reklam
reklam
Konya
Açık
9°
Aksaray
Parçalı az bulutlu
12°
Karaman
Açık
11°
Ara
Anadolu'da Bugün Politika AK Parti Konya Milletvekili Erdem’den bütçe değerlendirmesi

AK Parti Konya Milletvekili Erdem’den bütçe değerlendirmesi

AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, 2026 yılı bütçesi ve hükümetin ekonomiye dair yürüttüğü politikalara dair değerlendirmelerde bulundu. Erdem, "Yüzlerce sayacağımız iyi gelişme var. Eksikler yok mu, kötü veriler yok mu? Bunlar da var. Bunların da iyileşmesi için hep birlikte tabii ki dikkat edeceğiz, takip edeceğiz. Ben hep diyorum, iyi var, daha iyi var, çok daha iyi var. Çok daha iyi bir bütçe ve Türkiye için hep birlikte çalışacağız" dedi.

MUHABİR: Şeyma Şen
Okunma Süresi: 13 dk

2026 yılı bütçesine ilişkin görüşmeler sürüyor. AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, 2026 yılı bütçesi ve hükümetin ekonomiye dair yürüttüğü politikalara dair açıklamalarda bulundu.

AK Parti Konya Milletvekili Erdem, Türkiye'nin teknolojide gerçekleştirdiği atılıma dikkati çekerek, "29 Ekim Cumhuriyet, Bayramı'nı kutladık. Artık bu bayramlar, ülkemizin tam bağımsızlığına doğru giden yolda her bayram bir teknolojik gelişmeyle taçlanıyor. Daha önce TOGG, insansız hava araçları, bu bayrama da girerken ALTAY tankının üretime başlaması, teslimiyle mutlu olduk" dedi.

"BU BÜTÇE İSTİKRAR VE REFAH BÜTÇESİ OLACAKTIR"

Türkiye'nin AK Parti hükümeti döneminde bir çok alanda gelişim kaydettiğini belirten Erdem, "Yirmi üç yıldır fasılasız devam eden hükûmetlerimiz döneminde, tarımdan sanayiye, eğitimden sağlığa, ulaştırmadan haberleşmeye, savunma sanayisinden enerjiye kadar her alanda sayısız yatırım hayata geçirilmiş ve geçirilmeye devam edilmektedir. Bu anlayışımızın devamıyla hazırlanan 2026 yılı bütçesiyle de ülkemizin refahını arttırma, artan refahı milletimizin tüm kesimlerine adil bir biçimde dağıtma hedefinin kararlılıkla sürdürüldüğünü görmekteyiz. Her bütçemizde olduğu gibi 2026 yılı bütçemizi incelediğimizde, mali disiplinle birlikte toplumun tamamını gözeten bir yaklaşım izlenilmiştir; yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı önceleyen, sosyal refahı artıran bir anlayışla hazırlandığını görüyoruz bu bütçenin de. Bu bütçe, istikrar ve refah bütçesi olacaktır inşallah" diye konuştu.

"HEDEF, ADİL GELİR DAĞILIMININ TESİS EDİLMESİ"

Bölgede yaşanan gelişmelerin ekonomiye etkisine de değinen Erdem, şunları kaydetti:

"Küresel düzeyde ve yakın coğrafyamızda yaşanan jeopolitik gerginliklere, çatışma ve savaşlara rağmen istikrarlı görünümünü koruyan ülkemizin mevcut kazanımlarını daha da artırarak sürdürülebilir güçlü büyüme ve kalıcı refah artışının bütçenin temel amacı olduğu görülmekte. 2023 yılında yine, bu Komisyonda görüştüğümüz ve Genel Kurulumuzda kabul edilen On İkinci Kalkınma Planı'nda ortaya konulan güçlü ve müreffeh Türkiye vizyonuyla, 2053 hedeflerimize yönelik yatırımlarımızın hız kesmeden devam ettiği, edeceği görülmektedir. Bu bütçe, başta eğitim, sağlık, katma değerli üretim olmak üzere her alanda beşeri sermayeyi ve teknolojik dönüşümü öncelemektedir. Bunun yanı sıra, sunulan bütçe adalet, enerji, tarım, sanayi, ulaştırma, savunma, güvenlik ve diğer tüm sektörlerdeki önemli hedeflerimize yönelik yatırımları ve cari harcamaları da desteklemektedir. Bu bütçeyle nihai hedef sürdürülebilir güçlü büyüme, artan refah ile adil gelir dağılımının tesis edilmesidir.

2026 yılı bütçemiz küresel düzeyde artan risk ve belirsizliklerin yaşandığı bir konjonktürde görüşülmektedir. Yaklaşık üç buçuk yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, iki yılı aşkın bir süredir İsrail'in saldırılarının Orta Doğu'ya yayılmasına yönelik jeopolitik gerilimler gündemin ilk sırasında yer almaktadır. Ayrıca, ticarette korumacılık, küresel enflasyonun istenilen hızda düşüşe geçmemesi, yüksek kamu borçluluğu, iklim değişikliğine bağlı doğal afetler ve göçler gibi sorunlar tüm dünyayı ve ülkemizi yakından etkilemektedir. Bu çerçevede, 2026 yılı bütçesinin hazırlandığı ortamdaki küresel ekonomik görünüme kısaca değinmek isterim. Son dönemde risk ve belirsizlikler artmakla beraber, 2025 yılında yüzde 3,2 büyüme kaydetmesi beklenen küresel ekonominin, 2026 yılında yüzde 3,1 büyüyecek olması tahmin edilmektedir. Ülkemizin en büyük ihracat pazarı konumundaki euro bölgesinin büyüme hızının 2025 yılında yüzde 1,2; 2026 yılında da bölge ekonomisinin bir miktar yavaşlayarak yüzde 1,1 oranında büyümesi beklenmekte.

Küresel büyüme görünümündeki ılımlı seyir küresel ticaret açısından da temel belirleyici unsurudur. Bununla birlikte, 2025 yılı başında ABD'nin geniş kapsamlı tarifeleri ticaret hacmine yönelik beklentileri olumsuz etkilemiş ve küresel ticaret yıl ortasından itibaren ivme kaybı yaşamıştır. Tarife belirsizliği nedeniyle öne çekilen ithalat talebi ticaret hacmine geçici bir ivme sağlamıştır. Bunun sonucunda, küresel mal ve hizmet ticaretinin 2025'te yüzde 3,6 oranında artması, 2026'da ise yavaşlayarak yüzde 2,3 oranında büyümesi beklenmektedir.

Küresel düzeyde emtia fiyatlarına baktığımızda da son dönemde dalgalanmalarla beraber, emtia fiyatları üzerinde ılımlı seyir tahminleri ağırlıklı olup bu görünüm ülkemiz açısından da destekleyici ve olumludur. Diğer taraftan, küresel piyasalarda durgunluk fiyatlamasının etkili olmaya başlamasıyla, kısıtlamalara rağmen petrol fiyatları varil başına 60-70 dolar bandında seyretmektedir. Politika belirsizlikleri ve Orta Doğu'da İsrail kaynaklı yaşanan soykırıma varan katliam ve gerilimlere bağlı olarak değişse de hâlihazırda petrol fiyatlarının söz konusu aralığın alt sınıra yakın seyretmekte olduğunu görmekteyiz.

Dünya genelinde enflasyon görünümüne ilişkin sektörel dinamikler, farklılıklar göstermekte ve hizmet grubu enflasyonunda katılılık öne çıkmaktadır. Küresel ölçekte enflasyon oranındaki ivme yavaşlasa da özellikle hizmet grubu fiyatlarındaki katılığın artmasıyla enflasyona yönelik yukarı yönlü riskler artmış, tırmanan ticaret gerginlikleriyle artan belirsizlikler para politikalarında gevşeme döngüsünü geciktirmiştir. Buna rağmen önümüzdeki dönemde ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faiz indirim sürecinin devam etmesi beklenmektedir. Bu durumun, ülkemiz dahil gelişmekte olan ülkeler açısından olumlu etki etmesini tahminlerimiz arasında öngörmekteyiz."

