Konya, Türk edebiyatının farklı dönemlerinde hem tarihsel hem kültürel kimliğiyle romanlara konu olmuştur. Her yazar, Konya’yı kendi anlatı evrenine göre şekillendirmiş; kimi zaman şehir bir mekân olarak, kimi zaman da düşünsel bir arka plan olarak metinlerde yer almıştır.
AHMET HAMDİ TANPINAR: “SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ” VE “BEŞ ŞEHİR”
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deneme-anı türündeki eseri Beş Şehir’de Konya, ruhani yönüyle, özellikle de Mevlâna çevresinde şekillenen maneviyatıyla anlatılır. Tanpınar’a göre Konya, sadece bir şehir değil; medeniyetin, irfanın ve Anadolu’nun derin geçmişinin bir temsilidir.
Konya, Tanpınar’ın gözünde bir zamanlar Selçuklu başkenti olmasıyla hem siyasî hem kültürel bir merkezdir. Şehir; çinileri, türbeleri, camileri ve özellikle Mevlâna ile anılan mistik atmosferiyle tasvir edilir.
Tanpınar, Konya’yı “bir rüyanın içinden geçer gibi” anlatır. Dingin, içe dönük, zamanı kendine özgü yaşayan bir şehir olarak betimlenmiştir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU :“NUR BABA” VE “YABAN”
Yakup Kadri’nin doğrudan Konya’da geçen bir romanı olmasa da, özellikle Yaban romanında Konya coğrafi bir referans olarak anılır. Romanın geçtiği İç Anadolu köyleriyle Konya arasında kültürel benzerlikler kurulur.
Yaban romanında Konya, taşranın sessiz, içine kapanık, geleneksel yapısına sahip bir bölgesi olarak geçer. Şehir, modernleşme ile halk arasındaki mesafenin bir simgesi olarak anılır. Yazar, Konya’dan doğrudan bahsetmese de, şehrin yer aldığı coğrafya, anlatının içine kırsal hayatın bir parçası olarak girer.
SABAHATTİN ALİ: “KAĞNI” VE “KAMYON” (ÖYKÜLER)
Sabahattin Ali'nin öykülerinde Anadolu kasabaları ve şehirleri sıkça sahne alır. Özellikle “Kamyon” öyküsünde Konya açıkça geçer. Bu öyküde şehir, bir geçiş noktasıdır.
“Kamyon” öyküsünde Konya, kamyonla yapılan bir yolculukta durulan, kısa süreliğine temas edilen bir şehir olarak geçer. Konya burada, yazarın Anadolu halkının yaşam mücadelesini anlattığı daha büyük bir çerçevenin durağıdır. Şehir, sade, sessiz ve geçici bir görüntüyle yansıtılır.
AHMET ÜMİT: “BAB-I ESRAR”
Ahmet Ümit’in Bab-ı Esrar romanında Konya, romanın ana mekânıdır. Yazar, şehri hem günümüz Türkiye’si hem de Mevlâna döneminin izlerini taşıyan çift katmanlı bir sahne olarak kullanır.
Konya, bu romanda hem modern şehir yapısıyla hem de tarihî kimliğiyle yer alır. Mevlâna Müzesi, Şems-i Tebrizî’nin türbesi, dar sokaklar, geleneksel evler ve şehirdeki tasavvuf havası detaylı biçimde anlatılır.
Yazar, Konya’yı hem fiziksel bir mekân hem de ruhsal bir yolculuğun başlangıç noktası olarak işler. Şehir, geçmiş ve bugün arasında köprü kuran bir mekân olarak metne yerleşir.