66 Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği, tarihi ve kültürel değerleriyle bu yıl da ziyaretçilerini büyülüyor. Şenlik kapsamında hayata geçirilen Nasreddin Hoca Mizah Yolu, Akşehir’in geçmişine açılan bir zaman kapısı olarak adeta açık hava müzesine dönüştü.
Akşehir Belediyesi tarafından Çınaraltı Meydanı, Seyyid Mahmut Hayrani Türbesi ve Ermeni Hamamı arasında kurulan bu özel rota, ziyaretçilerini 13 yüzyıl Akşehir’ine götürüyor. O dönemin mimarisi, günlük yaşamı ve meslekleri, geleneksel kıyafetler içinde canlandırılarak geçmişin izlerini bugünün şenlik atmosferine taşıyor. Bu etkileyici etkinlikler 10 Temmuz tarihine kadar her gün 16.00–18.00 saatleri arasında izleyicilerini ağırlamaya devam edecek.
KÜLTÜR ŞÖLENİ VE TARİHTEN BİR KESİT
Fırın, değirmen, nalbant ve berber gibi geleneksel esnaf dükkânlarının yeniden oluşturulduğu alanda, sadece göz değil, ruh da tarih ile buluşuyor. Mizah Yolu; interaktif sahneleri, canlandırmaları ve dönemin atmosferini yansıtan dekorlarıyla, ziyaretçilerine tarihî bir kesiti deneyimleme fırsatı sunuyor.
Akşehir Belediyesi Çocuk Tiyatro Kulübü ise bu kültürel mirasa ayrı bir canlılık katıyor.
Tarihi kilise bahçesinde kurulan sahnede, katılımcılar tarafından Nasreddin Hoca’nın düşündürücü ve güldürücü fıkraları canlandırılıyor. Gerçek mekânlarda sergilenen bu gösteriler, izleyicileri geçmişin mizahı ile bugünün gülümsemesi arasında keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
FIKRALAR ÇOCUKLARIN DİLİYLE SAHNELENDİ
6 Temmuz Pazar günü saat 15.30’da “Kazan Doğurdu” adlı hikayesiyle başlayan program, her gün farklı öğrencilerin sahne performanslarıyla devam edecek. 7 Temmuz’da “Karpuzcu Hoca” ve “Ya Tutarsa” fıkraları sahnelendi. 8 Temmuz’daki gösterilerde ise mizah, dostluk ve kıvrak zekâyı yansıtan hikâyeler öne çıktı. 9 Temmuz Çarşamba günü de “Parayı veren düdüğü çalar”, “Hoca ile pazarlık” ve “Kuyuyu kazan adam” gibi klasikleşmiş Nasreddin Hoca fıkraları çocukların neşeli anlatımıyla yeniden hayat buluyor.
TARİH YENİDEN CANLANIYOR!
Mizah Yolu etkinliği sadece bir canlandırma değil, Akşehir’in bin yıllık kültürünün somut bir sahnesi olarak öne çıkıyor. Ziyaretçiler, adeta bir zaman makinesine binmişçesine geçmişin içine yürüyerek giriyor; gündelik yaşamın içinde dolaşıyor, Nasreddin Hoca’nın fıkralarını bizzat sahnede izliyor ve o dönemin insanlarıyla karşılaşıyor.