"TÜRKİYE TAKİP EDİLEN BİR ÜLKE HALİNE GELDİ"

Türkiye'nin son 23 yılda bölgedeki etkinliğinin arttığını vurgulayan Erdem şunları söyledi:

"Ülkemiz son yirmi üç yılda, bölgesel düzeyde gücü sürekli artan, küresel düzeyde etkinliği yükselen, attığı tüm adımları dikkatle takip edilen bir ülke haline gelmiştir. Küresel düzeyde pek çok belirsizliği barındıran böylesi bir ortamda Türkiye'de uygulanan politikalar ve diplomasi girişimleriyle küresel ve bölgesel olumsuzlukları büyük ölçüde bertaraf etmiş ve etmeye devam eden bir Türkiye görmekteyiz. 2024 yılı boyunca küresel düzeydeki dezenflasyon odaklı sıkılaşmanın, dış talepte neden olduğu zayıflama ve jeopolitik gerilimlere karşın Türkiye ekonomisinde ılımlı büyüme görünümü sürdürülmektedir. Küresel koşulların sürekli değişen baskısına rağmen büyüme kompozisyonu daha dengeli bir yapıda ve istikrarını önleyen politika çerçevesiyle uyumlu bir patikada seyretmiş, 2024 yılı genelinde yüzde 3,3 oranında gerçekleşerek kesintisiz büyüme eğilimi devam etmiştir.

2023 yılında milli gelirimiz Türkiye Yüzyılı'na girerken 1,1 trilyon dolara yükselerek ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşmıştır. Ekonomik büyüklüğümüz, 2024 yılı itibarıyla 1,3 trilyon doların üzerine çıkmıştır. Türkiye'nin büyüme performansıyla kişi başına düşen milli gelirimiz de artmış ve 2024 yılı itibarıyla 15.325 dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu yıl sonu itibarıyla kişi başı milli gelirin 17.748 dolara ulaşması beklenmektedir.

2024 yılında küresel ve bölgesel konjonktürdeki değişmelere rağmen temel makroekonomik göstergelerdeki öngörü ve hedeflerin büyük oranda gerçekleştiğini memnuniyetle görmekteyiz. İlk olarak, öngörülen takvimle uyumlu olarak dezenflasyona geçiş sürecindeki bir yıllık dönem tamamlanmış, dezenflasyon süreci, 2024 yılı haziran ayından itibaren başlamış, 2024 yılı sonunda yıllık TÜFE artış oranı yüzde 44,4 seviyesine gerilemiştir. Eylül 2025 itibarıyla da 2024 yılı sonuna kıyasla 11,1 puan azalarak yüzde 33,3 seviyesine inmiştir. Bu durum, dezenflasyon sürecinin etkili olmaya başladığını göstermektedir. Önümüzdeki aylarda bu veriler ışığında bu eğilimin sürmesi ve yıl sonunda enflasyonun OVP hedeflerine uyumlu olarak daha düşük seviyelerde gerçekleşmesini bekliyoruz. Enflasyonla mücadele, kalıcı refahın artırılması ve gelir dağılımında adaletin güçlendirilmesi yönünde Hükûmetimizin kararlılık gösterdiği önemli bir alandır. Enflasyon oranında sağlanacak istikrarlı düşüşle birlikte gelir dağılımında daha dengeli bir yapı oluşacak ve vatandaşlarımızın yaşam standartları daha dengeli bir yapıya kavuşacaktır. Bu süreçte, hayat pahalılığının olumsuz etkilerini hafifletmeye yönelik sosyal politikalar sürdürülürken üretim ve istihdam odaklı yapısal dönüşüm adımlarına hız verilmiştir. Türkiye, bu bütçeyle ekonomisini daha dirençli, daha verimli, daha kapsayıcı bir yapıya dönüştürme kararlılığını her koşulda sürdürüleceğini göstermektedir.

Büyüme kompozisyonundaki dengelenmeyle beraber cari işlemler dengesi beklentilerinin de altında gerçekleştiğini görüyoruz. Bu durumda 2025 yılında küresel ticarette artan korumacılık eğilimlerine ve zayıf dış talep koşullarına rağmen ihracatımızdaki yükseliş eğilimi etkili olmuştur. 2025 yılının Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız 269,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. İhracatımızın teknolojik yapısı önemli bir gelişme göstererek daha yüksek katma değerli bir yapıya doğru ilerlemektedir. 2025 yılı Ocak-Ağustos döneminde ihracatımızın yüzde 94,5'ini oluşturan imalat sanayisinde orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı öne çıkmaktadır. İmalat sanayi ihracatımız ocak-ağustos döneminde yüzde 4,4 oranında artarken, orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı bu dönemde yüzde 10,7 oranında artmıştır. Söz konusu yüzde 4,4 oranında büyümenin neredeyse tamamı orta ve yüksek teknoloji grubunda yer alan ürünlerin ihracatından kaynaklandığı görülmekte ve önemlidir. 2025 yılı sonunda 273,8 milyar dolarla bir önceki yılın üzerinde bir ihracat performansına ulaşmak hedeflenmekte. 2026 yılında küresel ticaretteki fırsatlardan azami ölçüde faydalanılarak ihracatımızı 282 milyar doların üzerine çıkararak dünya mal ihracatından aldığımız pay daha yüksek bir seviyeye taşımak istenmektedir.

İktisadi faaliyetlerdeki dengelenme eğilimine rağmen istihdam alanında son bir yılda, istihdam, güçlü artışını sürdürerek işsizlik oranında önemli düzeyde gerilemeler söz konusu olmuştur. Makro ekonomik boyuttaki bu gelişmelerle birlikte ülkemizin AB tanımlı genel yönetim borç stokunda da millî gelire oranla düşüşler görülmektedir. 2023 yılı sonunda yüzde 28,2 olarak gerçekleşen borç stokunun gayrisafi mili hasılaya oranı 2024 yılı ikinci çeyreğinde 25,1'e, 2025 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 24,1'e kadar gerilemiştir. Bu verileri memnuniyetle takip ediyoruz.

2025 yılında yüzde 3,6 olarak gerçekleşmesi öngörülen bütçe açığının millî gelire oranının 2026 yılında biraz daha iyileşerek yüzde 3,5 olarak öngörüldüğünü görmekteyiz. Deprem harcamaları hariç ise, bu oranın 2025 yılında yüzde 2,8 olarak beklenmesi, 2026 yılında yüzde 2,7 olarak gerçekleşeceği düşünülmektedir. Bu çerçevede, 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinde bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar lira, bütçe gelirlerinin 16 trilyon 216 milyar lira olacağı öngörülmektedir. Deprem nedeniyle bütçe açıklarında yaşanan konjonktürel artış sonrasında bütçe açığını yeniden düşük seviyelere yaklaşmasını takip edeceğiz.

Bu bütçemiz, bir taraftan depremlerin yol açtığı hasarların giderilmesi, afet risklerinin azaltılması ve afetlere dayanıklı şehirlerin inşasına kaynak ayırırken, diğer taraftan, mali disiplini kararlılıkla uygulamaya devam edeceği görülen bir bütçedir. 2025 yılı bütçesinin her zaman olduğu gibi milletimizin hiçbir ferdini geride bırakmayan tüm vatandaşlarımız gözeten ve koruyan bir anlayışla hazırlandığını görmekteyiz. Bu bütçe aslan payını yine eğitime ayırmış, eğitim bütçesi 2026 yılında 2 trilyon 896 milyar liraya yükseltmiştir 2026 yılında. 2002 yılında bütçeden ayrılan pay 9,4 seviyesindeyken bugün bu oran 15,3'e ulaşmıştır."

“BUNLARI MEMNUNİYETLE GÖRMEKTEYİZ”

Sağlık ve diğer alanlarda da Türkiye'nin gelişim kaydettiğini ifade eden Erdem şu görüşleri paylaştı:

"Yine, sağlıktaki gelinen nokta ve diğer alanlardaki gelişmeleri hep beraber izliyoruz. Başta engelliler, yaşlılar, ekonomik yoksunluk içerisinde bulunan çocuklar olmak üzere ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı hedefleyen sosyal yardım programına yönelik bir bütçenin 2026 yılında 917 milyar lira ayırdığını, bütçeden bu rakamın çıkarıldığını görüyoruz. 2002 yılında yüzde 0,4 düzeyinde olan bu sosyal yardım ve harcamalar 2026 yılında yüzde 1,2 seviyesine çıkarılmıştır. Görüşmekte olduğumuz bu bütçede 2026 yılında; ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık prim giderleri için 157 milyar lira, 65 yaş üstü yaşlıların, bakım ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımız için 106 milyar lira, engelli vatandaşlarımızın evde bakım desteği amacıyla 90 milyar lira, engelli vatandaşlarımızın eğitim desteği için 56 milyar lira, doğum yardımı ödeneği olarak 44 milyar lira, sosyal konut finansmanı desteği amacıyla 100 milyar lira, ekonomik yoksunluk içinde olan çocuklarımızın aileleri yanında yetişmelerine imkân sağlayan sosyoekonomik destek ödemeleri için 23 milyar lira, koruyucu aile uygulaması kapsamında yaklaşık 3 milyar lira kaynak ayrıldığını memnuniyetle görmekteyiz.

Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Hükûmetimiz bir taraftan enerji maliyeti artışlarını vatandaşlarımıza yansıtmamaya gayret ederken diğer taraftan enerji yatırımlarımızı artırarak arz güvenliğimizi güçlendirmiştir. Vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gazı daha ucuza kullanabilmeleri için 2026 yılı bütçemizde 373 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Hâlihazırda faturalarda mesken aboneleri için doğal gazda yüzde 43, elektrikte düşük kademede yüzde 57 oranında devlet desteği sağlanmaktadır."

"BU BÜTÇENİN İYİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ"

2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 86'sının faize gittiğini belirten Erdem, bugün bu rakamın yüzde 14 seviyesinde olduğunu kaydederek şu ifadelerde bulundu:

"2026 yılı bütçesinde tarıma toplam 888 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Yine, özel sektör öncülüğünde büyüme stratejimizi sürdürüyoruz. Bu amaçla da reel kesim destekleri için bütçeden 493 milyar lira ödenek öngörülmüş. Yine, işveren prim ödemeleri için 283 milyar lira, Halk Bankası esnaf kredileri süspansiyon desteği için 70 milyar lira. Birçok kalemde bu desteklerin devam ettiğini görmekteyiz. Yirmi üç yıl boyunca Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde durmadan ve yorulmadan gerçekleştirilen çalışmalar ve hayata geçirilen yatırımlar sonunda kişi başına gelirimiz yaklaşık 3.500 dolardan 15.500 dolara çıkmış, 2025 yılı sonuyla da biraz önce de bahsettiğimiz gibi 17.800 dolarlar seviyesine ulaşacağını görmekteyiz.

Bütçenin geneli üzerinde birçok ifadeler oldu. Biz bu bütçenin iyi olduğunu görüyoruz. Yirmi üç yıldır bu halkın aralıksız desteğiyle ve tarihte görülmemiş şekilde 23'üncü bütçesini hazırlayan bir Hükûmetin içinde olduğu bir ittifakız. Bu noktada eleştirilerin de bu milletin destekleriyle devam eden bir Hükûmete olduğunun da bilinmesi lazım.

2002'de vergi gelirlerinin yüzde 86'sı faize gidiyordu. O günleri unuttuk. Bunu biz 2017'lerde yüzde 10'a indirdik, şimdilerde 14'lerde. Daha düşük olması istenmez mi? Tabii istenir. Dünyada faiz ödemesi olmayan bir ülke mi var? Amerika'nın 2023 yılını hatırlıyorum, 1 trilyon dolardı ve dünyada borçluluk oranı bugün yüzde 20'ler civarına inmiş başka bir ülke yok, hem gelişmekte hem artan, bunları görmek zorundayız.

Türkiye'nin tek riski terör örgütleri değil, coğrafyadaki risklere karşı da savunmasını güçlü tutması gerekmektedir ve bunun için artık kendi tankıyla, kendi uçağıyla, kendi askerî gücüyle yüzde 80'lerin üzerinde yerlilik oranına varan bir ülkeden bahsediyoruz. Bu yirmi üç yılda havaalanlarıyla 30 milyon yolcu sayısından 250 milyonların üzerine çıkmış bir ülkeden bahsediyoruz. Sadece tünel kapasitesi Artvin'de yapılan kadar bir ülkeden bugün binlerce kilometre tüneller, geçitlerle önemli bir yol alındı. OSB sayısı 369'a çıktı.

Kısacası, yüzlerce sayacağımız iyi gelişme var. Eksikler yok mu, kötü veriler yok mu? Bunlar da var. Bunların da iyileşmesi için hep birlikte tabii ki dikkat edeceğiz, takip edeceğiz. Ben hep diyorum, iyi var, daha iyi var, çok daha iyi var. Çok daha iyi bir bütçe ve Türkiye için hep birlikte çalışacağız."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *