Konya
Parçalı bulutlu
4°
Aksaray
Kapalı
4°
Karaman
Parçalı az bulutlu
1°
Ara
reklam
Anadolu'da Bugün Konya Haberleri Saadet Konya'dan Kardeşlik Buluşması! Gündem: Ekonomi, yangınlar ve Gazze

Saadet Konya'dan Kardeşlik Buluşması! Gündem: Ekonomi, yangınlar ve Gazze

Saadet Partisi Konya İl Teşkilatı, Sarayönü Evcekaya’da düzenlenen "Kardeşlik Buluşması"nda bir araya geldi. İl Başkanı Mehmet Demirel, ekonomi, orman yangınları ve Gazze üzerine sert açıklamalarda bulundu.

Okunma Süresi: 7 dk

Saadet Partisi Konya Teşkilatı Kardeşlik Buluşması gerçekleştirdi. Buluşmada Saadet Partisi
Konya İl Başkanı Mehmet Demirel, ülke ve dünya gündemine dair birçok konuya değindi. Program, Sarayönü Evcekaya Piknik Alanı’nda düzenlendi.

Programa Saadet Partisi Konya İl Başkanı Mehmet Demirel, İl Müfettişi Ali Mücevher, Saadet Partisi Sarayönü eski Belediye Başkanı Salih Ülker, Saadet Partisi Sarayönü İlçe Başkanı Reşit Duran, Cansuyu Konya İl Temsilcisi İsmail Tozan, Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Konya Başkanı Latif Işık, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Bölge Başkanı Bahri Kırışık, Konya Millî Görüşçü Kuruluşlar (MİLKO) ve çok sayıda partili katıldı.

Programda konuşan Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Demirel şu ifadelere yer verdi:

"Ülkemizin durumu malum gerçekten çok sıkıntılı süreçlerden geçiyoruz. Bir alanda değil birçok alanda sıkıntılar var. Ekonomik darboğazla vatandaşlarımız sıkıntı yaşarken, kredi kartı borcu, kredi borcu, vatandaşa borcu, başka bir şeylere borcuyla mücadele ederken aynı zamanda çocuklarının rızkını dahi sağlayamazken, dedeler torunlarına, babalar çocuklarına, eşlerine mahcubiyet duyarken ülkede gerçekten çok sıkıntılı durumlar var. Dün Konya'mızda hafız bir kardeşimiz maalesef intihar etti. Düşünebiliyor musunuz? Hafızlığını yapmış, belirli bir seviyeye gelmiş ve araştırdığımızda sebebi ne biliyor musunuz? Herkese borcu var.

Bir ülkede ekonomi, ekonomik sıkıntı baş gösterdiği zaman, Allah esirgesin, dolandırıcılıklar artıyor. Fuhuş artıyor. Hırsızlıklar, kapkaç olayları artıyor. Baktığımız zamanda her gün maalesef gazete manşetlerinde bunları görüyoruz. Biz buradan yetkililere diyoruz insanları açlıkla terbiye etmeyin. Gelin bir çözüm üretin. Faize ödediğiniz paraları, bazı yatırımlarınızı bu milletin geçinebileceği bir kıvama çekin. Bu milleti zor durumda bırakmayın.

Malumunuz son zamanlarda ülkemizin birçok yerinde orman yangınları başladı. Tabii ki bunun altında hava şartlarının etkili olduğu gibi bazı ihmal ve bazı liyakatsizliklerin de etkili olduğu mutlaka araştırılmalı. Malumunuz, Salı günü 10 tane arkadaşımız bu konuda şehit oldu.

