Konya
Açık
3°
Aksaray
Az bulutlu
5°
Karaman
Az bulutlu
2°
Ara
reklam
Anadolu'da Bugün Konya Haberleri Kuraklığın sebebi ne? Konya halkı anlatıyor

Kuraklığın sebebi ne? Konya halkı anlatıyor

Konya Ovası kuraklıkla mücadele ediyor. Yeraltı suları hızla tükenirken, halk hem sorunun nedenlerini hem de çözüm yollarını arıyor. Susuzluk, artık sadece çiftçilerin değil, tüm kentin ortak derdi.

MUHABİR: Ayşe İrem Kihtir
Okunma Süresi: 4 dk

Yıllardır Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası, son dönemlerde artan kuraklık ve su kıtlığıyla gündemde. Özellikle yeraltı su seviyesindeki dramatik düşüş, tarım alanlarını ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Kuruyan göletler, çatlayan topraklar ve boşalan barajlar, kuraklığın etkilediği yerleri gözler önüne sererken, Karapınar'da açılan obruklar kuraklığın adete simgesi haline geldi.

Biz de Anadolu'da Bugün ekibi olarak mikrofonumuzu Konya halkına uzattık. Kuraklığın en çok hissedildiği bölgeleri ve bu sorunun çözümüne dair halkın ne düşündüğünü, nasıl önlemler alınması gerektiğini sorduk. Ortaya çıkan tablo, sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir krizin habercisi.

Çiftçilikle uğraşan vatandaş deneyimlerine dayanarak su kuyularından faydalanmanın nasıl kısıtlı hale geldiğini "Eskiden 60 metreden su çıkardı, şimdi 100, 150, 200 metreye iniyoruz. Her sene su daha da derine kaçıyor." sözleriyle aktardı. Su kuyularındaki azalmanın mal kaybına da yol açtığını belirten çiftçi, " Eskiden 3 defa sulamayla işi çözerdik, şimdi 5 defa suluyoruz aynı tarlayı. Sulama parası, elektrik parası, mazot derken belimizi doğrultamıyoruz. Bak mesela, bir üretim için eskiden 100 bin lira harcıyorduk diyelim, şimdi aynı işe 300-500 bin lira gidiyor. Aradaki fark az buz değil. Ürün desen para etmiyor. Buğday, arpa, pancar, ne ekersen ek… Girdi maliyeti aldı başını gitti, ama ürün fiyatı yerinde sayıyor." dedi.

Bir vatandaş su kıtlığına çözüm olarak kamusal park ve bahçelerin kapatılmasını önerdi. Vatandaşa göre bu alanların bir kazancı olmadığı kadar gereksiz bir harcama yükü var. Vatandaş, "Konya’da park bahçelerin biraz azaltılması lazım. Lale bahçesiymiş, lavanta bahçesiymiş, gül bahçesiymiş... Güzel görünüyor, tamam, ama bu dönemde doğru yatırımlar değil. Çünkü oraya verilen su halktan kısılıyor. O suyu biz tarlada kullanamıyoruz, vatandaş evinde zor su buluyor. Ama süs bahçelerine tonlarca su gidiyor." dedi.

Kuraklığından ardından art arda gelen su zamlarına değinen vatandaş, "Tonunu ister 100 milyon yap, istersen 1 lira yap, eğer boşa gidiyorsa bir anlamı kalmıyor. O yüzden suyu akıllı kullanalım. Tarıma verelim, ihtiyacı olana verelim. Bu şehrin, bu ülkenin geleceği için bu şart." diyerek zamlanan faturaların su israfında bir caydırıcılığı olmadığını belirtti.

ASIL MESELE TARIMDA

Çumra'da çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan vatandaş, "Seydişehir’de içme suyu %10’a düştü. Bu yüzden park bahçelerde su kullanımı, temizlik için su kullanımı yasaklandı. Çok doğru bir karar. Çünkü bir göl bile damlalardan oluşur. Ama şunu da unutmamak lazım peyzajda kullanılan su, tarımda kontrolsüz kullanılan suya göre çok küçük bir miktar. Asıl mesele tarımda." dedi.

Vatandaşa göre Konya'daki kuraklığın sebebi artan sıcaklıklar ve iklimde yaşanan dengesizlikler değil, mısır tarımında kullanılan yanlış yöntemlerdi. Türkiye'de suyun yanlış kullanımının, Cumhuriyet öncesine kadar uzanan bir geçmişi olduğunu ifade etti. Bu sorunun sadece kıtlık değil gıda güvenliğini de tehdit ettiğini iddia etti.

Vatandaş, su kıtlığının çözümü için bireysel mücadelenin dışına çıkılması gerektiğine değinerek "Devlet kurumlarının, Tarım Bakanlığı’nın, DSİ’nin topyekûn çalışmasıyla çözülebilir. Aksi halde bizi gerçekten açlık ve susuzluk bekliyor. Bunun ciddiyetinin farkında olmamız lazım."dedi.

Emekli öğretmen göre ise Konya'nın su potansiyeli hem yeterince kullanılmıyor hem de yanlış istifade ediliyor. Vatandaş çözüm önerisi olarak Göksu-Manavgat suyunun Konya'ya indirilmesini sundu. Öğretmen, " Bu konuda 15-20 yıldır konuşuluyor ama icraat yok. Öte yandan, kentte 15 yıldır her bahar lale ekiliyor. Bir ay yaşıyor, sonra başka bir çiçek. Sonra başka bir çiçek. Sadece görsellik için, bir ay seyredilecek lale için tonlarca su harcanıyor. Sonra o caddeler yıkanıyor, sulanıyor, taş gibi betonlar parlatılıyor. Ne fayda? Yani insanlar bir ay lale görse, hayatı mı değişecek? Bu ülkeye ne katkısı var? Su buraya harcanıyor, sonra dönüp çiftçiye kısıtlama getiriyorsun. Neyin kısıtlaması? Zaten su yok ki!" dedi.

Şu an kısıtlamaya yönelik önlemleri "Elimizde olanı bilinçli kullanmadık, şimdi olmayanı kısıtlamaya çalışıyoruz. Önlem çok önceden alınmalıydı. Şimdi çiftçiye yönelmek değil, tarım politikasını kökten düzeltmek gerekiyor." diyerek eleştirdi.

Konya halkının anlattıkları, susuzluğun sadece doğanın değil, insan eliyle yapılan hataların da bir sonucu olduğunu gösteriyor. Bilinçsiz su kullanımı, plansız tarımsal faaliyetler ve iklim değişikliği gibi etkenler bir araya gelerek krizi derinleştiriyor. Ancak halkın çözüm çağrısı net: daha sürdürülebilir politikalar, etkin denetim ve toplumsal farkındalık. Konya’nın susuzlukla mücadelesi, sadece bu bölgenin değil, tüm Türkiye’nin ortak sorunu haline gelmiş durumda. Bu nedenle atılacak her adım, geleceğimizin suyla var olabilmesi için büyük önem taşıyor.

Yorumlar
k
kudret tosun 4 ay önce
köylüler yıllardır vahşi sulama yaptılar,şimdi de ağlıyorlar,hatan hukuktan bi haber vicdansızlar,zaten faiz belasından iki yakaları da bir araya gelmedi,faizci gidiler
BEĞENME
0
CEVAPLA