AK Parti Konya Milletvekili ve TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı (ICCI) Enerji Ödülleri, Uluslararası Çevre İletişim Zirvesi ve Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri programlarına katıldı.
Altunyaldız’ın katıldığı programlarda yaptığı konuşmalardan satırbaşları şu şekilde:
“Dünyanın içinden geçtiği dönüşüm süreci, ülkemizin önüne tarihi fırsatları sunuyor. Eğer bu fırsatları değerlendirmek için hazır olursak, üreticilerimiz daha nitelikli bir beceri setine, ihracatçılarımız daha yüksek rekabetçilik gücüne sahip olabilecek. Eğer bu sürece hazır olamazsak, üretimde yeşil dönüşüm sürecinin gerekleriyle, ticarette sınırda karbon mekanizmasının ülkemiz için yılda 8 ila 10 milyar dolara ulaşması öngörülen maliyetleriyle karşı karşıya kalacağız.
Değişen oyun kuralları Türkiye’nin önüne tarihi bir fırsat sunuyor. Türkiye yeni dönemin en önemli üretim ve tedarik merkezi adayı. Yeşil dönüşüm ile birlikte sanayideki dönüşümü gerçekleştirmeye adayız. Gümrük Birliği, Avrupa’ya olan yakınlığı, güçlü üretim kabiliyetlerimiz, işgücü potansiyelimiz, adaptasyon hızımız, geçmişten gelen en önemli ticaret partneri olma özelliğimiz tedarik zincirindeki kayma da bizi cazibe merkezi haline getiriyor.
Biz yaşadığımız çevreyi ve tabiatı ecdadımızdan miras, çocuklarımızdan ve torunlarımızdan ise ödünç aldık. Dünyamızın sürdürülebilirliği ve temiz bir yaşam ortamı için iklim değişikliğiyle mücadele daha önce hiç bu kadar gerekli olmamıştı. Ancak şimdiye dek atılan adımlar maalesef şunu gösteriyor: insanlık İklim Krizi ile mücadeleyi yeteri kadar kararlı bir şekilde hayata geçiremiyor. Doğru ve etkili yapıldığında dünyayı dönüştürecek etkin iletişim stratejilerinin ve politikasının hayata yeteri kadar geçememesi, planlanan birçok adımın gerçeğe dönmesinin önündeki en büyük engel. İşte o yüzden diyoruz ki, sürdürülebilir kalkınma, yeşil dönüşüm ve iklim değişikliği şimdi etkili bir iletişim işi.
Gelişmiş ülkelerin Sanayi Devrimi’nden bugüne kadar büyüme ihtirasları için doğal kaynakları hiçe saymasının cezasını bütün bir dünya ortak şekilde ödememeli. Kim ki doğal kaynakları umarsızca tüketiyor, kim ki dünyayı kirletiyor, sorumluluğunu da üstlenmeli, zararı da tazmin etmeli. Sorunu net bir şekilde çizerek çözüme ivedilikle ulaşmak için bu ilkenin öneminin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Biliyorsunuz ki geçtiğimiz haftalarda 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, yani bildiğimiz adıyla COP27 toplandı. Küresel ekonominin %90’ını oluşturan ülkelerin yeryüzünün ısınmasını ve sera gazı emisyonunu yavaşlatma taahhütleri verdiği ancak aynı yıl atmosferdeki sera gazı emisyonunun rekor kırdığı 2021 yılından sonra COP27’den beklenti büyüktü. Ancak bir nevi dağ fare doğurdu diyebiliriz.
Rekor kıran sera gazı emisyonuna baktığımızda %70’ten fazlasının enerji sektöründen kaynaklandığını görüyoruz. O halde enerjide köklü bir paradigma değişimi gerekiyor. Yeni enerji üretim teknolojileri, depolama, batarya, akıllı şarj gibi yenilikçi teknolojiler enerjideki dönüşümün itici unsurları. Önümüzdeki dönemde enerji sektöründe birlik ve beraberlik ile gerçekleştireceğimiz dönüşüm sürecinde, iklim değişikliğine duyarlı, sürdürülebilir ve verimli bir enerji dönüşümünü odağımıza alacağız.”