2018'de Müslüman olmuş ve Sinéad O’Connor ismini değiştirerek Şüheda Sadakat Davitt ismini almıştı. 2023 yılında 56 yaşında hayatını kaybetmişti. Ardında sadece müzik değil, aynı zamanda güçlü bir duruş ve derin bir manevi yolculuk bıraktı. Şüheda Sadakat Davitt,“Tüm kutsal metinleri okudum ve beni İslam’a götürdü” diyen O’Connor, bu dönüşümün kendisi için bir “eve dönüş” olduğunu ifade etmişti.
Variety’nin aktardığı bilgilere göre, yapım şirketleri IE:Entertainment, Nine Daughters ve See-Saw Films projeyi üstlenirken, yönetmen koltuğunda Josephine Decker oturacak. Senaryoyu ise Stacey Gregg kaleme alıyor. Film, sanatçının sahnedeki cesur duruşunu ve kültürel tabulara karşı verdiği mücadeleyi beyaz perdeye taşıyacak.

Sinéad O’Connor, 1987’de yayımlanan ilk albümü The Lion and the Cobra ile müzik dünyasına adım attı. Ancak onu dünya çapında tanıtan parça, 1990’da Prince’in yazdığı “Nothing Compares 2 U” oldu. Bu şarkı, I Do Not Want What I Haven’t Got albümüyle birlikte listeleri alt üst etti ve O’Connor’a Brit ve Grammy ödülleri kazandırdı.
Müzik kariyerinde sadece popüler şarkılarla değil, aynı zamanda politik ve toplumsal mesajlar içeren eserlerle de öne çıktı. “Black Boys on Mopeds”, “Drink Before the War”, “Mandinka” ve “This Is to Mother You” gibi parçalar, onun hem bir sanatçı hem de bir aktivist olarak kimliğini yansıttı.
PROTESTO VE CESARET: “GERÇEK DÜŞMANLA SAVAŞIN!”
1992 yılında Saturday Night Live programında canlı yayında Papa II. Jean Paul’ün fotoğrafını yırtarak “Gerçek düşmanla savaşın!” diyen O’Connor, Katolik Kilisesi’ndeki çocuk istismarı skandallarına dikkat çekmişti. Bu eylem, kariyerinde dönüm noktası oldu ve onu hem eleştirilerin hem de desteklerin odağına taşıdı.
Connor’ın hayatı daha önce Kathryn Ferguson tarafından yönetilen Nothing Compares adlı belgeselle anlatılmıştı. 1987–1993 yılları arasındaki yükselişini konu alan film, Sundance Film Festivali’nde büyük övgü aldı ve Showtime aracılığıyla dünya çapında izleyiciyle buluştu.
Yeni biyografi filmi ise sanatçının gençlik yıllarını, müzikle tanışmasını, ün kazanmasını ve inanç yolculuğunu daha geniş bir perspektifle ele alacak. Yapımcılar, O’Connor’ın sadece bir pop yıldızı değil, aynı zamanda bir protest sanatçısı olduğunu vurguluyor.