıl bizi uyardı ve uyarmaya devam ediyor. Kuraklık, yağış rejimindeki değişim ve yer altı kaynak sularının azalması tarımı da sanayiyi de Bursa'mızı da doğrudan vuruyor. Su artık sınırsız bir kaynak değil, stratejik bir mesele hâline geldi. Bu nedenle, suyu yönetmeyi çok iyi bilmeliyiz. Bursa artık, nüfus olarak kapasitesini aşmış bir şehirdir ve gelişen sanayiyle birlikte su tüketimi artmış ama su kaynaklarımız azalmıştır. Dolayısıyla, bugün konuşmamız gereken şey, kimin, neyi eksik yaptığı değil, geçmiş hatalardan ders alarak nasıl daha bilinçli, daha sürdürülebilir bir su yönetimini inşa edeceğimizdir.

Bu tabloyu değiştirmek için artık klasik yöntemler yetmez, teknolojiyi merkeze alan bir su yönetimi anlayışını hayata geçirmemiz gerekiyor. Akıllı sulama sistemleri, sensör tabanlı tarım uygulamaları, su kaybını en aza indiren altyapılar ve geri dönüşüm teknolojilerini artık yapmak zorundayız. Vatandaşımıza, sanayicimize ve yerel yönetimlerimize de suyun değerini, tasarrufun önemini ve bir damlanın bile nasıl bir hayat demek olduğunu iyi anlamalıyız ve anlatmalıyız. Su krizini aşmanın yolu suçlu aramak değil, ortak akılla çözüm üretmektir ama eğer konu illa 'Sen yaptın, ben yaptım' olacaksa biz Bursa'yı bir buçuk yıldır yönetiyoruz, eğer bir sorumluluk paylaşılacaksa da en küçük sorumluluk bizimdir.
Bursa, sadece su kaynağıyla değil, aynı zamanda Türkiye'nin en önemli tarım ve sanayi kentlerinden biridir dolayısıyla su krizinin büyümesi bu iki alanı da doğrudan etkilemektedir. TÜİK'in 2011 verilerine göre, Türkiye'nin sofralık zeytininin yüzde 40'ını, şeftalisinin yüzde 28'ini, siyah incirinin yüzde 80'ini, çileğinin yüzde 19'unu, domatesinin yüzde 11'ini, biberinin yüzde 15'ini, bezelye üretiminin yüzde 50'sini Bursa'mız gerçekleştirmektedir. Eğer suyu yönetemezsek bir yandan üretim, bir yandan bereket ve sofralarımıza da kuraklık gelir dolayısıyla bu tablo sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir ekonomik güvenlik sorunudur."