Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Mete Memiroğlu başkanlığındaki kazılar, Konya’nın erken dönem Hristiyanlıkta ne kadar önemli bir rol oynadığını gözler önüne seriyor.
Konya’nın Meram ilçesi sınırlarında, Hatunsaray ve Botsa mahalleleri arasında yer alan Lystra Antik Kenti, yürütülen kazı çalışmalarıyla birlikte Hristiyanlık tarihi açısından taşıdığı büyük önemi yeniden hatırlatıyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Mete Memiroğlu başkanlığında, 2024 yılında başlayan arkeolojik kazılar, bölgenin erken dönem Hristiyan dünyası açısından taşıdığı kritik rolü ortaya koyuyor.
Yaklaşık 25 yıldır Konya bölgesinde Erken Hristiyanlık ve Bizans sanatları üzerine araştırmalar yürüten Doç. Dr. Memiroğlu, Lystra'nın, Hristiyanlık tarihinde özel bir yere sahip olduğunu belirterek “Lystra, Aziz Paulus’un dört büyük yolculuğundan üçünde doğrudan uğradığı, Hristiyanlığı yaymak için mucizeler gerçekleştirdiği ve bir Hristiyan cemaati kurduğu önemli bir kenttir. Paulus’un mucizesiyle bir yatalak yürümüş, halk onu tanrı zannetmiştir. Bu olay, Lystra’yı inanç tarihinde eşsiz kılıyor.” dedi.
Konya'nın günümüzde İslam dünyasıyla özdeşleşmiş bir şehir olduğuna dikkat çeken Memiroğlu, “Bugün Mevlana ile tanınan Konya, maneviyatı her dönem yüksek bir şehir olmuş. Antik dönemde de aynı şekilde Hristiyanlığın hızla benimsendiği, derin bir inanç kültürüne sahip bir yerdi. Bu da Konya’nın geçmişten bugüne inançların merkezi olduğunu kanıtlıyor.” Antik dönemde bu toprakların güçlü bir Hristiyan kimliğine de sahip olduğunu vurguladı.
Kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Büyükşehir Belediyesi, Meram Belediyesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi iş birliğiyle yürütülüyor. Çalışmalarda şu ana kadar antik kentin ana kilisesi gün yüzüne çıkarıldı. Lystra’da Aziz Paulus’un öğrencisi ve manevi oğlu olarak bilinen Timothy’nin de yetiştiği ve daha sonra önemli bir dini lider haline geldiği tarihi kaynaklarla biliniyor.
Bölgenin turizm potansiyeline de dikkat çeken Memiroğlu, “Aziz Paulus’un uğradığı her kent bugün dünyada birer turizm destinasyonu. Lystra, bu bağlamda hâlâ keşfedilmeyi bekleyen çok kıymetli bir yer.” Lystra'nın gelecekte inanç turizmi açısından önemli bir merkez haline gelebileceğini belirtti.
Lystra’da ilk kez sistematik kazıların yürütülmesiyle, büyük boyutlu tarihi eserlerin kaçırılmadan korunduğu belirtiliyor. Ancak geçmişte bazı küçük eserlerin özellikle yabancı koleksiyonerler tarafından yurt dışına çıkarıldığı da biliniyor. Avustralya’daki bir katedralde Lystra’ya ait antik sikkelerin sergilendiği ifade ediliyor.

Kazıların ilerleyen yıllarda Lystra’da adı geçen Zeus Tapınağı ve diğer yapıları da ortaya çıkaracağı düşünülüyor. Aynı zamanda, Rönesans sanatçısı Raphael’in, Listra’da yaşanan mucize sahnesini konu alan tablosunun dünya sanat tarihinde özel bir yere sahip olduğu ve bölgenin sanatsal etkisinin Batı kültürüne kadar uzandığı da belirtiliyor.