Yönetimde ölü at teorisi
Liderlik konusunda harika bir teori olan ölü at teorisi, gelişmekte olan toplumların en büyük problemidir. Zira insan kaynakları kıttır ve mecburen ölü atlar ortaya çıkmaktadır. Liderler ya da liderlik edenler için ölü at teorisi basit ancak etkili dersler verir. Eski bir deyim vardır "Eğer bindiğin atın öldüğünü fark ettiysen, yapılacak en iyi şey inmektir" diye. Ancak birçok kurum, attan inme yerine ölü atı sürmeye devam eder. Böylece bu kurumlarda ciddi yönetimsel hatalar meydana gelir. Ölü at sadece yönetimde değil, fikirde, sanatta, adalette, yatırımda, üretimde aklınıza gelen her alanda meydana gelebilir. Eğer at öldüyse ya da ölüyorsa, bunu anlamayan, anlayamayan, anlamak istemeyen yönetim ise; Personeline daha sert kırbaç vurur, atı hareket ettirmek için daha fazla baskı yapar. Ancak bunlar bir işe yaramaz, çalışanlar mutsuz olur. İşletmeler komiteler kurarak atı incelemek ve analizler yaparak, uzun toplantılar ile atı canlandırmaya çalışırlar. Oysa at ölmüştür, kimse bunu dillendirmek istemez.
Çalışanlara "ölü atları nasıl sürecekleri" konusunda eğitimler verirler. Bunlar da boş çabalardan başka bir şey değildir.
En sık yapılan hata ise isim değiştirerek atın adını "yüksek enerjili at" gibi havalı bir isme dönüştürmektir. Bunun da atın canlandırılmasında bir faydası bulunmamaktadır.
Sık yapılan hatalardan birisi de yöneticisinin terfi ettirilmesidir. Oysa atı daha üst pozisyona getirip "ilham versin" diye, bunu terfi ettirilen yöneticiden beklemek beyhudedir.
Diğer taraftan ölü atı sürmeye devam ettirmek, çalışanları yorar, kaynakları tüketir ve yenilikleri engeller. Bu nedenle liderler, işe yaramayan stratejileri, projeleri veya sistemleri zamanında bırakabilmelidir. Zararın neresinden dönülürse dönülsün kârdır.
Ölü at durumunda yöneticiler nasıl hareket etmelidir? Öncelikle dürüst bir değerlendirme yapılmalıdır. İşletmede, kurumda ya da örgütte hangi projeler "ölü at", hangileri "yaşıyor"? doğru tespit edilmelidir. İkinci ve en önemlisi verilere ve gerçekçi geri bildirimlere kulak verilmelidir. Yapılacak ilk iş ise hızlı karar almaktır. Projenin işe yaramadığı kesinse, "batık maliyet" tuzağına düşmeden o attan inmek gerekir. Böylece işletmede yeniliğe alan açılacağından yeni fikirler, uygulamalar ve denemeler gerçekleşecektir. Bu durum zirvede olan işletmelerde çok daha zordur. Zira zirveye çıkmak kadar orada kalmaya da çaba göstermek gerekir. Bu nedenle en çok zirvedeki işletmeler Ar-Ge yapar. Çalışanlarının yeni fikirleri denemekten korkmadığı bir kültür, işletmeleri başarıya götüren bir anahtardır. Aslında hataları da "öğrenme fırsatı" olarak görmek gerekir. Ölü atı sürmeye zorlayan ekipler, zamanla inisiyatif kaybeder. Bu durum ekibin motivasyonunu kaybetmesine neden olur.
Unutmamak gerekir ki çalışanlara "anlamlı" işler sunmak gerekir. Anlamsız işler sadece ekibi yormakla kalmaz, aynı zamanda işletmeye zaman ve değer kaybettirir. Bu bakımdan başarı, neyi, ne zaman bırakacağını bilmekle gelir. Yöneticiler, zamanı, enerjiyi ve yeteneği, geleceği inşa edecek alanlara kanalize etmekle yükümlüdür.
Bir atasözünde "zorla güzellik olmaz" denir. İş dünyasında da ısrarcı olmak her zaman erdem değildir. Yeri geldiğinde geri çekilmenin de gerekli olduğunu bilmek gerekir.
Ölü At Teorisini Uygulamanın Adımları 5 aşamadan oluşur. Birincisi ve en önemlisi farkına varmaktır. Uygulanan projenin veya stratejinin artık işe yaramadığını kabul etmek, yani yanlıştan dönmek önemlidir. Ne yazık ki birçok yönetici yanlış olduğunu bilse de geri dönmeyi zayıflık olarak görmektedir. Oysa yanlıştan geri dönmek zayıflık değil bilakis akıllılıktır. İkincisi ise elde edilen verileri doğru değerlendirmek ve objektif davranmaktır. Veriler yalan söylemez, eğer doğru değerlendirilirse işletmenin başarısına olumlu katkı sağlar. Özellikle geri bildirimler çok değerlidir ve bunun objektif olarak değerlendirilmesi sonucu işletmenin başarısına doğrudan etki eder. Üçüncü yol ise karar vermektir. Kararların doğru olması, zamanında verilmesi yanında hızlıca harekete geçip ve ölü atı terk etmek önemli olmaktadır. Dördüncü kural ise yenilik yapmaktır. Birçok işletmenin geri kalmasının başlıca nedeni yenilik yapmak / yapabilmektir. Çoğu yeni fikir ve stratejiler alt kademelerden gelir. Bu nedenle tabandan gelen istekleri ve yeni fikirleri de doğru değerlendirmek gerekir. Son olarak motivasyonu korumak ve çalışanları sürekli motive etmek, onlara anlamlı hedefler sunmak başarının anahtarıdır. İstekli ve gönülden gelen istekle çalışanlar başarıyı artırır. Birçok işletme çalışanlarına aidiyet hissi vermek için motivasyon çalışmaları yapar. Bu işletmelerin marka değerine yansır. Zira her işletme doğru insan kaynakları ile gelişir, büyür. Çalışanların isteksizliği hangi türden olursa olsun işletme faaliyetlerinin başarılı olmasını engeller. Yapılan bir araştırmaya göre müşterilerin bir ürünü almaktan vazgeçmesinin ardında satış elemanlarının hatalı davranışı olduğu rapor edilmiştir. Bu nedenle hangi işletme olursa olsun, aktif, verimli ve istekli çalışanlar ile başarıya ulaşır. Çalışanlara aidiyet vermek üzere işletmeler çalışmalar yapar, onları işletmenin stratejik hedeflerinin bir parçası haline getirir.
Ölü At Teorisi, liderlere esneklik, hızlı karar alma ve yenilikçilik konularında önemli dersler verir. Başarı, bazen " çok çabalamak" sonucu değil, "neyi bırakacağını bilmekle" gelir.