Yapay zeka sistemlerinin, özellikle büyük veri merkezlerinin çalışması için devasa miktarlarda suya ihtiyaç duyduğu biliniyor. Uzmanlara göre, yapay zekaya verilen her komut yaklaşık 2-5 litre su tüketiyor. ChatGPT gibi popüler yapay zeka araçları ise günde 148,2 milyon litre su harcayabiliyor. Bu miktar, yaklaşık 978 bin küvet dolusu suya denk geliyor.
Dünyada veri merkezlerinin yoğun olarak kurulduğu bölgelerin büyük bölümü, hali hazırda yüksek su stresi yaşayan alanlar. Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından biri olan Konya Ovası da yıllardır su kaynakları yetersizliği ile mücadele ediyor. Peki, hızla büyüyen yapay zeka pazarının veri merkezleri, Konya gibi su kaynakları zor durumda olan bölgelerde yer alıyor mu? Eğer öyleyse, bu dijital talep bölgenin su krizini daha da derinleştirebilir.
KONYA’NIN SU KAYNAKLARI YAPAY ZEKA MERKEZLERİYLE TEHDİT ALTINDA MI?
Türkiye’nin su stresi yaşayan önemli bölgelerinden Konya, teknoloji dünyasındaki gelişmelerle birlikte yeni bir riskle karşı karşıya olabilir: Yapay zeka destekli veri merkezlerinin artan su tüketimi. Peki, Konya’da bu tür veri merkezleri bulunuyor mu ve su kaynakları ne kadar tehlikede?
Yapay Zeka ve Veri Merkezleri: Su Krizinin Yeni Yüzü
Yapay zeka sistemleri için gerekli olan veri merkezleri, sunucuların yüksek ısı üretmesi nedeniyle yoğun su kullanımı gerektiren soğutma sistemlerine dayanıyor. Her ne kadar teknoloji şirketleri veri merkezi lokasyonlarını belirlerken enerji maliyeti ve gayrimenkul fiyatlarını ön planda tutsalar da, suyun bölgesel kıtlığı çoğu zaman yeterince dikkate alınmıyor. Bu nedenle veri merkezlerinin büyük bir kısmı su stresi altında olan bölgelerde yer alıyor.
ABD’de yapılan araştırmalara göre, 2028 yılına kadar sadece su stresi yaşanan bölgelerde 59 yeni veri merkezi açılması planlanıyor. Türkiye’de ise benzer bir eğilimin olup olmadığı henüz şeffaf şekilde paylaşılmıyor.

Konya’da Durum Ne?
Konya, Türkiye’nin en büyük ovalarından biri ve ciddi su kıtlığı yaşayan bir bölge. Ancak resmi kaynaklarda veya teknoloji yatırımları listelerinde şu an için Konya’da büyük ölçekli yapay zeka veya veri merkezi yatırımlarına dair net bir bilgi bulunmuyor. Bu, bölgedeki su krizinin henüz veri merkezlerinden kaynaklanmadığını gösterse de, teknolojik yatırımların artmasıyla riskin yakın gelecekte artabileceğine işaret ediyor.
Su Tüketiminin Arkasındaki Paradoks
Teknoloji devleri, karbon ayak izlerini azaltmak ve suyu geri kazandırmak için çeşitli taahhütlerde bulunuyor. Microsoft’un kapalı devre soğutma sistemleri ya da Amazon’un atık su kullanımı gibi yenilikçi çözümler öne çıkıyor. Ancak bu teknolojiler, enerji tüketimini artırarak başka çevresel sorunlar yaratabiliyor.
Öte yandan veri merkezlerinin kullandığı enerjinin önemli bir kısmı, su sıkıntısı çeken bölgelerdeki enerji santrallerinden geliyor. Yani yapay zekanın su tüketimi sadece doğrudan değil, dolaylı olarak da bölgesel su krizlerine katkıda bulunuyor.
Şeffaflık ve Gelecek İçin Gerekenler
Uzmanlar ve çevre aktivistleri, teknoloji şirketlerinin veri merkezlerinin su tüketimi konusunda daha şeffaf olmalarını istiyor. ABD’de bile veri merkezlerinin su kullanımıyla ilgili bilgiler genellikle kamuya kapalı. Bu durum, yerel yönetimlerin ve toplumun su kaynakları yönetimini planlamasını zorlaştırıyor.
Konya’da ve benzeri su stresi altındaki bölgelerde, veri merkezi yatırımlarının artması halinde, mevcut su kaynakları üzerinde ciddi bir tehdit oluşabilir. Bu da hem tarımsal üretimi hem de günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir.
Yapay zeka teknolojilerinin sürdürülebilir kullanımının sağlanması için, sadece elektrik ve karbon ayak izi değil, su tüketimi konusunda da acil çözümler geliştirilmesi gerekiyor. Yoksa dijital çağın su faturası, Konya gibi kritik bölgelerde büyük bir krize dönüşebilir.