Şehitlerimizden bir tanesi de Konya’da Muharrem Can isminde bir kardeşimizdi. Muharrem Can makine mühendisliği okumuş, yüksek lisans yapmış, TUSAŞ’ta çalışan aynı zamanda da bir arama kurtarma ekibinin gönüllüsü olan bir kardeşimiz. Ancak orman yangını çıktığı zaman işinden izin alıyor ve gidiyor, “Benim de burada katkım olur” diye ormanı söndürme faaliyetinde bulunuyor. Ve burada da maalesef şehit oluyor. Diğer 9 arkadaşı gibi. Burada tabii ki orman yangınlarıyla ilgili ihmaller mutlaka araştırılmalı. Acaba bu kardeşlerimiz, on tane kardeşimizin böyle bir teknolojide, böyle bir çağda şehit olması gerekiyor muydu? Burada bir ihmal var mı? Yani teknolojinin bu kadar çok kullanıldığı bir zamanda bu kardeşlerimiz kurtarılamaz mıydı? Acaba orada bir liyakat eksikliği mi var? Bunların da mutlaka sorgulanması gerekiyor.

222.jpg

Gazze’de soykırım devam ediyor. Her gün onlarca kardeşimiz maalesef açlıktan hayatını kaybediyor. Bizim ülkemizin yöneticilerinden Gazze ile ilgili yapmasını beklediğimiz de bazı beklentilerimiz var. Bu beklentileri her zaman söylüyoruz. Ancak şu ana kadar maalesef reel bir adım atmadılar. Geçtiğimiz günlerde yapılan paylaşımı hepiniz görmüşsünüzdür. Tel Aviv’deki Türkiye Büyükelçiliğimiz taşındı diye, İsrail Büyükelçiliği bir Twitter’dan mesaj paylaşıyor. Demek ki biz İsrail’den daha büyükelçimizi dahi çekemedik.

İsrail’le her türlü ilişkilerimiz demek ki sonuna kadar devam ediyor. Doğru, silah taşıyan gemilerin devam ettiğini biliyoruz. Petrolün hâlâ akmaya devam ettiğini biliyoruz. Hâlâ Kürecik, İncirlik bizim içimizi acıtıyor, içimizi kan atıyor. Tabii ki bu işlerin karşısında biz şunu demekten kendimizi alamıyoruz: Siz acaba ne sözler verdiniz? Ne sözler verdiniz siz Amerika’ya, İsrail’e? Nasıl anlaşmalar yaptınız? Düşünebiliyor musunuz? Yani insanların içi parçalanırken bir petrolün vanasını bile kapatmak bu kadar zor geliyor. Ama biliyoruz bir sözleriniz var, bir anlaşmalarınız var. Vazgeçemeyeceğiniz, cayamayacağınız anlaşmalarınız var. Ama biz diyoruz ki gelin vazgeçin bu anlaşmalardan. Bunun karşılığında maddi bir yaptırım varsa biz bu yaptırımı Allah’ın izniyle karşılamaya karşıyız. Yeter ki oradaki bir tane kardeşimiz açlıktan ölmesin. Oradaki bir tane çocuk, bir tane kadın, bir tane yaşlının hayatına kastedilmesin.

Geçtiğimiz günlerde Saadet Partisi Milletvekillerimizin sunduğu bir oylama yapılıyor Türkiye Büyük Millet Meclisimizde bu teklifte şubat ayında Gazze’ye insanlık koridoru açılmasıyla ilgili bir teklif. Deniyor ki AK Parti’deki hükümeti yöneten arkadaşlarımıza: “Ya gelin bu teklifi biz vermeyelim. Çünkü siz muhalefetten gelen hiçbir teklifi kabul etmiyorsunuz. Bu teklif sizden gelsin. Gelin bu teklif sizden gelsin. Biz muhalefeti de yanımıza alıp destekleyelim bu teklifi. İnsani yardım koridoru açılsın” diyor.

