AK Parti Konya Milletvekili Meryem Göka, Strazburg'da gerçekleştirilen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nde açıklamalarda bulundu.
AK Parti Konya Milletvekili Göka'nın açıklaması şu şekilde:
"İsrail'in radikal ve aşırı sağ hükümeti, Gazze'de gerçekleştirdiği katliamlarla, İran, Lübnan ve Suriye'ye yönelik saldırılarla ve uluslararası hukuka açıkça meydan okuyan tutumuyla, bölgeyi istikrarsızlaştırma planını sistemli biçimde sürdürüyor. Bölgedeki barışı tehlikeye atan her türlü eylemin karşısındayız.
Adalet asla seçici olmamalı. Bugün Gazze'de tanıklık ettiğimiz vahşet bir savaş değildir. Bu açıkça bir soykırımdır.
Üstelik dünya, geçmişte yaşananlardan ders alarak tüm insanlığa "Bir daha asla" sözünü vermişken...
Karşımızda yerleşimci sömürgeciliğin modern bir tezahürü var. Etnik üstünlükçülükle beslenen, açlıkla, bombalarla zorla yerinden etmeyle ve insanlık dışı uygulamalarla yürütülen bir sistematik yok etme planı. Bu bir halkın geleceğini bilinçli bir şekilde ortadan kaldırma girişimidir.
Ne yazık ki dünya, yaşananlara hala seyirci kalarak mazeretler üretiyor ve bu zulmü dolaylı yollardan meşrulaştırıyor. Bugün Gazze'de bir yardım kamyonuna yaklaşmak, adeta bir ölüm fermanı. Ekmek kuyrukları adeta cephe hatları gibi. Her gün ekranlarımız, vicdanları sarsan distopik görüntülerle dolup taşıyor. Bu yaşananlar, adeta bir toplumun insanlık vasfını inkar etmek kavramının tam tanımıdır. Bu çarpık zihniyet asla normalleştirilmemeli.
Vicdanlar öylesine taştı ki, bu yankı artık tek bir halkın değil, milletleri aşarak tüm insanlığın sesi oldu. Madleen Gemisi ve Gazze'ye yürüyen uluslararası dayanışma hareketleri bu seslerin tezahürüdür. Ve İsrail bir kez daha umutları, ahlaki değerleri ve barışa dair tüm girişimleri engelledi.
Biz bu bölgenin bir parçası olarak çok iyi biliyoruz ki: Ortadoğu'nun yeni bir savaşı kaldırmaya tahammülü kalmadı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da vurguladığı gibi Türkiye, adil ve kalıcı barışa ulaşmanın yegane yolu olan diplomasi ve diyalog süreçlerine öncülük etmeye daima hazırdır.
Dünya siyasi baskılar karşısında suçları aklamayı bırakıp adaleti savunmalıdır. İsrail daha ne kadar hesap vermekten, ahlaki sorumluluktan ve hukuki yaptırımlardan muaf tutularak 'her koşulda haklı' kabul edilecek?
Şu soruyu sormadan edemiyorum: Son dönemdeki talihsiz bir ifadeye atıfla 'kirli iş' ile ne kastedilmiştir? Kural temelli uluslararası düzeni; hukuku hiçe sayan, haklının güçlü olduğu değil güçlünün haklı olduğu bir sisteme mi teslim ediyoruz?"