Ama bekliyoruz, bekliyoruz, Haziran ayına kadar bu teklif maalesef Meclise gelmiyor. Meclise gelmeyince tabii ki biz aynı teklifi bu sefer kendimiz getirelim diyoruz. Bizim oradaki canhıraş 9 tane kardeşimiz Milletvekilimiz ciddi bir çalışma yaparak bu teklifi Meclise getiriyorlar. En acı taraf da orada çıkıyor ortaya biliyor musunuz? Önce bakıyorlar, Mecliste 40 kadar iktidar milletvekili var. Diyorlar ki, “Gazze’ye insani koridor açılsın.” Verdiğimiz teklif de bu. Şimdi bu teklifi biz verir vermez maalesef AK Parti’nin milletvekilleri akın akın Meclise gelmeye başlıyor. 173 tane milletvekili. Bakınız, AK Partili 173 tane milletvekili. Bunlar Meclise giriyorlar ve bunlar Mecliste ret oyu veriyorlar. Konu siyasi bir konu değil, ülkemizin millî birlik, bütünlük konusu. Gazze’deki kardeşlerimizin yaşamayla yaşamama arasında bir teklif bu. Muhalefet edilecek ya da iktidar edilecek bir konu değil. Bu konu ülkemizin ayrışması gereken bir konu değil. Bu konu birleşilmesi gereken bir konu.

Ancak bu yüz yetmiş üç milletvekilini sakın unutmayın kardeşlerim. Bunlar sadece haksızlığa “hayır” demiyorlar, zulme “evet” diyorlar. Soykırıma “evet” diyorlar. Meclise girip de kullanmış oldukları ret oyuyla. Ya siz neyin milletvekilisiniz? Siz kimden tarafsınız? Hangi zalimin yanındasınız siz? Siz niçin Meclistesiniz? Siz kimin tarafındasınız? Ama lafa geldiği zaman haktan, hukuktan bahsediyorsunuz. Adaletten, mazlumdan bahsediyorsunuz. Hani diyorsunuz ya “ümmetin lideri” diyorsunuz. Nerede bu ümmetin lideri? Nerede?

Ülkemizin İHA’larıyla, SİHA’larıyla, KAAN’larıyla biz gurur duyuyoruz. Bu ülke her şeyi üretmeli. Yerde yürüyeni de, denizde yüzeni de, havada uçanı da mutlaka üretmeli. Ve burada gurur duyduğumuz bir başka konu ne biliyor musunuz? Özdemir Bayraktar abinin oğlu Selçuk Bayraktar’ın BAYKAR’ın başında olması. Gurur duyuyoruz. Ancak biz buradan Selçuk Bayraktar’a bir şey söylemek istiyoruz. Bak Selçuk, sen bizim kardeşimizsin. Sen Milli Görüş kökenli bir ailenin evladısın. Milli Görüş asla zalimin yanında yer almaz. Milli Görüş asla mazluma karşı duranlarla birlikte yer almaz. Unutma, dünyanın en iyi silahlarını üretebilirsin. En iyi İHA’larını, SİHA’larını, savunma sistemlerini üretebilirsin. Dünyanın en güçlü silahlarını üretebilirsin.

Ancak senin ürettiğin silahlar, yapmış olduğun İHA’lar, SİHA’lar ya da savaş teçhizatları zalimin elinde mazluma karşı kullanılıyorsa, böyle bir şey asla kabul edilemez. İstanbul’da hafta sonu bu hafta içerisinde IDEF diye bir savunma sanayi fuarı düzenlendi. Maalesef Selçuk Bayraktar’ın şirketinin de bulunmuş olduğu savunma sanayide, biliyorsunuz, bunlar İtalyan Leonardo firmasıyla bir iş birliği yaptılar. İtalyan Leonardo firması kim biliyor musunuz? İsrail’in silah tedarikçisi maalesef. Onun için de biz bu kardeşimizi buradan bir kez daha uyarmak istiyoruz: Bak, dünyanı kazanmış olabilirsin. Ahiretini mahvetme. Şu ana kadar iyi bir şekilde gelmiş olabilirsin. Bu andan sonra zalimin yanında asla yer alma. Zalimler seni ancak cehenneme götürür. Bunu asla aklından çıkarma. Gömleğini çıkarmış insanlarla çok fazla bir arada olabilirsin. O insanlarla oturup kalkıyor olabilirsin. Ama Milli Görüşçü gömleğini bir an önce giy, bu sevdadan da bir an önce vazgeç. Bizim yerimiz mazlumların yanı. Zalimlerin yanı bizim yanımız asla olamaz."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *